top of page
< Back

Tayfur Sökmen, Cihat Burak, Müslüm Gürses,Ahmet Oktay, Tunç Yalman, Yusuf Hayaloğlu, Ümran Baradan

Bugün 3 Mart. Tayfur Sökmen, Cihat Burak, Müslüm Gürses, Ahmet Oktay, Mustafa Irgat, Tunç Yalman, Yusuf Hayaloğlu ve Ümran Baradan'ın ölüm yıldönümleri. BRT Yayın Grubu olarak tüm bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz. Tayfur Sökmen kimdir? Tayfur Sökmen 1892 yılında Gaziantep'te doğdu. Hatay Cumhuriyeti'nin ilk ve tek Cumhurbaşkanı, Kırıkhan Rüstiyesi'ni bitirdikten sora özel eğitim gördü. I. Dünya Savaşı'nda istihbarat görevlerinde çalıştı. İskenderun sancağındaki Fransız işgaline karşı direniş hareketinin örgütlenmesinde ön ayak oldu.
20 Ekim 1921'de TBMM Hükümeti ile Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşmasıyla İskenderun sancağı, Fransız mandası altındaki Suriye'ye özerk bir yönetim birimi olarak bağlandı. Fransız manda yönetimi Arapları ve Hıristiyanları kayıran bir tutum izleyince direniş yeniden başladı. Tayfur Bey, gıyabında ölüm cezasına çarptırılınca Adana'ya kaçtı.
1924-26 arasında Viyana'da kalan Tayfur Bey, Hariciye Vekaleti'nin girişimiyle Fransa'dan İskenderun sancağına giriş izni aldı. Buna karşın baskıya uğradı ve 1927'den sonra Gaziantep, Adana ve İstanbul'da yaşamak zorunda kaldı.
1935'te Antalya bağımsız milletvekili seçilerek TBMM'ye girdi. 1936'da Fransa'nın Suriye ve Lübnan'a bağımsızlık vermesi üzerine, Mustafa Kemal (Atatürk) İskenderun sancağını da bağımsızlığa kavuşturmak için girişimlere başladı. Ocak 1937'de İskenderun sancağına, Dışişlerinde Suriye'ye bağlı, ama kendi anayasasıyla yönetilen yarı bir sancak statüsü tanındı. Sancağının adı da Hatay olarak değiştirildi. Aynı yıl Türkiye'nin verdiği nota üzerine Fransa sorunun Milletler Cemiyeti'nde çözülmesini istedi. Uluslararası koşulların da dayatması sonucunda varılan anlaşmayla, Milletler Cemiyeti 19 Mayıs 1937'de Hatay için bir anayasa kabul etti. Uzun süren görüşmelerden sonra, Türk ve Fransızlardan oluşan bir kurulun gözetiminde Hatay Cumhuriyeti'nin kurulduğunu ilan etti. Cumhurbaşkanlığına da Tayfur Sökmen'i seçti.
Hatay Cumhuriyeti 29 Haziran 1939'da Millet Meclisi kararıyla Türkiye Cumhuriyetine katıldı. Cumhurbaşkanlığı görevi sona eren Sökmen, 1950'ye değin Antalya, 1950-54'de Hatay milletvekili olarak TBMM'de yer aldı. 1969'da kontenjan senatörü olarak Cumhuriyet Senatosu'na girdi. 1975'te etkin siyasal yaşamdan çekildi. Tayfur Sökmen, 1980 yılında İstanbul'da öldü. Sökmen, "Hatay'ın kurtuluşu İçin Harcanan Çabalar" (1978) adlı kitabında Hatay sorununu ayrıntılarıyla ele almıştır. Cihat Burak kimdir? Türk ressam Cihat Burak 1915’te İstanbul’da doğdu. Galatasaray Lisesi’nde okuduktan sonra Güzel Sanatlar Akademisi’nin Mimarlık Bölümü’nü bitiren (1943) Cihat Burak, İstanbul Tekel Genel Müdürlüğü’nde, Ankara Beden Terbiyesi’nde ve Ankara Teknik Üniversitesi Proje Bürosu’nda çalıştı. 1949 yılında askerlik hizmetini Erzurum’da tamamladıktan sonra, bir süre Edremit’te çalışıp, 1951 yılında Ankara Bayındırlık Bakanlığı Yapı ve İmar İşleri Proje Bürosu’na girdi. 1953’te aynı bakanlık tarafından aday gösterilerek, Birleşmiş Milletler bursuyla Paris’e gitti. 