top of page
< Back

A. Bahçekapılı yazısı: "Sen Değersin" Şahinoğlu

Alâettin Bahçekapılı yazısı “Kimi dağlar vardır, yaklaştıkça değil uzaklaştıkça büyürler bakanın gözünde ve gönlünde; ‘yitenin daha değerli olması’, halk deyimiyle ‘kaçan balığın iri olması’ gibi. Doğada her varlığın bir boşluğu doldurduğuna, konumuna denk düşen bir ‘değeri’ olduğuna inanırım… İnsanlar arasında da bir ayrım yapmam bu anlamda. Her insanın belirli bir değeri vardır toplum içinde, yaşanılan bu atmosferde. Bu ‘insancıl’ yaklaşımın gizemine kaptırsak da kendimizi, yine de, eşitler arasında üstün gördüklerimiz, değerli bildiklerimiz de vardır kuşkusuz. Temeldeki eşitlik ve ‘aynı değerlilik’, ürettiklerinde, yapıp ettiklerinde, yaratıp başkalarının yararlanmasına sunduklarında ayrıştırıyor insanları: ‘Bilenle bilmeyen, görenle görmeyen, söyleyen-yazanla susan’ bir olmuyor.” Bu satırları Trabzonlu ozan, yazar, ressam Bedri Rahmi Eyuboğlu ’nun ölüm yıldönümünde Kıyı dergisinin 198. sayısında yazmıştım 2007’de. O yazıyı, sevgili ozanın bir yakınmasıyla bitirmiştim. Şöyle diyordu Bedri Rahmi: “Biz Anadolu çocukları, Trabzonlular, Erzurumlular, Sıvaslılar, Adanalılar… Bütün illerimizin okuma yazma, yükseköğretim basamaklarına tırmanma fırsatı bulan aydın çocukları!.. Bizler memleketimizden bir çıkmış bir daha ya kısmet, eğer devlet baba bizi doğduğumuz yerlere, kaymakam, savcı, doktor, vali, mebus olarak yollamasa yok mu; doğup büyüdüğümüz toprakları arayıp sormak hak getire!... Diyeceğim şu ki dostlar, bizler memleketten bir çıktık mı pir çıkıyoruz. Peki memleketin aydın çocukları birbiri arkasından İstanbul’a, Ankara’ya yerleşirse o güzel yapıları kim kuracak? Trabzon’un Maçka ilçesinde doğmuş aydın, Maçka’ya ömrü billah uğramazsa piyanoyu Maçka’ya kim götürecek? Kim çalacak, kim oynayacak?” Bedri Rahmi’nin sözünün üstüne söz söyleyecek değilim; ne haddime… Ben başka bir kulvardan at koşturmak istiyorum… Her insanın toplumda bir “değerinin” olduğu inancımdan yola çıkarak, ister doğduğu topraklara aydın olarak “ayak izini”, emekçi olarak alın terini bıraksın, ister doğduğu topraklarda doymayanlardan olsun, “kalkıp göç eylediği” gurbet ellerinde yaşamaya mahkûm “gurbet eli mesken tutsun”; anlatacak bir macerası, yaşanmışlığı, söze-sözcüklere dökecek bir birikimi vardır, demek istiyorum. Bu yaşanmışlıkların, bu birikimlerin (eski deyimle tecrübelerin) mutlaka kayıt altına alınmasını, bugünkü ve gelecek kuşaklara böylece yol gösterilmesini yararlı görüyorum. Yaşadığımızda ister başarı olsun, ister başarısızlık alınacak bir dersi vardır diye düşünüyorum. Herkesin elindeki tuğlayı, bir öncekinin tuğlasının üstüne koymasıyla ulaşılabilir daha yükseğe, daha olumluya, daha güzele… Yoksa, öteki türlüsü “her gün Amerikayı yeniden keşfetmeye” zorunlu kılar insanı. Böyle düşündüğüm için, hangi işi yaparsa yapsın, hangi aşamalardan geçerse geçsin, ister okumuş-yazmış olsun, ister aydın, ister meslek sahibi emekçi, herkesin yaşadıklarını, gördüklerini, geçirdiklerini, öğrendiklerini mutlaka, ama mutlaka kayıt altına almasını dilerim, öneririm, özendiririm. Böylesi bir özendirmenin ortaya çıkardığı “Sen Değersin” Selahattin Şahinoğlu’nun Yaşadıklarından Görseller, Anılar kitabına getirmek istiyorum sözü. 16 yaşındayken Trabzon’un Maçka ilçesinin Soldoy (Sevinç) Köyü’nden İstanbul’a doğru yola çıkmış, pantolonu dizlerinden yamalı, ceketi bedenine dar gelen bir çocuk, biraz genç delikanlı Selahattin Şahinoğlu . Gurbete ilk çıkışı… O zaman bilmiyor doğal olarak, gurbetin vatan olacağını… “Yüreği cesur; ama yine de ürkek, meraklı… Aynı zamanda, başarıya sevdalı. Kendi kararı değil; ama olsun çıkmış artık yola, önünde bilinmezler