top of page
< Back

Üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokan...Aydın bir öğretmenin anıları, tanıklıkları

Korkut Akın yazdı... Yaşam, sizin sahiplendiğiniz ölçüde, mücadelenizle güçlenir ve anlamlanır. Sosyoekonomik, sosyokültürel ve sosyopolitik konum muhakkak ki belirleyicidir. İnsanın imeceyle başlayan dayanışmayla devam eden çabasıyla sonuca ulaşılabilir. Şefik Asan, her ne kadar eğitimle çözümlenebileceğini ileri sürse de -kendisinin eğitimci olmasının bu karara varmasında katkısı çok- bilinçlenme ve örgütlenmenin gerekliliğini vurgulamaktan da geri durmuyor. Belki de hepsi birbirinin içinde, eğitilirken bilinçlenir, bilinçlenirken örgütleniriz. Hedefi bilelim yeter. Bırakın Jean Paul Sartre’ın “Aydın, üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokandır” sözünü, adını bile daha duymamış Şefik Asan, aklına yatmayan her şeye itiraz ederek atılmış yaşama. Sartre yol göstermiş kendisine... Aynı şekilde Spartaküs de, Hannibal de, Şeyh Bedreddin de ve daha nice muhalif de ışık tutmuş karanlığı aydınlatmak için. El mi yaman bey mi! Tutarlı bir aydının tarihin derinliklerinde kalmış bile olsa o değerleri ve o değerlerin öğretilerini (deneyimlerini mi demeli) okuyarak iyiyi, doğruyu güzeli istemeye başlamış daha okul sıralarındayken. “Yüce devlet, bani devlet, baba devlet” daha o dönemden mimlemiş Şefik Hoca’yı, köyüne atamamış örneğin, sürmüş, süründürmüş. Birinde daha bir bilenmiş, diğerinde daha bir hırçınlaşmış... hatta kendilerini devletin koruyucusu ilan edenler ölüm fermanı çıkarıp peşine bile düşmüşler. Barış içinde bir arada yaşamayı savunan Şefik Asan, bunun ancak örgütlenmeyle sağlanabileceğinin farkındadır. Türkiye Öğretmen Dernekleri Milli Federasyonu’ndan (TÖDMF), Türkiye Öğretmenler Sendikası’na (TÖS), Türkiye Öğretmenler Birlik ve Dayanışma Derneği’nden (TÖB-DER) Eğitim Sen’e... Demokratik kitle örgütü olan Barış Derneği’nde üstlendiği öncülüğü ve yöneticiliği de unutulmamalı... Siyasi yapılanma çerçevesinde TKP’den SHP’ye, CHP’ye hep örgütlü ve hep önde olmuş. Bu arada, dernekten sendikaya yükselen (aradaki dernek yasaların engelindendir, TÖB-DER sendika olmasa da gerçek bir sendika gibi mücadele vermektedir) mesleki yaşamı, siyasette TKP’den CHP’ye gerilemiş... Şefik Asan, CHP’de de bir sosyalist olarak yer aldığını yazıyor. Bana kalırsa, TKP’nin CHP’den pek bir farkı yok. Titrek Hamsi Örgütü 12 Mart’ta, hiçbir maddi gerekçesi olmadan Ali Faik Cihan’ın (tanımayan taş olur) çevresinde bulunanların “Titrek Hamsi Hücresi” üyeliğiyle suçlanarak tutuklanması, Ankara’ya gönderilmeleri, taraflı mahkemelerde adalet aranması... 12 Eylül’de de benzer şekilde yaşanan işkencelerin hiçbir gerekçesi olamaz. Şefik Asan, haksız ve hadsiz dövülür, kimsenin sesi çıkmaz, kimse hakkını aramasını engellemese de sonuç alamaz. Sahi, kim hakkını alabildi ki cuntadan? İlginç ayrıntılar var Şefik Asan’ın anlatısında... Karadeniz kıyısındaki hemen her yerleşim yerinde dillendirilen bu örgüt olmayan örgütün yazılı olarak adını ilk olarak Ömer Faruk Ciravoğlu’nun aynı adlı kitabında (Pencere Yayınları) görmüştüm. Zülfü Livaneli’nin Sevdalım Hayat (otobiyografik roman) kitabında da yer aldığına değinen Asan, Livaneli’nin yanlış hatırladığını (ya da bilinçli olarak hatalı aktardığını) yazıyor. Daha sonra, Soner Yalçın’ın da bu konuda bambaşka bir şey yazdığını okudum (Hürriyet, 2009, internetten bulunabilir). Zülfü Livaneli’nin insanları engelleri nedeniyle küçümsemesi benim de içimi acıttı. Sözlü tarih, aslına bakarsanız bir turnusol kâğıdıdır, sizin kendinizce ürettiğiniz tarih bir gün karşınıza dikilir. Yerel seçimler... Kitabın adı “Bir Cumhuriyet Öğretmeninin Aydınlanma Mücadelesi”, ama ben öğretmenlik yaşamına, hatta örgütlü mücadelesine değil, yaşananlar üzerinden yapılan hataların nelere mal olduğuna dikkat çekmek istiyorum. Livaneli’nin (intihal suçlamaları da var hakkında, duymuşsunuzdur), hatalı olmaktan da öte devrimcileri aşağılayan nitelemesinden sonra İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı adaylığının nasıl ve niye başarıyla sonuçlanmadığını; kendisine çalışmalarını sürdürmek için yardımcı olan ekibe nasıl davrandığını okuyunca keşke sadece müzikle ilgilenseydi demekten kendimi alamıyorum. Şimdi yeniden bir seçim süreci yaşıyoruz... Şimdi yine yeniden seçim çalışmaları yapılacak... Nasıl bir yol izlenmeli? Doğrudan rehberlik yapmasa da Şefik Asan’ın anıları üzerinden bir çerçeve çizilebilir. Bu anlamda güncelliği dorukta “Bir Cumhuriyet Öğretmeninin Aydınlanma Mücadelesi”. Bir Cumhuriyet Öğretmeninin Aydınlanma Mücadelesi Şefik Asan Anılar, anekdotlar, tanıklıklar, izlenimler... Heyamola Yayınları Ekim 2021, 248 s.

Üstüne vazife olmayan işlere burnunu sokan...Aydın bir öğretmenin anıları, tanıklıkları

Korkut Akın yazdı... Yaşam, sizin sahiplendiğiniz ölçüde, mücadelenizle güçlenir ve anlamlanır. Sosyoekonomik, sosyokültürel ve...

bottom of page