1955’te yurda dönünce bakanlıktaki mimarlık görevini sürdürdü. Fransa’da yaptığı resimlerle 1957’de İstanbul Şehir Galerisi’nde ilk kişisel sergisini düzenledi. Sonra aynı sergiyi Ankara’da açtı. 1961’de Fransız hükümetinin bursuyla “prefabrike inşa” yöntemlerini incelemek amacıyla ikinci kez Fransa’ya gönderildi. Bursu sona erince, bakanlıktaki görevinden ayrılarak Paris’te kaldı. 1962’de Claude Levin Galerisi’nde resimlerini sergiledi, bazı karma sergilere katıldı. 1964’te Utrillo adına düzenlenen yarışmada gümüş madalya kazandı. Resim çalışmalarını hızlandırarak Avrupa’da düzenlenen Çağdaş Türk Resmi sergilerine katıldı. 1965’te yurda döndü. Bir süre resim öğretmenliği yaptıktan sonra, yeniden Bayındırlık Bakanlığı’na girerek İzmit ve Bursa’da görev yaptı. 1960 yıllarının sonlarından başlayarak birçok kişisel sergi açtı. Çok sayıda karma sergiye katıldı. 1976 yılında İstanbul’da Beş Gerçekçi Türk Ressamı Sergisi’ne katıldı. 1973’te açılan 34. Devlet Sergisi’nde Eylemlerimiz adlı tablosuyla başarı ödülü, 1982’de de Sedat Simavi Vakfı Görsel Sanatlar Ödülü’nü aldı. 1989’da kedi figürlerine ağırlık verdiği tablolarını ikinci Uluslararası İstanbul bienalinde sergiledi. halk adamı Cihat Burak’ın halk resimlerine büyük ölçüde yakınlaşan, bir bakıma kaynağını orada bulan resimleri, mizah duygusuna yatkınlığın verdiği filozofça bir eleştiri ve alay tutkusuyla, izleyiciyi kendine çeker, düşündürür. Resimlerinde çağdaş resim olayının inceliklerini, kendi ölçülerine göre kavramış çok bilir bir sanatçı gibi davranmaz, tersine bilip öğrendiklerini bir yana bırakarak, işe bir halk sanatçısının saf bakış açısıyla yaklaşmak ister. Amacı, içinde yaşamakta olduğu çelişkileri, bir halk adamının yorum ve yargı düzenleri açısından ortaya sermek, göremediğimiz ya da görüp geçtiğimiz gerçeklikleri tek tek anlatmaktır. Ama bunu, ders verir biçimde mantıksal bir hesap içinde yapmaz. Çoğunlukla nesnelerin diliyle konuşmayı sever. Daha çok da toplum yaşamındaki çelişkilere, açmazlara eğilir. Toplumun yarattığı kof şöhretler dünyasını, bir resim yüzeyinde biçimlenebilecek eleştirel bir görüşle yansıtır. Bu noktalardan bakınca Cihat Burak’ın sanatını, entellektüel görüş düzeyinde ve Batı resminin oluşum çizgisi içinde açıklamak pek doğru olmaz. Sorunları, biçimi ve içeriği kendi sınırlarıyla bağımlı bir sanattır bu. Etkilerden ya da resmi formüllerden hareket etmez, kişisel deneylerini her şeyin üstünde tutar. Toplumun yöneltici dinamikler Cihat Burak’ın resmine temel oluşturan mizah duygusunun da başlıca kaynağıdır. Okul ve usta-çırak ilişkilerine, kuşaklar arası etki tepki bağıntılarına bağlı olarak gelişen çağdaş Türk resminde, sanatı kendi gerçekliğinin özel bir yansıması olan Cihat Burak’ın, resim çalışmalarının yanı sıra, öyküleri de vardır. (Cardonlar, 1981) Cihat Burak eserleri Avını Yakalamış Yılan Bodrum Sahilinde Bursa Hafta Sonu Hür Olmaktır İstediğim Saz Heyeti Müslüm Gürses Kimdir ? Müslüm Gürses (Müslüm Akbaş, 5 Temmuz 1953; Fıstıközü, Halfeti, Şanlıurfa - 3 Mart 2013, İstanbul), arabesk ve Türk halk müziği sanatçısı.

