Ayla Oktay, Nafi Atuf Kansu, Ratip Tahir Burak, Agâh Sırrı Levent, Zühal Tekkanat
Bugün 28 Ekim. Ayla Oktay, Nafi Atuf Kansu, Ratip Tahir Burak, Agâh Sırrı Levent'ın ölüm yıldönümleri. Ünlü yazar Zühal Tekkanat da 27 Ekim 2019'da ayrıldı aramızdan. BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Ayla Oktay kimdir?
İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi, Pedagoji Bölümünden 1965 yılında mezun olan Prof. Dr. Ayla Oktay, 1971 yılında doktorasını ayni üniversitede tamamlamış ve 1979 yılında Doçent olmuştur. 1988 yılında Profesör olarak Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesine atananmış ve burada 1988-1991 yılları arasında Eğitim Yüksek Okulu müdürü olarak görev yapmıştır. 1992-2005 yılları arasında Marmara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü kurucu müdürlüğünü yürütmüş, bu arada İlköğretim bölüm başkanı ve Okulöncesi eğitim anabilim dalı başkanlığı görevlerini de sürdürmüştür. Eylül 2005- Haziran 2009 tarihleri arasında Atatürk Eğitim Fakültesi Dekanlığı görevini yürüten Prof. Dr. Oktay, 17 Haziran 2009 tarihinde Marmara üniversitesinden emekliye ayrılmıştır. Halen Maltepe üniversitesi Eğitim Fakültesinde görevli olup, Marmara Üniversitesinde de Doktora dersleri vermiştir.
Profesör Oktay, 1965 yılından bu yana özellikle okul öncesi eğitim, kızların eğitimi, disiplin, ilköğretimde rehberlik, karşılaştırmalı eğitim ve Türk eğitim tarihi vb. alanlarda uygulamalı ve teorik çalışmalar yaparak yurtiçi ve yurtdışında katıldığı toplantılarda bildiriler sunmuş, makale ve kitaplar yayınlamıştır. Ayrıca okul öncesi eğitim alanında açmış olduğu doktora ve yüksek lisans programlarında yetiştirdiği elemanlar ve yönettiği çok sayıda yüksek lisans ve doktora tezleri aracılığı ile alanın akademik olarak gelişmesine de katkı sağlamıştır. Prof. Dr. Oktay, ulusal ve uluslararası birçok derginin hakem kurulunda yer almaktadır. Kendisinin okul öncesi eğitim ve ilköğretim alanlarında editörlüğünü yaptığı çeşitli kitaplar bulunmaktadır . 28 Ekim 2022'de aramızdan ayrılan Prof. Dr. Ayla Oktay, İstanbul Merdivenköy Mezarlığı'na defnedildi. Nafi Atuf Kansu kimdir? İkinci Meşrutiyet döneminde öğretmen okullarında, Cumhuriyet döneminde de Bakanlık merkez örgütünde ve yasama organında çalışmış bir eğitimcimizdir. Mekke’de doğmuştur (1890). İlköğretimini Edirne’de Taşlık ilkokulunda, orta öğretimini Edirne Mülkî İdadisinde yaptı. Yüksek öğrenimini de 1910 yılında Mülkiye Mektebi’nde yaptı. İlk görevi, Edirne’de Nimet-i Hürriyet Okulu müdürlüğüdür. Burada iken “Sa’y ve Tetebbu” adlı bir dergi çıkarmıştır. Balkan Savaşı sonrasında Edirne Öğretmen Okulu Müdürlüğüne atandı. 