Halit Kıvanç, Ahmet Tulgar,Şükrü N.Gökberk,Ali Canip Yöntem,Fahrettin Altay,Siyami Ersek,Nail Güreli
- HaberciGazete
- 26 Eki 2024
- 9 dakikada okunur

Bugün 26 Ekim. Halit Kıvanç, Ahmet Tulgar, Şükrü Naili Gökberk, Ali Canip Yöntem, Fahrettin Altay, Siyami Ersek ve Nail Güreli'nin ölüm yıldönümleri.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Halit Kıvanç kimdir?

18 Şubat 1925 İstanbul Fatih doğumlu Halit Kıvanç, Türkiye'nin en ünlü ve en uzun süre çalışmış sunucularındandır. Yazar ve müzisyen Ümit Kıvanç'ın babasıdır. Aynı zamanda Pelé ile ilk röportajı yapan gazetecidir. Orta öğretimini Pertevniyal Lisesi'nde, yüksek öğrenimini İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'nde tamamladı. 3 ay kadar hakimlik yaptı. Milliyet, Tercüman, Hürriyet, Güneş başta olmak üzere çeşitli gazete ve dergilerde yazar ve yönetici olarak üst düzey görevler aldı. 1953'te Alp Zirek ve Halit Talayer ile birlikte Türkiye'nin ilk günlük spor gazetesi Türkiye Spor'u çıkardı. Bir yıla yakın İngiliz yayın kuruluşu BBC'de çalıştı. Türkiye'de radyo ve televizyon yayıncılığının gelişmesinde önemli katkıları olan Kıvanç, Türk televizyonculuğunda birçok "ilk"in adamı oldu. Olimpiyatlar ve büyük uluslararası karşılaşmalarda sunucu olarak görev aldı. FIFA Dünya Kupası'nı televizyondan sunan ilk Türk spikerdir. 10 FIFA Dünya Kupası finalini radyo ve televizyonda nakletti.
Sunuculukta 50. yılını 2005'te bir jübileyle kutlayan Kıvanç, Türkiye Gazeteciler Cemiyeti, TSYD ve diğer kuruluşların düzenlediği yarışmalarda 200'ün üzerinde ödül aldı. 1983 yılında Cumhurbaşkanlığı Kupası maçıyla maç spikerliğine veda etti. Yazar, spiker, sanat adamı olarak kabul edilen Halit Kıvanç, Türk halkına temiz bir Türkçe ile saygın ve eğitici çalışmaları ile hizmet vermesinden dolayı Türkiye Millî Olimpiyat Komitesi tarafından Kariyer Dalında büyük ödüle layık görüldü. Kıvanç, televizyonda pazar günleri Halit Kıvanç'la Ustalar, Radyo'da pazar sabahları Mikrofonda Halit Kıvanç, spor kanalında Futbol Bir Aşk adlı programları sundu. Koyu bir Fenerbahçe taraftarı olan Halit Kıvanç, Fenerbahçe TV'de Efsanenin 100 Yılı ve Efsanenin Yeni Yüzyılı adlı söyleşi programlarını da sundu. Aydın Engin'le yaptığı söyleşi Bir Koltukta Kaç Karpuz: Halit Kıvanç Kitabı adlı kitapta toplanarak İş Bankası Kültür Yayınları tarafından piyasaya sunulmuştur. Halit Kıvanç, ayrıca 2006 yılında Türkiye İş Bankası tarafından yayımlanan Ağlama Palyaço Makyajın Bozulur adlı kitabın da yazarıdır. Kıvanç, sanatçı Müjdat Gezen ile yaptığı söyleşiyi kaleme aldığı kitapta, sanatçının yaşamını acı ve tatlı yanlarıyla anlatmaktadır.

Halit Kıvanç, 26 Ekim 2022'de vefat etti. 27 Ekim'de yapılan törenin ardından Zincirlikuyu Mezarlığı'nda toprağa verildi.
Ahmet Tulgar kimdir?