7 Mayıs 1953'de Şanlıurfa'nın Halfeti ilçesi'nin Fıstıközü köyünde kerpiç bir evde dünyaya geldi. Annesinin adı Emine'dir. Babası Mehmet Akbaş rençberlik yapar, türkü söylemeyi sever, bağlama çalardı.

Akbaş çiftinin Müslüm'den sonra Ahmet ve Zeyno adında bir erkek, bir de kız çocukları oldu.Müslüm Gürses'in çocukluğunun ilk yılları Şanlıurfa'da geçti. Gürses üç yaşındayken ekonomik nedenlerden dolayı ailecek Adana'ya göç ettiler.

Müslüm Gürses, şarkıcılığa 1965 yılında, küçük yaşta Adana'da bir çay bahçesinde şarkılar söyleyerek başladı, aynı zamanda Halkevine de gitti. Terzi çıraklığı ve kunduracılık yaptı, o yıllarda bir gazinoda sahneye çıktı.

Ayrıca ilkokuldan mezun olduktan sonra 14 yaşındayken, 1967 yılında Adana Aile Çay Bahçesi’nde düzenlenen yarışmaya katıldı ve birinci oldu.

Sesiyle küçük yaşlarda dikkat çeken Gürses kendisiyle yapılan bir röportajda o dönemle ilgili olarak şunları söylemiştir: "İlkokulu bitirdim. Gerisi yok. Adana'da damda yatarken uzun hava okudum.

Arkadaşım Halkevine gidiyordu. Ben de gittim. Derken Çukurova Radyosu'nda sanatçı oldum".Soyadını da orada çalışırken “Gürses“ olarak değiştirirler.

1967 yılından itibaren TRT-Adana-Çukurova Radyosunda da her hafta Cumartesi günü canlı olarak türküler söyledi. 1968 yılından itibaren piyasaya ilk 45'likleri çıkarmaya başladı. İlk plağı 1968 tarihli "Emmioğlu/Ovada Taşa Basma" plağıdır ve Ömür Plak , Adana basımıdır. Ömür Plak ile toplam 4 adet 45'lik yaptı.

İstanbul'a gelen Gürses, Selahattin Sarıkaya'nın sahibi olduğu Sarıkaya Plak ile 2 adet 45'lik plak doldurdu: "Giyin Kusan Selvi Boylum/Hayatımı Sen Mahvettin" ile "Gitme Gel Gel/Haram Aşk".

Daha sonra 1969 yılında yine İstanbul'da Palandöken firması ile çıkış parçası olan "Sevda Yüklü Kervanlar"ı içeren "Sevda Yüklü Kervanlar/Vurma Güzel Vurma" isimli 45'lik Plağı çıktı. Bu plak tam 300.000 adet satarak rekor kırmıştır.

Gürses, bu plaktan sonra askerliğini yaptı, tekrar İstanbul'a gelerek aynı firmada plaklarını çıkarmaya devam etti. Palandöken firması ile tam 13, sonra Bestefon firması ile tam 4, daha sonra Hülya Plak ile tam 15 ve nihayet Çın Çın Plak ile tam 2 adet 45'lik plak doldurdu.

Müslüm Gürses`in dinleyici kitlesi birçok araştırmaya konu olmuştur. Doktora tezleri dahi yazılmıştır (Mesela 2002/ Bağlam Yayıncılık : Caner Işık / Nuran Erol , "Arabeskin Anlam Dünyası ve Müslüm Gürses Örneği ").
1999 yılında Müslüm Gürses’in o dönemde 15 yıl boyunca albümlerini çıkardığı Elenor plak firmasıyla yolları ayrıldı.