1913 sonunda Darüşşafaka müdürü iken, eğitimci Sâtı Bey’e yardımcı olarak atandı. 1914’te Bursa Öğretmen Okulu Müdürü oldu. 1916’da İstanbul Öğretmen Okuluna Müdür yardımcısı oldu. Burada çok kısa bir süre çalıştıktan sonra istifa ederek, aynı yıl Kız Öğretmen Okulu öğretmenliğine atandı. Bu sırada, ilk eseri olan “Fenn-i Terbiye Tarihi”ni yazmıştır. Bu kitap, 1928’de yeniden yayımlandı. 1929’daki yeni baskısı “Pedagoji Tarihi” adıyla çıkmıştır. Bu kitap, 1951-52 ders yılı sonuna kadar öğretmen okullarında ders kitabı olarak okutulmuştur. Yazar’ın 1930 ve 1932’de yayımladığı iki ciltlik “Türkiye Maarif Tarihi” adlı bir kitabı da vardır. 1920’den sonra değişik okul müdürlüklerinde ve Bakanlık Müsteşarlığında bulunmuş, 1927’den sonra, ölümüne kadar, Erzurum ve Kırklareli Milletvekilliği yapmıştır. Ayrıca, yayımlanmış Tolstoy, Fröbel ve Yeni Mektep adlı üç eseri vardır. Fenn-i Terbiye Tarihi: İlk eseri olan “Fenn-i Terbiye Tarihi” (Pedagoji Tarihi)’nde eski zamanlardan başlayarak 20. yüzyılda J. Dewey ve G. Kershensteiner’e kadar olan eğitimcilerin hayatları ve eğitim görüşleri incelenmiştir. Öğretmen okullarının resmî ders kitabı idi. 1918’den önce Türkiye’de yayımlanan Pedagoji Tarihi ile ilgili iki kitap daha vardı. Bunlardan biri, Milâslı Gad Franko’nun 1910 (1326)’da yayımlanan “Yunan-ı Kadimede Terbiye Nazariyeleri” (Eski Yunanlılarda Eğitim Kuramları) adını taşır. 45 sayfalık olan bu kitapçıkta Eflâtun ve Aristo’nun eğitim görüşleri üzerinde duruluyor. Diğeri de 1911 (1327)’de yayımlanan Musa Kâzım Bey’in “Hükema-i Cihan ve Tâlim ve Terbiye Tarihi” (Felsefe ve Eğitim Bilimleri Tarihi)’dir. Yayımlandığı tarihte Eski Kozan Mutasarrıfı bulunan Musa Kâzım Bey’in bu eseri 160 sayfadır. Kitapta, yaradılıştan 19. yüzyılın sonuna kadar gelmiş geçmiş filozof ve eğitimcilerin hayatı ve eğitim görüşleri açıklanmıştır. O güne kadar eğitimciler hakkında böyle derli toplu bir kitabın olmaması dikkate alınırsa, bu kitabın önemi anlaşılır. Daha önce, yabancı dil bilmiyenler J.J. Rousseau ve Pestalozzi gibi eğitimcilerin görüşlerinden pek yararlanamıyorlardı. Yazarın da belirttiği üzere, böyle bir ortamda uygarlık gelişemez. N.A. Kansu’nun kitabı J. Dewey ve G.Kerschensteiner’i de kapsamına almış ve daha etkili olmuştur. Kaynak: Öğretmen Yetiştirme Açısından Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerine Bir Araştırma, Cavit BİNBAŞIOĞLU, Milli Eğitim Basımevi, 1995 Ratip Tahir Burak kimdir?
