Baki, Aka Gündüz, H.Süha Gezgin, Cahit Uçuk, Sulhi Dölek, Mübeccel Kıray, İlhan Erdost
- HaberciGazete
- 7 Kas 2024
- 7 dakikada okunur

Bugün 7 Kasım. Divan edebiyatımızın büyük şairi Baki'nin 423. ölüm yıldönümü. Cumhuriyet döneminin verimli yazarlarından Aka Gündüz'ün de 66. ölüm yıldönümü bugün. Eğitimci, gazeteci-yazar, mütercim Hakkı Süha Gezgin 61, Cumhuriyet döneminin ilk kadın yazarlarından Cahit Uçuk da 20 yıl önce bugün ayrıldı aramızdan. Yazar ve senarist Sulhi Dölek ise 18. yıl önce. Biliminsanı Prof.Dr. Mübeccel Belik Kıray'ın da 17. ölüm yıldönümü. Ve bugün yayıncı-yazar İlhan Erdost'un 1980 askeri darbesi döneminde dövülerek öldürülmesinin 44. yıldönümü.
BRT Yayın Grubu olarak bütün bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
İlhan Erdost kimdir?

İlhan Erdost (d. 17 Aralık 1944 Tokat - ö. 7 Kasım 1980 Ankara). Türk yayıncı. 17 Aralık 1944’te Tokat, Artova'da doğdu. Ailesinin geçim sıkıntısı ve II. Dünya Savaşı yüzünden ilkokulu bitirdikten sonra çalışmaya başladı. Daha sonra ağabeyi Muzaffer İlhan Erdost ile birlikte Ankara'ya yerleşti. Burada tekrar okula başladı. Lise yıllarında Atatürkçü düşünceyi benimsedi. 27 Mayıs Darbesi'nin olduğu sıralarda, 16 yaşındayken, düşünceleri bu darbenin çerçevesinde sola yakın bir çizgiye oturdu. Erdost, liseden sonra Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ne girdi. Aynı zamanda Muzaffer Erdost'un kurduğu Sol Yayınları'nda da çalıştığı için okulu bitiremedi. Muzaffer Erdost'un 12 Mart 1971'de hapse girmesinin ardından, Sol Yayınları ve Onur yayınları'nın sorumluluğunu üstlendi. Bu sırada eşi Gül Erdost ile evlendi. 12 Eylül 1980 askeri darbesi sonrası, yasak yayın basmak ve bulundurmak iddiasıyla gözaltına alındı. 7 Kasım 1980'de Mamak Cezaevi'nde görevli erler tarafından dövülerek öldürüldü.
Baki kimdir?

1526'da İstanbul'da dünyaya geldi. 1600 yılında İstanbul'da öldü. Osmanlı Divan Edebiyatı'nda şiire biçim ve içerik açısından birçok yenilik getiren ve yaşarken "Sultanü'ş Şuârâ" (şairler sultanı) unvanını alan şairin asıl adı Mahmud Abdülbaki. Fatih Camii müezzinlerinden Mehmed Efendi'nin oğlu. Çocukluğunda bir süre esnaf yanında çıraklık yaptı. Güçlü okuma isteği sonucu medreseye girdi. Zamanının ünlü müderrislerinden Karamanlı Ahmed ve Mehmed efendilerden ders aldı. Birçok ünlü edebiyatçı ile tanıştı. Hocası Mehmed Efendi için yazdığı "Sümbül Kasidesi" ününü artırdı. Dönemin ünlü şairlerinden Zâtî'nin dikkatini çekti. 18-19 yaşlarında ünlü bir şair oldu.
Süleymaniye Medresesi'nde Ahmed Şemseddin Efendi'nin derslerine devam etti. 1955'te Nahçıvan seferinden dönen Kanuni Sultan Süleyman'a sunduğu kasideyle saray çevrelerine girmeyi başardı. Kadılık göreviyle Halep'e gönderilen hocası Ahmed Şemseddin Efendi ile Halep'e gitti. 1560'ta İstanbul'a dönüşünde Şeyhülislam Ebussuud Efendi ile tanıştı. Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümü üzerine düyduğu üzüntüyü "Kanuni Mersiyesi" ile dile getirdi.