Ocak 2006'da Gönül Teknem adlı albümü Seyhan Müzik etiketiyle raflardaki yerini almıştır. Gürses’in, 2006’da yazar Murathan Mungan’la ortak projesi “Aşk Tesadüfleri Sever” Pasaj Müzik etiketiyle müzik marketlerdeki yerini aldı.

Mungan’ın sözlerini yazdığı, David Bowie’den Garbage’a, Leonard Cohen’den Jane Birkin’e birçok yabancı müzisyenin bestesini yaptığı şarkıları seslendirdi. Sonra 2009 yılında yine ayni firmadan çarpıcı bir albüm "Sandık" ile Müslüm Gürses sahnelere geri döndü.2010 yılında Kasım ayında yeniden Pasaj Müzik ile "Yalan Dünya" isimli bir albüme imza atmıştır.

Ölümü
Müslüm Gürses, 15 Kasım 2012 Perşembe günü Memorial Hastanesi'nde geçirdiği by-pass ameliyatından sonra akciğer ve kalp yetmezliği nedeniyle yoğun bakıma kaldırıldı. Kendisine solunum cihazı bağlandı.

Gürses, 3 Mart 2013'te, yaklaşık dört aydır tedavi görmekte olduğu İstanbul Memorial Hastanesinde hayatını kaybetti. 4 Mart 2013 günü Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'na defnedildi.