1904 yılında İstanbul'da doğan Ratip Tahir Burak , on yedi yaşında Yüksek Deniz Ticaret Mektebini bitirdikten bir yıl sonra yeteneği doğrultusunda çizimle ilgili çalışmalarına hız vermiş ve ilk karikatürleri Aydede mizah dergisinde yayınlanmıştır. Ancak ailesinin yönlendirmesiyle Paris'e resim eğitimine farklı bir aşama kazandırabilmek amacıyla gitmiş, bu nedenle de 1926-1928 arasında yayınlanan dergilerle ilişki ve çalışmalarından uzak kalmıştır. Türkiye'ye döndükten sonra bir dönem resim öğretmenliği yaparak geçinmiş, buna zaman zaman bazı basın organlarında karikatür çizerek katkı sağlamıştır. 1936'da yerleştiği Ankara'da Ulus, 1950'den itibaren tekrar İstanbul'a döndüğünde de Hürriyet gazetelerinde karikatürler çizmiş, kendi adına çıkarmaya çalıştığı Halk adlı gazeteyi yürütemeyerek yeniden Hürriyet'e dönmüştür. 1956 yılında karikatür çizdiği Ulus'ta Demokrat Parti'yi eleştiren bir karikatürü için yargılanmış, 18 ay hüküm giyerek hapse düşmüştür. Akabinde de 1961 seçimlerinde Kurucu Meclis'e CHP İstanbul milletvekili olarak girmiştir. Ratip Tahir Burak ; Yeni İstanbul, Akşam ve Hürriyet gazetelerine tarihi çizgiromanlar hazırlamıştır. Bunlardan ilki 30 Nisan 1950'de Hürriyet Gazetesinde yayınlanmaya başlayan Barbaros'un Son Seferi olmuş, bunu bir Kırkpınar efsanesinin hayatını konu alan Koca Yusuf izlemiştir. İki farklı tür içinden tarihi temayı kendisine yakın bulan Burak, ertesi yıl Cem Sultan'a. başlamış, hemen ardından da Saray Kadınları başlıklı çizgiromanı yayınlanmıştır. 1969 yılına dek sürdürdüğü çizgiroman çalışmalarından 1953'den itibaren Bir Yemin Uğruna, alt yazısı bol Plevne ile Lale Devri başlıklı çalışmalarını bu tarihte transfer olduğu Yeni Sabah Gazetesine; 1955'de bant tarzındaki çalışmaları olan Selma ve Küçükbey'i Ulus Gazetesine; 1959'da Kırk Şehitler Kalesi; 1960'da Bize Barbaroslu Derler; 1963'de yine bir Kırkpınar başpehlivanın hayatını konu edinen Kara İbo; 1964'de İstanbul'un Fethi; 1965'de Hürrem Sultan; 1967'de bir Abdullah Ziya Kozanoğlu romanı uyarlaması olan Hilal ve Salip; 1968'de yine bir güreşçi olan Kara Ahmet ve nihayet 1969'da Timur ile 1970'de Timur ve Yıldırım başlıklı çizgiroman çalışmalarının tamamını ise Akşam Gazetesi için resimlemiştir. Burak, Özellikle tarihi çizgiromanlarını hazırlarken dönemin kılık kıyafetlerini gerçekçi çizmek için yoğun araştırmalar yapmıştır.
1953'de Hürriyet Gazetesinde çizmeye başladığı Bir Yemin Uğruna başlıklı çizgiroman, Ratip Tahir Burak'ın bu yayın organıyla aralarında çıkan anlaşmazlık sonucu Şahap Ayhan tarafından tamamlanmıştır. Burak'ın yayınlanmış onlarca çizgiroman çalışmasından sadece dört tanesi sonradan Barbaroslar adı altında albümleştirilerek Rakım Çalapala'nın sahibi olduğu Atlas Yayınevi tarafından 1963 yılında yeniden basılmıştır. Ayrıca Ulus Gazetesinde çizdiği karikatürlerinden seçilerek hazırlanmış Karikatürcünün Şakaları adlı bir tek karikatür albümüyle, Hapishane Hatıraları adlı biyografik bir kitabı 1963'de yayınlanmıştır. Son çalışması olan Timur ve Yıldırım'I 1970'de çizerek dokuzuncu sanattaki kariyerine nokta koyan Burak; 1976 yılı başından itibaren Yeni Asır Gazetesinin ilavesi konumundaki Sarmaşık adlı magazinel bir günlük gazeteye Solak Reis başlıklı bir resimli roman yazıp çizmiştir. 1976 yılında vefat eden Burak'ın ölümünden on yıl sonra, 1986'da Günaydın Gazetesi Cem Sultan başlıklı çizgiromanını tekrar yayınlamıştır.