2. Selim döneminde Sadrazam Sokullu Mehmed Paşa'nın korumasına girdi. Saray toplantılarına çağrılmaya başlandı. 3'üncü Murad döneminde de yerini korudu. Süleymaniye Müderrisi oldu. Düşmanlarının bir oyunu ile bir süre gözden düştü. Edirne'ye sürüldü. Medine ve Mekke kadılıkları yaptı. 1581'de İstanbul'a döndü. 1584'te İstanbul Kadısı oldu. 1591'de Rumeli Kazaskerliği görevine getirildi. Şeyhülislam olmak istiyordu ama bu görevi elde edemeden yaşamını yitirdi.
Zevke ve eğlenceye düşkün, neşeli, hoş sohbet ve hırslı bir kişiliği vardı. Nükteci ve dedikoducu yapısı yüzünden zaman zaman döneminin önde gelenlerini darıltıp zor durumlara da düştü.
Hicviyeleri ile ünlüdür. Özel yaşamındaki özgürlüğüne ve sınırsızlığına rağmen kadılık görevlerinde adalete düşkünlüğü ile dikkat çekti. Mesnevi yazmadı. Başarılı kasideleri de olmasına rağmen gazel şairi olarak tanınır. Dünyanın geçiciliğinden yakınan, okurları aşk ve şarabın tadını çıkarmaya çağıran gazelleriyle ünlendi.
Şiirlerinde tasavvufi değil, dünyevi aşka önem verdi. Mersiye, methiye ve fahriyelerinde içten ve abartısız bir anlatım kullandı. Edebiyatta geleneklere bağlı kaldı ama şiir diline yeni bir düzen ve akıcılık getirdi. Nazım tekniğini geliştirdi, birçok büyük şairin "kaçınılmaz" olarak gördüğü nazım kusurlarından kurtulmayı bildi.
Çağdaşı şairlere göre daha sade ve anlaşılır bir dil seçti. Biçim açısından kusursuz şiirleri, duygu ve anlam bakımından Fuzûlî'ninkiler kadar derin, Nefi'ninkiler kadar içten bulunmaz. Eserleri, 16'ncı Yüzyıl Osmanlı toplumunun beğenisine uygun, sanat incelikleri ve hayal güzellikleri ile doludur. Duru ve temiz bir İstanbul lehçesinin yanı sıra şiirlerinde halk deyimleri ve söyleyişleri de kullandı. Divanı Kanuni Sultan Süleyman döneminde hazırlandı. Ama bu divan bütün şiirlerini kapsamaz. Başında manacaat ve na't bulunmayan divanında 27 kaside, 2 terkib-i bend, 1 terci-i bend, 7 tahmis, 619 gazel, 24 kıta, bir tarih ve 38 müfred yer alır. Çevirileri ve dinsel konularda eserleri de var.
Baki'nin Eserleri
Dîvân-(4508 beyitlik, en önemli eseri)
Fazâ'ilü'l-Cihad
Fazâil'i-Mekke
Hadîs-i Erbain Tercümesi
Kanuni Mersiyesi
Aka Gündüz kimdir?

Son devir hikaye ve romancısı; şair ve gazeteci. 1885 yılında Selanik'e bağlı Katerina ile Alasonya kasabaları arasındaki bir dağ köyünde doğdu. Asıl adı Enis Avni'dir. Önceleri Enis Avni, sonraları ise, Aka Gündüz adıyla eserler verdi.