Diskografi
1975 Müslüm Gürses 1 Çınçın Plak
1976 Müslüm Gürses 2
1976 Öldürdüğün Yetmedi Mi Uzelli
1977 Müslüm Gürses 3 Çınçın Plak
1978 Müslüm Gürses 4
1979 Gazla Şoför
1979 Bağrıyanık Saner Plak
1980 Umutsuz Hayat Arma Müzik
1980 Esrarlı Gözler Emre Plak
1981 Mutlu Ol Yeter (1) Modern Plak
1982 Müzik Ziyafeti Akdeniz Plak
1982 Tanrı İstemezse Uzay Plak
1983 Anlatamadım Kale Plakçılık
1983 Dertliler Meyhanesi Dünya Müzik
1984 Yaranamadım Elenor Müzik
1985 Güldür Yüzümü
1987 Gitme
1986 Sevda Yolu
1986 Yıkıla Yıkıla Mustafa Irgat kimdir? 22 Ocak 1950'de İstanbul'da doğdu. Saint-Joseph Lisesi'nde okudu. İlk şiiri Yeni Dergi’de çıktı (1971) . Sokak ve Beyaz dergilerinde şiir, Yeni Sinema, Nokta ve Gündem’de sinema yazıları yayımladı. Resim yaptı. Ait'siz Kimlik Kitabı (1993) şiirlerinden, Duhuldeki Deney (1995) adlı kitabı sinema yazılarından oluşuyor. Mustafa Irgat 3 Mart 1995 tarihinde İstanbul'da öldü.
Eserleri Şiir
Ait'siz Kimlik Kitabı (1993)
Sonu Zor (Yayına Hazırlayan Ahmet Güntan, 2011) Sinema Yazıları
Duhuldeki Deney (1995) Ödülleri
Ait'siz Kimlik Kitabı ile 1995 Orhon Murat Arıburnu Şiir Ödülü Tunç Yalman kimdir? 1925 yılında İstanbul’da doğan ve tiyatro yaşamına Robert Kolej’de öğrenciyken adım atan Tunç Yalman 1946 yılında İstanbul Şehir Tiyatrolarına girerek Muhsin Ertuğrul’la birlikte çalışma şansını yakaladı. Tiyatroyu onun yanında öğrendi, tiyatro sanatının derinliklerine onunla birlikte daldı ve ona olan hayranlığı ölene dek sürdü. “Atatürk’süz bir Türkiye düşünemediğim gibi, Muhsin Ertuğrul’suz bir Türkiye de düşünemiyorum” diyen Tunç Yalman’ın 2000 yılında yayınladığı son eseri “Tunç İki Gözüm” Muhsin Ertuğrul’dan Tunç Yalman’a gönderilen mektupları kapsar. Bir anı kitabı olmanın çok ötesinde Türk tiyatrosu adına önemli bir belgedir. Tunç Yalman tiyatro eğitimini ve bu alanda yüksek lisansını Amerika’da Yale Üniversitesi’nde tamamladı. Milwaukee Repertuar Tiyatrosu’nda yönetmen olarak çalıştı. Daha sonra, Vatan gazetesinde üç yıl boyunca Şakir Eczacıbaşı ile birlikte “Sanat Yaprağı”nı çıkarttı. Rockefeller Vakfı bursu ile Amerika ve Avrupa’nın belli başlı tiyatrolarında incelemeler yaptı. 1957 yılında yönetmen ve oyuncu olarak Dormen Tiyatrosu kadrosuna katıldı. Gerek özel tiyatrolarda gerekse İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda çeşitli oyunlar sahneleyen Tunç Yalman 1976-89 yılları arasında Amerika’da ünlü Carnegiemellon Üniversitesi’nde Tiyatro Kürsüsünde ders vermeğe başladı. Bu arada, pek çok Fransızca ve İngilizce oyunu da dilimize çevirdi. Çok yönlü bir tiyatro sevdalısı olan Tunç Yalman, oyunculuğunun, yönetmenliğinin ve çevirmenliğinin yanı sıra, uzun yıllar babası Ahmet Emin Yalman’ın sahibi olduğu Vatan gazetesinde yazdığı tiyatro yazıları ve eleştirileriyle de Türk tiyatrosuna önemli katkılarda bulundu. Tunç Yalman uzun yıllar boyunca Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nin Danışma Kurulu’nda da görev yapmıştı. 3 Mart 2006'da vefat etti. Yusuf Hayaloğlu kimdir? 1953 Tunceli doğumludur. Zaza asıllı Türk şair ve söz yazarıdır. Yusuf Hayaloğlu 56 yaşında 3 Mart 2009'da hayata gözlerini yumdu. Akciğerinde oluşan ödem nedeniyle son 24 saatini yoğun bakım ünitesinde geçiren Hayaloğlu, evli ve 3 çocuk babasıydı. 16 Kasım 2000 tarihinde hayatını kaybeden sanatçı Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya'nın ağabeyiydi. Flash TV ve Kral TV 'de programlar yapan Hayaloğlu'nun cenazesi 4 Mart 2009 tarihinde önce Armutlu Cemevi'nden daha sonra ikindi namazının ardından Yeniköy mezarlığına defnedilmiştir. Gözleri İntihar Mavi adlı şiir kitabı bulunan Hayaloğlu'nun, Hani Benim Gençliğim, Başım Belada, Adı Bahtiyar, Başkaldırıyorum, Ayrılığın Hediyesi, Yüreğim Kanıyor gibi şiirleri başta Ahmet Kaya olmak üzere birçok sanatçı tarafından bestelenmiş ve yorumlanmıştı. Ahmet Kaya ile Tanışma