Ahmet Tulgar 26 Nisan 1959 tarihinde İstanbul'da dünyaya geldi. Sankt Georg Avusturya Lisesi'ni bitirdikten sonra Viyana Üniversitesi'nde Siyaset Bilimi, Boğaziçi Üniversitesi'nde İngiliz Dili ve Edebiyatı okudu. 1984-87 yılları arasında yayın yoluyla komünizm propagandası yapmak suçundan cezaevinde yattı. 1987'de Sabah Dergi Grubu'nda başladığı gazeteciliğe Güneş, Nokta, Milliyet, Akşam, Vatan, Birgün, Cumhuriyet, Show TV, Hayat TV gibi medya organlarında muhabir, yazar, yönetici ve programcı olarak devam etti. Birgün, Evrensel, Radikal, Birikim, Tiroj gibi mecralarda yazdı. İlk romanı Volkan'ın Romanı, Arnavutça'ya çevrilmiş ve Aralık 2013'te Makedonya'da yayımlandı. 26 Ekim 2022'de aramızdan ayrıldı. AHMET TULGAR’IN ESERLERİ Arzunun Serbest Dolaşımı, 2021 Bakışın Ritmi, 2020 Bakmadığınız Bir Yer Kalmıştı, 2018 Trajik Nüans, 2016 Duygusal Anatomi, 2015 Henüz Zaman Var, 2013 Çocuklar ve Canavarları, 2012 Diller, Çehreler, Barış, 2010 Birbirimize, 2009 Ben Onlardan Biriyim, 2007 Volkan'ın Romanı, 2006 Ne Olmuş Yani? Korsan Yazılar, 2005 Tam Yakalandığımız Yerden, 2004 Mahallede Herkes Kahramandır, 2004 Şehrin Surlarındalar, 1992 Evsiz Ülke Hikâyeleri, 1989
Şükrü Naili Gökberk kimdir?

Şükrü Naili Gökberk (1876, Selanik, Yunanistan - 26 Ekim 1936, Edirne), Türk asker, Kurtuluş Savaşı komutanlarından ve siyaset adamı. Bursa, Eskişehir ve İstanbul'un düşman işgalinden kurtuluşu sırasında Türk ordusunun başında şehre giren Kurtuluş Savaşı kahramanıdır. 1876'da Selanik'te Mustafa Bey ile Hasibe Hanım'ın oğlu olarak dünyaya geldi... 6 Ekim 1923 İstanbul'un Kurtuluşu: 3. Kolordu Komutanı Şükrü Naili Paşa komutasındaki Türk birlikleri, İstanbul'a girdi ve yaklaşık 5 yıl süren düşman kuvvetlerinin işgali resmen sonlandı...
Ali Canip Yöntem kimdir?

1887 yılında İstanbul’da doğan şair, yazar ve edebiyat tarihi araştırmacısıdır. Gençlik yıllarında, Selanik’te, 1910 ile 1912 yılları arasında yayımlanan Genç Kalemler dergisinin Ömer Seyfettin’le birlikte önemli yazarları arasında yer almıştır. Hayatının sonraki dönemlerinde öğretmenlik yapmayı tercih eden Ali Canip aynı zamanda Milli Edebiyatın da kurucuları arasında yer almıştır.
Edebi Kişiliği
Edebiyata şiirle başlamış, hece ölçüsüyle ve yalın bir dille yazdığı şiirlerini 1917-1918″de Yeni Mecmua’da yayımlamıştır. Şiirlerini Milli Edebiyat anlayışına göre sade bir dille ve hece ölçüsüyle yazan Ali Canip’in tek şiir kitabı “Geçtiğim Yol” adlı eseridir. Şiir dışında edebiyat araştırmalarıyla da ilgilenen sanatçı Türk Yurdu’nda yayımlanmış olan makalelerini Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap Beyle Münakaşalarım (1918) adlı kitapta toplamıştır. Epope (1927, 1963) ile Ömer Seyfettin; Hayatı ve Eserleri (1935) diğer önemli iki kitabıdır.
Kısaca özetleyecek olursak;
Önce Fecriati’de yer almış, sonra Milli Edebiyat topluluğunda yer almıştır.
Aruzdan heceye geçmiş, sade dille şiirler yazmıştır.
Yeni Lisan anlayışının savunucusu olmuştur.
Lise edebiyat programlarının düzenlenmesinde çalışmış ve ders kitapları hazırlamıştır.
Makaleleri ve edebiyat tarihçiliğiyle tanınır.
Polemikçidir. Cenap Şahabettin ile edebiyat anlayışı üzerine tartışmıştır.
Eserleri:
Şiir: Geçtiğim Yol
Makale: Milli Edebiyat Meselesi ve Cenap’la Münakaşalarım
İnceleme: Ömer Seyfettin, Epope
Antoloji: Türk Edebiyat Antolojisi
Fahrettin Altay kimdir?