Agâh Sırrı Levent kimdir? 1894'te Rodos'da doğdu. İlköğrenimini Edirne İlkokulu'nda, orta öğrenimini Mülkiye Rüştiyesi ve Konya Lisesi'nde, yüksek öğrenimini de İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yaptı (1919). Kurucusu olduğu Özel İstiklâl Lisesi'nde öğretmenlik ve idarecilik, Gazi Eğitim Enstitüsü'nde öğretmenlik, Aydın milletvekilliği (1940-1946), TDK Genel Yazmanlığı (1951-1960) ve Başkanlığı (1963-1966) yaptı. 1978'de Ankara'da öldü. Yazı hayatına Konya'da Babalık gazetesinde başladı (1913). Roman ve hikaye (öykü) türünde eserler verdi. Daha sonra Edebiyat tarihi araştırmaları yaptı. Makalelerinin çoğu Türk Dili dergisinde yayımlandı. Agâh Sırrı Levent'in Eserleri 1. Edebiyat Tarihi Dereleri (3 cilt, 1.C. 1932, 2.C. 1934, 3.C. 1937),
2. Maarifimiz ve Millî Terbiyemiz (1940),
3. Eserler ve Şahsiyetler (1940),
4. Divan Edebiyatı (1941, 1943),
5. Nabi'nin Sûrnâmesi (1944),
6. Nev'î-zâde Atâyî'nin Hilyetü'l-Efkâr'ı (1946),
7. Türk Dilinde Gelişme ve Sadeleşme Evreleri (1949. 1972),
8. Gazavâtnâmeler ve Mihailoğlu Ali Bey'in Gazavatnâme'si (1956),
9. Türk Edebiyatında Şehrengiz ve Şehrengizlerde İstanbul (1958).
10. Arap ve Fars Edebiyatlarında Leylâ ve Mecnûn Hikâyeleri (1961),
11. Ümmet Çağı Türk Edebiyatı (1982),
12. Türkçülük ve Milli Edebiyat (1962),
13. Türk Edebiyatında Manzum Atasözleri ve Deyimler (1962).
14. Hüseyin Rahmi Gürpınar (1964),
15. Ali Şir Nevai (4 cilt, hayatı ve bütün eserleri, 1965-1968),
16. Şemsettin Sami (1969),
17. Türk Edebiyatı Tarihi (1. cilt, 1973),
18. Acılar (roman, 1928),
19. Ahmet Rasim (1967). ZÜHAL TEKKANAT KİMDİR? 16 Ağustos 1938'de Ankara’da dünyaya geldi. Halime Melahat Hanım ile marangoz Kâzım Tekkanat’ın beş çocuğundan biridir. Merdivenköy İlkokulu'nu, Erenköy Kız Lisesi’ni ve Kadıköy Kız Enstitüsü’nü (1955) bitirdi. Enstitüyü bitirdiğinde Askeri Hâkim Doğan Dülgergil ile görücü usulü evlendirildi. İçsel adını verdiği bir kızı oldu. Eşi, yazma çabasını onaylamadı. Evlilikleri yedi yıl sürdü, eşinden ayrılınca bir kamu kuruluşunda (SSK) memur olarak çalışmaya başladı ve buradan emekli oldu. Boşanmasının ardından ilk şiirlerini Varlık dergisinde yayımladı. 1966’da şair Cemal Süreya ile evlendi. On yıl evli kaldı. 1967’de Memo Emrah Seber adlı bir erkek çocukları oldu. Bir devlet memuru olarak kendi adıyla şiirlerini yayımlatmak istemediği için, Cemal Süreya’nın önerisiyle, Elif Sorgun ismini kullandı. Şiir ve yazılarını Yelken, Papirüs, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Oluşum, Varlık, Kıyı ve Düşlem dergilerinde yayımladı. 1966’da Yelken dergisini yönetti, Yeni İstanbul ve Cumhuriyet gazetelerinde sanat sayfası muhabirliği yaptı.
İlkgençlik şiirlerini Gibi adlı kitapta topladı. Yelken, Papirüs, Türk Dili, Türkiye Yazıları, Yeni Edebiyat gibi dergilerde yayımlanan şiirlerini Acıben adıyla kitaplaştırdı (Broy Y., 1994). Cemal Süreya ile evli kaldığı dönemde yazmadı. Ayrıldıktan sonra yazdıklarını kitaplaştırdı. Süreya’nın ölümünden kısa süre sonra oğlu Memo’yu da kaybetti. Anılarını Yaşadığım Yıllar kitabında anlattı. Süreya’nın Onüç Günün Mektupları, Zühal Tekkanat’a yazdığı mektuplardan oluşmaktadır.