İlk tahsilini Serez'de İncili Mektebde ve Selanik'deki Şemsi Hoca Mektebinde tamamladı. Bir müddet Selanik Askeri Rüşdiyesine devam ettiyse de 1896 Yunan Harbi esnasında Eğrikapı Rüşdiyesine nakledildi. Daha sonra İstanbul'a gelerek Mekteb-i Sultanisinin idadi kısmı, Edirne Askeri İdadisi ve Kuleli Askeri İdadisinde okudu. Hastalığı sebebiyle Harbiyenin ikinci sınıfından ayrıldı. Paris'e giderek bir müddet Güzel Sanatlar Okulu ve Hukuk Fakültesine devam etti. Ancak hiç birini bitiremeden üç yıl sonra geri döndü. 1910 yılında Selanik'e sürgün edildi. Adana'daki Ermeni olayları üzerine oraya tayin olunan Bahriye Nazırı Cemal Paşanın maiyetinde on dört ay Vilayet Meclisi İdare Başkatibi olarak çalıştı.
Aka Gündüz, 31 Mart Vak'ası üzerine gönüllü yazıldığı Hareket Ordusuyla İstanbul'a geldi. İşgal kuvvetleri tarafından Malta'ya sürüldü. Ankara Hükumetinin teşebbüsüyle yurda döndü. Cumhuriyetten sonra 1932 - 1946 yılları arasında milletvekili oldu ve Kasım 1958'de Ankara'da öldü.
1920 yılında Alay Dergisini çıkardı. Çocuk Bahçesi ve Genç Kalemler dergilerinde çıkan yazılarıyla dikkati çekti. Sade dil görüşüne bağlı olup Milli Edebiyat akımı içinde yer almıştır.
Eserlerinde millet sevgisinin neticesi olarak geniş halk zümreleri ile bunların ızdırabları işlenmiştir. Cümleleri ateşli ve kısadır. Eserleri hayat tecrübesini verir. Yetmişe yakın eseri vardır.
Aka Gündüz'ün Eserleri
Türk Kalbi (hikaye, 1911),
Türk'ün Kitabı (hikaye, 1911),
Kurbağacık (hikaye, 1919),
Dikmen Yıldızı (roman, 1927),
Odun Kokusu (roman, 1928),
Tank-Tango ( roman, 1928),
Hayattan Hikayeler (hikaye, 1928),
İki Süngü Arasında (roman, 1929),
Yaldız (roman, 1930),
Çapkın Kız (roman, 1930),
Aysel (roman, 1932),
Ben Öldürmedim (roman, 1933),
Onların Romanı (roman, 1933),
Kokain (roman, 1935),
Üvey Ana (roman, 1935),
Üç Kızın Hikayesi (roman, 1933),
Aşkın Temizi (roman, 1937),
Çapraz Delikanlı (roman, 1938),
Zekeriya Sofrası (roman 1938),
Mezar Kazıcılar (roman, 1939),
Giderayak (roman, 1939),
Yayla Kızı (roman, 1940),
Bebek (roman, 1941),
Bir Şoförün Gizli Defteri (roman, 1943),
Eğer Aşk... (roman, 1946),
Sansaros (roman, 1946),
Bir Kızın Masalı (roman, 1954)
Hakkı Süha Gezgin kimdir?

önce kendini*, sonra 40 yılı aşkın bir süre yüzlerce öğrenciyi yetiştirmiş* edebiyat öğretmeni, [hakkı tarık us'un sahibi olduğu] vakit muharriri, başarılı bir portre yazarı, musikişinas (1895-1963).
ilk yazılarını "seyyah" müstearıyla genç kalemler'de yayımladı. bu müstearı sonradan "gezgin" soyadıyla sürdürecekti. hakkı tarık'la sıkı dostluğu halef-selef oldukları istanbul erkek lisesi öğretmenlik yıllarında başlayıp, vakit sütunlarında devam etti.