Kardeşi Gülten Hayaloğlu ile evlendikten sonra şiirleri Ahmet Kaya müziğiyle birlikte popülerleşir. Sözlerinin çoğunluğunun Yusuf Hayaloğlu'na ait olduğu Yorgun Demokrat isimli Ahmet Kaya albümü 1987 yılında yayımlanır. Ahmet Kaya'nın 1988 yılında yayınlanan Başkaldırıyorum adlı albümünde yer alan iki şarkının söz yazarı yine Yusuf Hayaloğlu'dur. Hayaloğlu, Ahmet Kaya'nın ölümünün ardından Ahmet Kaya'ya hitaben İşte Gidiyorum adlı şiiri yazmıştır. Mine Hayaloğlu ile evli idi. Kitapları
Gözleri İntihar Mavi Şiir Albümleri
Ah Ulan Rıza
Bir Acayip Adam Şiirleri
İstanbul Acılar Kraliçesi
Demek Şimdi Gidiyorsun*Ah Ulan Rıza
Merhaba Nalan
İşte Gidiyorum
Asi Bir Küheylan
Topal Sevda
Beni Düşün,Unutma
Biz Üç Kişiydik
Bir Veda Havası
Ayrılığın Hediyesi
Başım Belada
Bir Anka Kuşu
Ceylan Seni Vuramam
İncinen Gurur
Dağlarda Kar Olsaydım
Adı Bahtiyar
Hani Benim Gençliğim
Hangi Ayrılık
Hayat Nedir Anne
Can Dostum Ümran Baradan kimdir? Ümran Baradan 4 Şubat 1945 tarihinde İzmir’de doğdu. Dedesi İsmail Hakkı Baradan şair, babası Ali Ulvi Baradan ise Klasik Türk Müziği sanatçısıydı. Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi’ni bitiren sanatçı daha sonra Viyana Bildedenn Güzel Sanatlar Fakültesinde devletlerarası yetenekler bursu kazanarak okudu. Baradan bu eğitimin ardından da Amerikan hükümetince tıp kitaplarına tıp resimleri çizmek ve tıp ressamlığı üzerinde de eğitilmek üzere 1966-1968 yılında Amerikaya götürüldrü. Baradan kanser tedavisinde Radyoterapiyi bulan Prof. Dr. J.R Maxfield ile iki yıl çalışıp “X-Işını ile tedaviö kitabının resimlerini çizdi. Baradan çini konusunda da Memen’deki üretim atelyelerinde Kütahya’da çalışarak kendini geliştirdi, klasik Türk çinilerini bordür olarak eserlerinde kullandı. Eserlerinin özelliği resim gibi karolar üzerine ve sadece bir defa yaptığı panolarındaki renk harmonisi, kompozisyon ve tekniktir. Çok sayıda sergiler açan, Türkiye’de dünyanın değişik ülkelerindeki üniversitelerde konferanslar veren Baradan’ın “Sanat ilan-ı Aşktırö, “1. Yüzyıl Çinileriö, “Sanatla Yaşamö adlı üç kitabı bulunuyor. ULUSLARARASI İLİŞKİLERİ Ümran Baradan 1994'e kadar Uluslararası Sanatçılar Derneği Türkiye Temsilciliğini yürüttü. 1995’ten itibaren Baradan 45 ülkede temsilciliği bulunan Uluslararası Kadınlar Dayanışma Birliği’nin Dünya Genel Başkanlığını üstlendi. Bu görevini 2007’ye kadar sürdürdü. Baradan 1994 yılında Uluslararası Kadınlar Finlandiya başkanlığınca 20. Asrın Başarılı 100 kadını arasında Türkiye'den seçildi. BARADAN’IN ESERLERİ Ayasofya ve Topkapı saraylarında da erserleri bulunan Ümran Baradan'ın diğer çeşitli eserleri dünyanın en ünlü müzelerini süslüyor. İzmir Çocuk Müzesi, İzmir Güzel Sanatlar Müzesi, Malezya Kualalumpur Güzel Sanatlar Müzesi, Hindistan Yeni Delhi Güzel Sanatlar Müzesi, Bosna-Hersek Müzesi, Endonezya Cakarta Müzesi, Azerbaycan Bakü Müzesi, Tahran Mehrebat Camii, Pakistan Karaçi Tiyatrosu, Damascus-Suriye Bibliotek Sarayı, Ürdün Amman Kraliyet Sarayı, Portekiz Artee istasyonu, Newyork Senfoni binası, İzmir Devlet Tiyatrosu, İzmir Konak Camii, İzmir Kültür Sarayı, Çiniliköy Ümran Baradan Anadolu Lisesi, Güzel Sanatlar Müzesi, Çiniliköşk, Çırağan Oteli, Altın Yunus-Çeşme, Mısır İskenderiye Bibliotek Sarayı’nda Baradan’ın eserleri bulunuyor. Ahmet Oktay kimdir? 