Öykücü ve romancı Mehmet Seyda, Tekkanat’ın eniştesidir. Şiir kitapları ve derlemelerinin yanı sıra, çocukluğundan itibaren sahip olduğu hayvan sevgisini de kitaplaştırdığı denemelerinde dile getirdi. Yazar, bir söyleşide, şiire ilgisinin başlaması ve şiir anlayışının gelişimi hakkında şunları söylemiştir: “Çocukluğumda okul kütüphanelerinde başkandım. Milli bayramlarda şiirler okuturlardı. İlkokul üçüncü sınıfta ‘Kar’ şiirini yazdım. En büyük hedefim kitap okumak ve giderek yazmak oldu. Annem göçmen torunuydu, güzel türkü söylerdi. Babam askerde yazıcıydı. Ziya Paşa’nın şiirlerini daktilo etmiştir. Salah Birsel’e ezbere şiirler okurdu. Ben şiiri genler sayesinde mi yakaladım bilemiyorum ama şiirin kendisi bana gelirdi, kedi yavrusu sevilir gibi, şiirle oynamayı seviyorum. Yazdım, yazdım sakladım. Şiir benim gri giysilim, evimin çiçeğidir. Cemal Süreya etkilenmesi hiç olmadı bende. Onun şiiri bana göre değildi. Çoğunlukla aşkla ilgiliydi, benim ısrarım üzerine de sosyal yönü olan şiirlere de yöneldi. Şunu gönül rahatlığıyla söylemek isterim. İkinci Yeni şairleriyle çok oturdum ve onlardan beslendim. Beni en etkileyen şair, düşünceme ve içtenliğime uygun şair salt Edip Cansever’di.” (Engin Turgut ile söyleşi) Tekkanat, 2003’te kurulan Cemal Süreya Kültür Sanat Derneği’nin kurucularındandır. Buna karşın 10 yıl boyunca dernek yönetiminden uzak tutulmuş, 2013’te Seyyit Nezir başkanlığında oluşan yönetim kuruluyla birlikte dernekte ikinci başkan olarak görev yürütmüş, 2104’te yine Nezir’in önerisiyle Üvercinka Dergisi’ni kurmuştur (Kasım, 2014). Derginin ilk sayısından başlayarak her ay şiirlerini ve Aydınlık Günceler’i yayımlamıştır. Bir süredir basın yayın dünyasındaki düşmanca niyetli yazılarla yaralanmış olan Tekkanat, derginin Ağustos ve Eylül sayılarında Cemal Süreya’ya şikâyetlerini yazmış, Ekim ayındaki son Aydınlık Günceler’ini Ankara’dan, Aşağı Ayrancı’daki Cemal Süreya Parkı’ndan acılı izlenimlerle göndermişti. Yaşamından ayrıntılı kesitler, Aydan Ay’ın anıroman olarak kurguladığı Zühal ile Cemal’de yer aldı (Broy Y., Kasım 2017). Zühal Tekkanat; Türkiye Yazarlar Sendikası, Edebiyatçılar Derneği ve Cumhuriyetçi Kadınlar Derneği üyesiydi. 27 Ekim 2019'da aramızdan ayrıldı. Yapıtları Gibi (1965), Acıben (1994), Cemal Süreya Sokağı (1997), İçimizdeki Günler (1997), Dostlarının Kaleminden Cemal Süreya’nın Portresi (1998), Yakamı Bırakmayan Şiirler (2000), Şiir Buluşması (2002), Papirüs Şiirleri Antolojisi (2002), Dikine Sarkan Ağaç (2007), Tutkulu Patiler (2007), Yaşadığım Yıllar (2011), Son Kanadım Tek (2011), Günörgüsü I / Aydınlık Günceler (2017), Şiir Sözleri / Bütün Şiirleri (2017), Günörgüsü II / Aydınlık Günceler (2018)…
Bugün 28 Ekim. Nafi Atuf Kansu, Ratip Tahir Burak, Agâh Sırrı Levent'ın ölüm yıldönümleri. Ünlü yazar Zühal Tekkanat da 27 Ekim 2019'da ayrı