Fahrettin Altay, 12 Ocak 1880 tarihinde, Arnavutluk sınırları içindeki İşkodra şehrinde dünyaya geldi. Piyade Albayı olan İzmirli İsmail Bey babası, Hayriye Hanım da annesidir. Sahip olduğu erkek kardeşinin ismi ise, Ali Fikridir. Birçok şehirde babasının tayin durumlarından dolayı bulunmak ve okumak zorunda kalan Fahrettin Altay, ilkokulunu Mardinde bitirdi. Tarih sahnesine birlikte çıkacağı üniformasını, ilk olarak askeri rüştiyeyi okuduğu Erzincanda giydi. Daha sonra Erzuruma giderek, askeri idadiyi tamamladı. Fahrettin Altay, 1897 yılında başladığı İstanbul Harp Okulundaki öğrenimini ise, 1900 yılında dereceyle tamamladı. Fahrettin Altay, İstanbul Harp Okulunu, birincilikle bitirmişti. Harp Okulu sonrası girdiği Harp Akademisini 1902 yılında bir başka dereceyle, altıncılıkla bitirdi ve faal meslek hayatına başladı. Fahrettin Altayın görev yaptığı ilk yerleşim yeri, Dersimdi. Bu mıntıkada 8 sene görev yapan Fahrettin Altay, 1905 yılında Kolağası (Kıdemli Yüzbaşı), 1908 yılında da Binbaşı rütbelerine yükseldi. Takvim yaprakları 1912 yılını gösterdiğinde ise, zorlu yaşamına bir renk katarak, Münime Hanım ile evlendi. Hayrünisa ve Tarık isimlerini verdikleri iki çocuğa sahip oldu. Fahrettin Altay, 2. Balkan Savaşında, Çatalca Aşiret Süvari Tugayına liderlik etti. Bu zaman diliminde, Edirneye kadar ulaşmış olan Bulgar Ordusu’nu geri püskürtme başarısını gösterdi. Fahrettin Altay, 1. Dünya Savaşı başladığı sırada, 3. Kolordu Kurmay Başkanı görevinde bulunmaktaydı. Bu dönemde, Çanakkale Cephesinde düşmanla savaşan Fahrettin Altay, Mustafa Kemal ile ilk olarak da bu sırada tanıştı. Çanakkale Savaşının ardından, “Kılıçlı Altın Liyakat Madalyası” ve “Gümüş İmtiyaz Savaş Madalyası” verilerek ödüllendirildi. 1915 yılında, Harbiye Nezareti Müsteşar Muavinliği görevine tayin edildi. Yine aynı yıl, “Miralay” rütbesine terfi etti. Terfi etmesinin hemen sonrasında, Romanya İbrail Cephesinde göreve atandı. Ardından, Filistin Cephesi’ne “Birlik Komutanı” sıfatıyla gönderildi. Filistinde yaşanan yenilginin ardından karargahın Konyaya taşınması nedeniyle, 12. Kolordu Komutanı sıfatıyla Konyada görev yaptı. Ulusal Kurtuluş Savaşının hemen öncesinde yaşanan İstanbulun tanınmaması, Ankarada bir takım kurtuluş çabalarının verilmesi gibi fikir ve uygulamalara ilk başlarda karşı çıkan Fahrettin Altay, özellikle Refet Beyin Konyaya atlı birliklerle gelerek, kendisine telkinlerde bulunması ve daha sonra da Mustafa Kemal ile görüşmesinin ardından, milli mücadeleye ikna oldu. Ankaranın emrine girmeyi de kabul etti. 1. TBMM döneminde, Mersin milletvekili olarak parlamentoda yerini aldı. Mecliste vekillerin oluşturduğu hiçbir gruba katılmadı ve bağımsızların içinde yer aldı. Fahrettin Altay, Türkiye Cumhuriyeti tarihi adına çok önemli noktalarda hizmet etmiş bir subaydı. Kurtuluş Savaşı süresince 12. Kolordu Komutanı vasfıyla Konya Ayaklanması’nı bastırması, daha sonraları yaşanan 1. ve 2. İnönü Savaşlarında ve Sakarya Meydan Muharebesi’nde başarıyla görev yapması, Fahrettin Altayı unutulmaz kılan olaylardı. 1921 yılında Mirliva rütbesine (Tuğgeneral ile Tümgeneral rütbelerine eş değer, ya da bu rütbelerin arasında) terfi ederek “Paşa” oldu. Paşa olmasının hemen ardından ise, Süvari Grup Komutanlığı’na ataması gerçekleşti. Kurtuluş Savaşının son dönemlerinde, Uşak, Afyon, ve Alaşehir çevresindeki çatışmalarda, birliğine bağlı süvariler büyük işler başardılar. Fahrettin Altayın bir başka önemli özelliği ise, Yunan ordularını kovalayarak İzmire ayak basan süvari birliğine komuta etmesidir. Paşa, 10 Eylül’de ise İzmirde, Başkomutan Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı karşılamıştır. Fahrettin Altay, Büyük Taarruz’daki hizmetleri ve üstün başarıları neticesinde, Ferik rütbesine (Tümgeneral ile Korgeneral rütbeleri arasında) terfi etti. 2. Dönem TBMM’de ise, düşmanlardan temizlediği İzmirin milletvekili olarak yer aldı. Aynı zamanda da 5. Kolordu Komutanı olarak görev yapmaktaydı. Hem askerlik, hem de vekillik işlerinin aynı anda yapılmasının zor olması sebebiyle, Gazi Mustafa Kemal Paşanın da tavsiyesiyle, vekillikten ayrılarak komutan olarak orduda kaldı.