21 Ocak 1933'te Ankara'da doğdu. Öğrenimini lisede yarım bırakarak çalışmaya başladı. Ankara'da İstatistik Genel Müdürlüğü'nde (bugünkü DİE) görev yaptı. 1961'de Yeni İstanbul gazetesinin Ankara bürosunda "parlamento muhabiri" olarak profesyonel gazeteciliğe başladı. Ankara Ekspres, İktisat ve Piyasa, Vatan gibi gazetelerde muhabir olarak çalıştı. 1975'te İstanbul Radyosu'na geçti. Siyasal iktidar değişince TRT'den istifa ederek önce Akajans, ardından da Dünya gazetesi haber müdürlüğü görevlerini yürüttü. 1978'de yeniden TRT'ye döndü. 1982'de emekliye ayrıldı. Daha sonra Milliyet gazetesine geçti. 1993'te yazıişleri müdürlerinden biri olduğu Milliyet'ten de ayrıldı. Yazmaya ortaokul sıralarında başladı. İlk şiirleri, 1949-1950 arasında "Gerçek" dergisinde yayınlandı. İlk yazısı 1950'de "Güney" dergisinde çıktı. "Dişi Kurt" adlı oyunu 1974'te Ankara Devlet Tiyatro su'nda sahnelendi. 1950'lerde yazdığı şiirlerde Ahmed Arif 'ten etkilendiği gözlenirken, 1960'lardan sonra toplumsal gerçekçi bir yaklaşımla İkinci Yeni 'ye yöneldi. Zengin sözcük dağarcığını destan sı bir söyleyişle ustaca değerlendirdi. Şiirinin olgunluk döneminde biçim gösterilerine kaçmadan yalın bir teknikle yazdı.
Ahmet Oktay Eserleri ŞİİR :
Gölgeleri Kullanmak (1963) Her Yüz Bir Öykü Yazar (1964) Dr. Kaligari'nin Dönüşü (1966) Sürgün (1979) Sürdürülen Bir Şarkının Tarihi (1981) Kara Bir Zamana Alınlık (1983) Yol Üstündeki Semender (1987) Ağıtlar ve Övgüler (1991) Bir Sanrı İçin Gece Müziği (1993) Toplu Şiirler (1995) Gözüm Seğirdi Vakitten (1996) Söz Acıda Sınandı (1996) Az Kaldı Kışa (1996) Hayalete Övgü (2001) İNCELEME-ARAŞTIRMA:
Bir Yazı'nın Arayışları (1981) Yazın, İletişim, İdeoloji (1982) Yazılanla Okunan (1983) Toplumcu Gerçekçiliğin Kaynakları (1986) Kültür ve İdeoloji (1987) Toplumsal Değişme ve Basın (1987) Karanfil ve Pranga (1990) Raffaello'nun Direnişi (1990) Zamanı Sorgulamak (1991) Kabul ve Red (1992) Şair ile Kurtarıcı (1992) Sanat ve Siyaset (1993) Cumhuriyet Dönemi Edebiyat-1923/1950 (1993) Türkiye'de Popüler Kültür (1993) Medya ve Hedonizm (1995) Şiddet, Söz, Yaşam (1995) İnsan, Yazar, Kitap (1995) İsrafil'in Sûr'u (1997) Şeytan, Melek, Soytarı (1998) Siyasal İslam'a İtirazlar (2000) Modernist Tahayyüle İtirazlar (2000) Şairin Kanı (2001) Romanımıza Ne Oldu? (2004) ANI-ANLATI:
Gizli Çekmece (1991) GÜNLÜK :
Gece Defteri (1998) OYUN :
Kurt Dişi (1971-1973'te Devlet Tiyatroları'nda sahnelendi) ÖDÜLLERİ
1964 Yeditepe Şiir Armağanı, Her Yüz Bir Öykü Yazar ile 1987 Behçet Necatigil Şiir Ödülü, Yol Üstündeki Semender ile 1991 Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Şairi Ödülü, Ağıtlar ve Övgüler ile

Tayfur Sökmen, Cihat Burak, Müslüm Gürses,Ahmet Oktay, Tunç Yalman, Yusuf Hayaloğlu, Ümran Baradan

Bugün 3 Mart. Tayfur Sökmen, Cihat Burak, Müslüm Gürses, Ahmet Oktay, Mustafa Irgat, Tunç Yalman, Yusuf Hayaloğlu ve Ümran Baradan'ın...

bottom of page