şair nedim sokağındaki* üç katlı evi, türk musikisinin, yaşayan üstatlarınca belirli aralıklarla icra edildiği, nevzad atlığ ve alaeddin yavaşca gibi gençlerin yetiştiği bir merkez oldu.
aşk arzuhalcisi adıyla bir romanı ve aralarında karamazof kardeşler, suç ve ceza, toprak (emile zola), düşünceleri okuyan makine'nin (andre maurois) sayılabileceği çevirileri vardır. türk ansiklopedisi'ne maddeler yazmış, yeni mecmua'da yayımlanan (1939-1940) edebî portreleriyle de takdir toplamıştır.
Cahit Uçuk kimdir?

17 Ağustos 1909 tarihinde Selanik'te doğdu. Siverek Milletvekili ve Kaymakam İbrahim Vehbi Uçuk'un kızı. Ailesiyle Anadolu ilçelerinde dolaşırken öğrenimini, evinde özel olarak tamamladı. Yazarlık yaşamına 1935 yılında şiir yazarak başladı. Daha sonra hikaye ve romana yöneldi.
Eserlerinde genellikle kadın hakları, kadının toplumdaki yeri, analık duygusu ve zaman zaman mistik temaları işledi. Anadolu kadınını ve Anadolu'nun çeşitli sorunlarını dile getirdi. Sıcak ve içten anlatımıyla dikkat çekti. Çok sevdiği çocuklar için de romanlar, öyküler, masallar ve manzum masallar yazdı.
Cumhuriyet dönemine başından itibaren tanıklık etti. Anılarını 'Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar - Silsilname I', 'Yıllar Sadece Sayı - Silsilname II' ve 'Bir İmparatorluk Çökerken' adlı kitaplarında topladı. Uçuk'un çok sayıda roman, şiir ve macera kitabı vardı. ‘Türk İkizleri’ adlı çocuk kitabı İngilizce’den Japonca’ya kadar birçok dile çevrildi.
Türkiye Yazarlar Birliği tarafından çocuk edebiyatı ve hatıra türündeki çalışmalarından dolayı 2001 yılında ‘Üstün Hizmet Ödülü’ aldı.
1958 yılında Uluslararası Çocuk Kitapları Birliği’nin Hans Christian Andersen Yarışması’nda Şeref Armağanı’nı kazandı.
Yazar Mahmut Yesari ve Galatasaraylı futbolcu Cici Necdet ile evlilik yaptı. Hayatı boyunca dört defa evlendi.
ESERLERİ:
Roman:
Küçük Ev Kanlı Düğün Siyah Dantelli Şemsiye Uçan Su Değirmentaşı Hep Yarın Güneş Kokusu Kirazlı Pınar Sürü Çıngırakları Dikenli Çit
Öykü:
Cennet Bahçesi Işıklı Pencere Kurtların Saygısı Değişen Sensin Altın Pabuçlar Artık Geçti
Çocuk Kitapları:
Türk İkizleri İran İkizleri Gümüş Kanat Yalçın Kayalar Mavi Ok Kırmızı Mantarlar Üç Masal Ateş Gözlü Dev Cepteki Yavrular Kurnaz Çoban Herte Verte Pitte Eve Giren Güneş Açılan Pencereler Esrarengiz Yalı Mavi Derinliklerdeki Sır Sırrını Vermeyen Tabak Dünyamız Tehlikede Uzaydaki Mavi Bilye 5
Oyun:
Yaşamak İstiyoruz Gök Korsan Bileziklerin Sesi
Anı:
Bir İmparatorluk Çökerken (anı, 1995, YKY) Erkekler Dünyasında Bir Kadın Yazar
Sulhi Dölek kimdir?

20 Eylül 1948 yılında doğdu.
20 Eylül 1948'de İstanbul'da doğan Dölek, Deniz Harp Okulu'nu ve daha sonra Michigan Üniversitesi'ni bitirdi. 1989'a kadar, gemi inşa yüksek mühendisi olarak Deniz Kuvvetleri'nde çeşitli görevlerde bulundu, daha sonra senaristliğe adım attı.
İlk öykülerinden biri 1969 Varlık Yıllığı'nda yayımlandı. Aynı yıl, 'Dünya Dönmüyor Artık' adlı tek perdelik bir oyunla Yusuf Ziya Ortaç Armağanı'nı kazanarak 'Akbaba' yazarları arasına katıldı.