Fahrettin Altay, 1926 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti. 1930 yılında yaşanan ve memleket tarihine bir kara leke olarak düşen Menemen Olayı’ndan sonra Menemen, Balıkesir, ve Manisa’da ilan edilen sıkıyönetim halinin komutanlığına getirildi. 1933 yılında ise, 1. Ordu Komutanlığı’na atandı. Fahrettin Altay, 1934 yılındaki Kızıl Ordu manevralarına, Türkiye’den gidecek askeri heyete başkanlık ederek katılımda bulundu. Bu manevralara, Türkiyeden başka hiçbir ülke davet edilmemişti. Yine 1934 yılı içerisinde, İran ve Afganistan arasında yaşanan sınır anlaşmazlığında, hakemlik yapma görevini üstlendi. Atabay Hakemliği adı verilen bir rapor hazırlayarak, günümüzün İran-Afganistan sınırının güney tarafının çizilmesini, Fahrettin Altay sağladı. 1938 yılında, Mustafa Kemal Atatürk için gerçekleştirilen cenaze törenine komutan tayin edilen Fahrettin Altay, 1945 yılında ise, Yüksek Askeri Şura üyeliği sırasındayken, yaş haddinden dolayı emekli edildi. Fahrettin Altay, 1946 ile 1950 yılları arasında, Cumhuriyet Halk Partisi’nden Burdur milletvekili olarak meclise girdi. 1950 yılından itibaren siyasi hayatını sonlandırarak, İstanbula yerleşti. 25 Ekim 1974 tarihinde ise, uykusunda vefat etti. Ölümünden sonra Aşiyan Mezarlığına defnedilen naaşı, 1988 yılında, Ankara’da bulunan Devlet Mezarlığı’na nakledildi. Fahrettin Altay, süvari birlikleri ile birlikte, özellikle batı cephesinde birçok Yunan ikmal noktasını etkisiz hale getirmiş, hızlı ve çevik hareketlerle her müdahale edilen noktada başarıya ulaşmış bir komutandı. Annesinin işgal yıllarında İzmirin Karşıyaka ilçesinde ikamet ettiği, büyük bir özlem ile oğlunun ve silah arkadaşlarının İzmiri geri alması için dualar ettiği de bilinmektedir. Ayrıca, İzmirin en büyük bulvarlarından birine, Fahrettin Altay ismi verilmiştir. Kaynakça: http://tr.wikipedia.org/wiki/Fahrettin_Altay
Prof. Dr. Siyami Ersek kimdir?