var; ama içinde ümitler, ümitler…” Böyle başlayan bir gurbet macerasıdır yaşadığı… İstanbul gurbetinde karıştı çoluk çocuğa, erişti çıraklıktan ustalığa, küçük bir atölyeden fabrika sahibi olmaya, mağazalar açmaya, emek vermek metale, ekmek vermek çalışanlarına… 2013’te eşine armağanı “Bir Yastıkta 50 Yıl” töreninde önermiştim kızlarına, yeğenine: “ Selahattin Ağabey 75 yaşına dek, çok yollar aşındırmış, mesleğinde zirveye çıkmış, birikimi var, bunları, yaşadıklarını anlattırıp kâğıda dökmelisiniz .” Ardından Behçet Necatigil ’in çok sevdiğim “Sevgilerde” şiirini okumuş ve “sonra umduğunuz geniş zamanlar bulamayabilirsiniz, en kötüsü ‘vakit olmadı’ diye hayıflanırsınız ” demiştim. İyi ki önermişim, özendirmişim… Bu yılın başında, bilgisayarıma döküldü metinler, fotoğraflar… Gömü bulmuş gibi sevindim. Selahattin Ağabeyin kızları Sonay Aydın ve Nuran Şahinoğlu Çokay ile yeğeni Gülşen Bahçekapılı bir not da eklediler dosyalara: “ Alâettin Ağabey, eksiğini tamamla, fazlasını törpüle, bize size yakışır bir kitap olsun.” Şimdi bu 180 sayfalık, kalın ciltli, tümü renkli kitap elimizde: “Sen Değersin” (sağdan) Nuran Şahinoğlu Çokay, Alâettin Bahçekapılı, Gülşen Bahçekapılı, Sonay Aydın kitap çalışması sırasında "Sen Değersin" BRT Yayınları’nın 32. kitabı. Kitap, Rumi’nin “Nereye demişler dervişe/ Bilmem ki demiş, gidiyorum öyle çiçekleri ezmeden/ Evvelden, ezele.” dizeleriyle başlıyor ve gerçekten “evvelden, ezele” bütün süreçleri anlatıyor Selahattin Şahinoğlu’nun ağzından. Orada da kalmıyor, çocukları, torunları, damatları, yakınları, iş yaptığı insanlar, akrabaları tek tek duygu ve düşünceleriyle varsıllaştırıyor kitabı. Daha fazlasını yazmakla kitabın gizemini bozarım diye korkuyorum. Ancak, mutlaka söylemeliyim: Doğada her varlığın bir boşluğu doldurduğuna, konumuna denk düşen bir ‘değeri’ olduğuna inanırım… İnsanlar arasında da bir ayrım yapmam bu anlamda. Her insanın belirli bir değeri vardır toplum içinde, yaşanılan bu atmosferde. Bu değeri “vakit varken” dile getirin. Bu kitap böyle gerekli bir özgörevi yerine getiriyor: “Sen Değersin” Selahattin Şahinoğlu. “Sen Değersin” Selahattin Şahinoğlu’nun Yaşadıklarından Görseller, Anılar, Hazırlayanlar: Sonay Aydın, Nuran Şahinoğlu Çokay, Gülşen Bahçekapılı, Alâettin Bahçekapılı, BRT Yayınları, Mart 2020, 180 sayfa, renkli, ciltli Bu yazının birinci yayımı: 8.10.2020, www.habercigazete.com Bu yazı için yapılan yorum: Daha önceleri dergi yazılarıma, İlk çıkan kitabıma verdiği büyük desteğiyle ve e-posta yoluyla yolladığı yüreklendirici sözleriyle tanıdığım, ardından 2014’teki kitap fuarı döneminde İstanbul’da Kucaklaştığım ALÂETTİN BAHÇEKAPILI ağabeyim, durmaksızın üretmeye ve elini dokunduğu her şeyi güzelleştirmeye son hız devam ediyor.
Yazarlığına, insancıllığına, dostluğuna, tükenmez yaşam enerjisine yazacak övgü kelimeleri bulamadığım, yüreği insan sevgisi dolu ağabeyimin yitmiş değerlerimize sunduğu vefa doluluğa ve emeğine, yüreğine sağlık!
Çöp kutusuna attığı yazı taslakları bile okunmaya, kitaplaşmaya değer niteliktedir. Yazarlıkta ve yayıncılıkta tükrüğü koyulmuş yetkin bir insandır ALÂETTİN ağabeyim.
Ne mutlu bana böyle üretken bir aydınımıza ağabey deme onuruna eriştim.
“SEN DEĞERSİN kitabının BRT Yayınlarından çıkmış olması, ilgiyle okunacak değerde olmasının kanıtıdır.
ALÂETTİN ağabey, sesiniz hiç kısılmasın, çünkü senin bu gür sesin hep güzellikleri çağıran, çoğaltan ve bizlere ulaştıran bir dostun sesi… Selçuk Ülger, 9.10.2020, Almanya

A. Bahçekapılı yazısı: "Sen Değersin" Şahinoğlu

Alâettin Bahçekapılı yazısı “Kimi dağlar vardır, yaklaştıkça değil uzaklaştıkça büyürler bakanın gözünde ve gönlünde; ‘yitenin daha...

bottom of page