Sonraki yıllarda öykü ve roman çalışmalarının yanı sıra, dönem dönem, Milliyet, Cumhuriyet gibi gazetelerle Çivi, Nokta, Tempo ve Diyojen gibi haftalık dergilerde, Varlık'ta ve diğer edebiyat dergilerinde mizahi bakışlı yazılar yazdı.
1979'da 'Yeşil Bayır' romanıyla Kültür Bakanlığı Çocuk Romanları Yarışması'nda birinci olan Dölek'in başlıca eserleri arasında 'Korugan', 'Geç Başlayan Yargılama', 'Vidalar', 'Kiracı', 'Teslim Ol Küçük', 'Truva Katırı', 'Aynalar', 'Kirpi' ve 'Habis'in Serüvenleri' sayılabilir.
Dölek'in ayrıca 'İçimizdeki Yasakçı' adıyla kitaplaşan bir incelemesi, 'Üçüncü Kattaki At', 'Yeşil Bayır', 'Arkadaşım Dede', 'Kestane Şekeri', 'Her Şeyi Bilen Çocuk', 'Küçük Çalgıcılar', 'Kahkaha Tarlası' ve 'Hayvanlar Alfabesi' adlı çocuk kitapları bulunuyor.
Çok sayıda tiyatro, radyo ve televizyon oyunu bulunan Dölek, Ambrose Bierce'in 'Fantastic Fables' adlı kitabını 'Karanlığın Kahkahası' adıyla dilimize kazandırdı, 'Kiracı' adlı romanı 1987'de sinemaya uyarlandı.
Süper Baba, 'Külyutmaz', İkinci Bahar, Unutma Beni, Yabancı Damat gibi televizyon dizilerinin yanı sıra, 'Truva Katırı'romanından televizyona uyarladığı 'Koltuk Sevdası' adlı politik hiciv dizisinin de senaryosunu yazdı.
Geçirdiği beyin kanaması nedeniyle tedavi gördüğü GATA Haydarpaşa Hastanesi'nde 7 Kasım 2005 tarihinde vefat etti.
Mübeccel Kıray kimdir?

Mübeccel B. Kıray, 1923'te İzmir'de doğdu. 1940'ta İzmir Lisesi'nden, 1944'te Ankara Üniversitesi'nden mezun oldu. 1946'da Ankara Üniversitesi'nde Antropoloji dalında doktorasını tamamladı. 1960'ta doçent, 1966'da profesör oldu. 1959'dan 1973'e kadar Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sosyal Bilimler Bölümü'nün gelişmesi için çalıştı. 1973'te "Morris Ginsberg Fellow" olarak London Schools of Economics'e giden Prof. Dr. Mübeccel Kıray, dönüşünde önce İTÜ'de, 1982'den sonra da Marmara Üniversitesi'nde çalıştı. Prof. Kıray, aynı dönemde University of Texas, Austin'de ders verdi. 1989'da emekli olana dek Prof. Dr. Mübeccel Kıray, Norveç Bergen Üniversitesi, Kahire Amerikan Üniversitesi, ABD Berkley Üniversitesi ve Zürih Teknik Üniversitesi'nde konferanslar verdi. ODTÜ Mustafa Parlar Ödülü, Eskişehir Anadolu Üniversitesi Fahri Doktor ünvanı ve Aydınlanma Kadınları Ödülü’nü alan Prof. Kıray, 1994'te Türkiye Bilimler Akademisi (TÜBA) şeref üyeliğine seçildi. Türkiye'de sosyolojinin üniversitelerde kurumsallaşmasında çok önemli rol oynayan ve toplumsal değişmeyi ele alma tarzıyla ekol yaratan TÜBA Şeref Üyesi Prof. Dr. Mübeccel Kıray, 7 Kasım 2007 gecesi vefat etti.
Comments