6 Haziran 1920 tarihinde Uşak‘da doğmuştur. İlkokulu İzmir İkiçeşmelik’te okudu. Ortaokulu İzmir Erkek Lisesi’nde okuduktan sonra istanbul’a gitti ve İstanbul Erkek Lisesi’nde okuyarak birincilikle 1938 yılında mezun oldu. İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesinden 1944 yılında mezun oldu. 1944 yılında cerrahi bölümünde asistanlığa başladı, 1946 yılında başasistanlığa getirildi. 1947 yılında genel cerrahi dalında uzmanlık sınavını vererek cerrahi dalında uzmanlık İhtisasını tamamladı.
Siyami Ersek, 1948-1949 yılları arasında İngiltere‘de göğüs cerrahisi ve anesteziyoloji üstüne çalışmalar yaptı.
1951 yılında Heybeliada, (İstanbul) Sanatoryum’nun cerrahi uzmanlığına getirildi. 1956 yılında Bursa-Uludağ Sanatoryumu’nun başhekimliğine atandı. 1958 yılında ise Süreyyapaşa (İstanbul) hastanesinde de çalışmaya başladı. 1961 yılına kadar bu üç görevi de birlikte yürüttü.
1962 Yılında Haydarpaşa Göğüs Hastalıkları hastanesinde İstanbul Göğüs Cerrahisi merkezini kurdu ve yaklaşık yirmi yıl süreyle bu merkezin başhekim ve cerrahi servis şefi oldu. Adı geçen merkez, akciğer ve kalp hastalıklarının tedavisinde ülkemizin en ileri düzeydeki sağlık kurumlarından biri olarak haklı bir ün kazandı. Ekibi ile Türkiye’de ilk açık kalp ameliyatını, İstanbul Göğüs, Kalp ve Damar Cerrahisi Merkezi’nde 1963 yılında gerçekleştirdi.
Yine bu hastanede, aynı yıl, 1963 yılında ilk yapay kalp kapakçığı ameliyatını uyguladı. Avrupa’dilmesi ameliyatını yapan ilk cerrah Siyami Ersek oldu.
3 Aralık 1967 tarihinde Dr. Christiaan Barnard‘ın gerçekleştirdiği ilk kalp ameliyatını incelemek üzere Güney Afrika‘ya gitti.
22 Kasım 1968 tarihinde Ankara Yüksek İhtisas Hastanesi’nde Dr. Kemal Beyazıt tarafından Türkiye’de ilk defa yapılan bir kalp nakli yapıldı, ancak hasta 18 saat yaşayabildi. Bunun hemen ardından Dr. Siyami Ersek tarafından 27 Kasım 1968 tarihinde istanbul’da yapılan Türkiye’deki ikinci kalp nakli ameliyatı başarılı olmuştur.
Prof. Dr. Siyami Ersek, insanda red olayına yol açarak çoğu kez ölümle sonuçlanan, verici bulmaktaki güçlükler, yasal ve toplumsal sorunlar nedeni ile dünyada uygulaması ertelenen kalp nakli denemelerini sürdürmedi. Türkiye’de sık rastlanan doğuştan gelme kalp hastalıklarına ve romatizmal kalp hastalıklarına bağlı kapakçık bozukluklarının ameliyatla tedavisine ağırlık vermiştir.
Göğüs cerrahisi alanındaki ilk uygulamalarında akciğer tüberkülozu ve başka mikrobik hastalıkların tedavisi amacıyla birçok pnömektomi ve lobektomi ameliyatları yaptı.
Ülkemizde modern göğüs, kalp ve damar cerrahisi kliniklerinin kuruluşunda ve gelişmesinde en büyük emeği veren, uluslararası ünlü bu büyük Türk cerrahı, bu dalda pek çok uzman yetiştirdi ve sayısız hastaya şifa verdi.
Siyami Ersek, 1972 yılında Sağlık Bakanlığı Yüksek Sağlık Şurası üyesi oldu. 20 sene bu görevde kaldı. 1973 yılında profesörlüğe yükseldi. 1983 yılında emekli oldu.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Danışma Meclisi İstanbul Üyesi (15ır.
Yaklaşık 30 kalp ameliyatı yapan Siyami Ersek’in yabancı dillerde yayınlanmış elliyi aşkın makalesi vardır.
Siyami Ersek, 1985 yılında Milliyetçi Demokrasi Partisi (MDP) İstanbul İl Başkanlığı görevi de yaptı.
Siyami Ersek, doktor Fela Ersek ile evli idi.
Siyami Ersek, 26 Ekim 1993 tarihinde Kadıköy, İstanbul’da Dr. Siyami Ersek Göğüs Kalp ve Damar Cerrahisi Eğitim ve Araştırma Hastanesinde 73 yaşında akciğer ve sol kalp yetmezliği sonucu ölmüştür.
Nail Güreli kimdir?

Nail Güreli, 13 Şubat 1932 tarihinde İstanbul‘da doğmuştur. Tam adı Ahmet Nail Güreli’dir. Kabataş Ortaokulunu bitirdi. Kabataş Lisesinden ayrılıp Sultanahmet Erkek Sanat Enstitüsüne geçti. Gazetecilik Yüksek Okulunda okudu. Nail Güreli 1950 yılında Kahkaha Dergisi’nde yayınlanan gülmece yazılarıyla yazın yaşamına başladı. Gazetecilik Yüksek Okulu’nu bitirdikten sonra gazeteciliğe, 1952 yılında Hizmet gazetesinde muhabir olarak başladı.
Nail Güreli, Son Posta, Son Telgraf, Tan, Akşam, Vatan, İkdam, Hriyet, Güneş ve Milliyet gazetelerinde muhabir, istihbarat ve çeşitli servislerin şefi, Haber Müdürü, Halkla İlişkiler Müdürü, Yazı İşler Müdürü, Genel Yayın Yönetmeni olarak mesleğin hemen her dalında çalıştı. Günlük Evrensel gazetesinde yazdı.
1959 yılında, yılın gazetecisi seçildi. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin çeşitli kademelerinde çalıştı ve 18 Mart 1994’ten 3 Nisan 2001 tarihine kadar Türkiye Gazeteciler Cemiyeti‘nin başkanlığını yaptı.
Üç dönem (altı yıl) TGC Yönetim Kurulu üyeliği yaptıktan sonra 1994 Martında Başkanlığa seçildi; 2 Nisan 2001’de yenileşme ve katılımcılık gerekçesiyle genel başkanlıktan ve yönetimden istifa etti. Başkanlığı döneminde TGC’nin günlük yayın organı “Bizim Gazete” yayımlandı, Cemiyetin kurucusu Sedat Simavi adına konulan ve Hürriyet Gazetesi tarafından sürdürülen Sedat Simavi Ödülleri Cemiyet bünyesine alındı; çeşitli illerdeki 50’yi aşkın gazeteciler cemiyetinin işbirliği ve dayanışmasını sağlamak üzere Gazeteciler Cemiyetleri Başkan Konseyi oluşturuldu.
TGC bünyesinde Basın Senatosu kuruldu. Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumluluk Bildirgesi yayımladı. Konrad Adeanauer Stiftung ile yerel basın meslek içi seminerlerini ve yerel basın ödüllerini kapsayan “Medya Projesi” imzalandı: Toplu anma amacıyla 6 Nisan “Öldürülen Gazeteciler Günü” ilan edildi: Yedi meslek örgütünün işbirliği ve dayanışma platformu meydana getirildi.
20 yılı aşkın süre, TGS’nin (Türkiye Gazeteciler Sendikası) çeşitli kademelerinde görev yaptı; 1982’de TGS Genel Başkanlığından ayrılarak Sosyal Demokrat Parti’nin (SODEP) kurucuları arasına katıldı ve askeri yönetimce veto edildi.
Basın Şeref Kartı sahibi Nail Güreli, Mine Güreli ile evli ve bir çocuğu vardır.
Nail Güreli, meslek yarışmalarında 12 ödül kazandı, Türk Dil Kurumu (TDK) röportaj ödülü aldı. Ayrıca, aralarında Orhan Apaydın Vakfı Demokrasi ve Barış Ödülü, Sertel Gazetecilik Vakfı Demokrasi Ödülü de olmak üzere, çeşitli kuruluşların ödüllerine değer görüldü.
Nail Güreli, 26 Ekim 2016 tarihinde İstanbul‘da 84 yaşında ölmüştür.
Kitapları : 2015 – Gazeteciler Gazetecileri ve Kendilerini Anlatıyor 2009 – Ben Haliç 2009 – Dünden Bugüne Babıali. İstanbul: Heyamola. 2007 – Sağlıklı menopoz (Nail Güreli ve Turgay Atasü) 2008 – 1 Mayıs 1977 2006 – Bu Darbeler Kime 2006 – İşte Türkiye 2004 – Şu Bizim Medya 1994 – Gerçek tanık: Korkut Özal anlatıyor (Röportaj) 1992 – Cehennem Kahkahası (Öykü) 1991 – Astsubaylar (Araştırma) 1989 – Onuncu Ses (Deneme) 1988 – Biz Bu İhtilali Niye Yaptık (Öykü) 1988 – İhtilalin Gülleri (Öykü) 1982 – İnsanıyla Sazıyla Sözüyle Yöre Yöre (Röportaj) 1982 – Mürekkep Balığı (Şiir kitabı) 1981 – Atatürk’ten sonra Atatürk (Araştırma) 1980 – Seçim Otobüsü (Öykü) 1980 – Cinsel Mutluluk (Araştırma) 1979 – İki 1 Mayıs (Araştırma) 1979 – Bilimsel Lokum (Öykü) 1978 – Evde Kalmış Kızlar (Röportaj)

Comments