TEKRARINDA YARAR VAR, DİYE...
Bilim insanlarının yıllardan beri bilimsel verilere dayalı öngörülerine kulak tıkayan merkezi hükümet, Türkiye nüfusunun dörtte birini barındıran İstanbul'u, ders alınmayan 1999 Gölcük Depremi'nin İstanbul'da meydana getirdiği hasarın kat be kat daha fazlasını yaklaşan depremde İstanbullulara yaşatacak. Bu akşam, Ataşehir Belediyesi'nin kolaylaştırıcılığında bölgede yaşayanlarla bir araya gelen üç bilim insanının sergilediği tablo, bu yargıyı ortaya koydu: 120 km. uzakta meydana gelen 1999 Gölcük Depremi'nde 25 bin konutu hasar gören İstanbul'un yaklaşmakta olan ve ancak 20 km. uzağında gerçekleşecek fay kırılmasında çok daha büyük bir hasarla karşı karşıya kalacak.
İSTANBUL/ATAŞEHİR- 6 Şubat'ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli depremin ardından, ülkenin bütününde yerel yönetimler ve sivil toplum kuruluşları deprem odaklı etkinlikler düzenlemeye başladı. Ataşehir Belediyesi'nin kolaylaştırıcılığında bu akşam Ataşehir Nikâh Salonu'nda bir araya gelen üç bilim insanı, bilimsel verilere dayanarak yaptıkları sunumlarla yıllardan beri süren ihmalleri, yanlış politikaları ve bilime kulak tıkayan yönetim kadrolarının ayak sesleri duyulan depremin İstanbul'da meydana getireceği yıkımlara ve bunun yol açacağı can kayıplarına dikkat çektiler.
Ataşehir Belediyesi'nin Novada AVM'deki Nikâh Salonu'nda düzenlenen ve bölge sakinlerinin büyük ilgi gösterdiği etkinlikte İstanbul depremi, yol açacağı kayıplar ve alınması gereken önlemler sergilendi. Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar, TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı Cemal Gökçe, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sami Teymurtaş'ın Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Semih Sadık Kayhan yöneticiliğinde bir araya geldiği etkinlik, Ataşehir Belediyesi İklim Değişikliği ve Sıfır Atık Müdürü Ayten Kartal'ın açış konuşmasının ardından 6 Şubat Depremi'nde yaşama veda eden yurttaşlarımız ve Çanakkale'de, Kurtuluş Savaşı'ndaki şehitlerimiz için saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı.
Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi'nin belediyenin kuruluş öyküsünü, ilçenin demografik yapısını, imar sorunlarını ve deprem konusunda şimdiye kadar yapılanları içeren konuk bilim insanlarına ve seyircilere hoşgeldiniz konuşmasının ardından etkinlik yöneticisi Sadık Kayhan "Ataşehir'de 30 bin bina bulunduğunu ve olası depremde bu binaların % 70 oranında hasar göreceğinin hesaplandığını" vurguladıktan sonra, Ataşehir'den deprem bölgesine giden kurtarma ekibi orada yaptıkları çalışmalarla ilgili kısa bir sunumda bulundu.
Ataşehir ve jeolojisi...
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Sami Teymurtaş, Ataşehir ve Jeolojisi konusunda açıklama yaptı. Teymurtaş, afetin doğal ve doğal kaynaklı olmayan diye ikiye ayrıldığını anlattıktan sonra, Ataşehir'in deprem potansiyeline değindi: "Türkiye'de 24 kentin altından, yani içinden fay hattı geçmektedir; Ataşehir Kuzey Anadolu Fay Hattı'nın kuzeyinde yer almaktadır. Depremden korunmanın en sağlıklı yolu güvenli yapılardır, bunun için risk haritalarının yapılması, afet yönetimi bilinci oluşturulması, eğitim yoluyla farkındalık yaratılması ve ülke olarak uygulanan mevzuatın düzenlenmesi gerektiğini söyleyebilirim" dedi.
Gökçe verileri konuşturdu, korkuttu...
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı Cemal Gökçe'nin sunumu seyircileri şaşkına çevirdi; öylesine ayrıntılı ve 1999 depreminin yarattığı farkındalıklara dayalı konuşmaydı ki... Gökçe, "bugün Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın açıklamasını okudum; 6 Şubat depreminde 103 milyar dolarlık kayıp var diyor. Bu ne demek; milli gelirimizin yüzde 10'u demek. Ayrıca, 14 Mayıs seçimlerinden sonra gelecek iktidarın hiçbir yatırım yapamayacağı, ancak yaraları sarabileceği demek" diyerek şöyle sürdürdü konuşmasını:
"Ülkemizin neredeyse her yeri deprem tehlikesi altında; 6-6,5 şiddetindeki depremler bile ciddi mal ve can kaybına neden olduğuna göre, oturup beklememek gerek, önlemleri bir an önce almak gerek. Erzincan Depremi taa 1939'da kalmış ama beyinlerimizde yarattığı travma hâlâ etkisini sürdürür: O depremde 33 bin kişi kaybettik, kaç yapı yıkılmıştı: 116 bin 720. 1999 Gölcük depreminde ve ardından Bolu depreminde ortalama 284 bin konut, 41 bin işyeri az ya da çok hasar görmüş; kayıp sayımız 17 bin. Körfez'den 120 km. uzaktaki İstanbul'da hasar gören konut sayısı 32 bin, işyeri sayısı 5 bin; can kaybı 981. Bütün bunlar bize neyi gösteriyor: Marmara Fayı İstanbul'un 20 km. yakınında. Bu fayın kırılmasının yaratacağı hasarı ve can kaybını siz düşünün."
Toplanma yerlerimiz nerede?
Gökçe, 1999 depreminden sonra İstanbul Valiliğinin ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin kurduğu komisyonun önemli kararlar aldığını, İstanbul'u derinden etkileyecek depremde pek çok bina hasar göreceği, artçı depremlerin de günlerce süreceği gerçeğini gözönüne alan komisyonun barınma gereksinmesi için 496 toplanma alanı oluşturduğunu belirterek, bugün bu toplanma alanlarından yalnızca 60'ının kaldığını, öteki yerlerin imara açıldığını vurguladı. Gökçe şöyle dedi:
"İstanbul bugün 1999 depremine göre daha kötü durumda, çünkü yapılar dönüştürülmedi, sağlamlaştırılmadı. Avrupa yakasında aralarında Zeytinburnu, Fatih, Küçükçekmece gibi ilçelerin bulunduğu 6 ilçedeki 150 bin yapının büyük kısmı sorunlu. İBB'nin hesaplamalarına göre, İstanbul'daki yapıların % 25'i sorunlu. 90 bin yapı ağır hasar alır diyor İBB. 90 bin yapının ağır hasar alması ne demek biliyor musunuz? Bilim insanlarının üzerinde anlaştığı ortalamaya göre hane başına can kaybı 1,5-2'dir. Demek ki, yaklaşan İstanbul depreminde 180 bin can kaybı olabilir. 1999 depremine MİLAT demiştik, 6 Şubat'a da 2. MİLAT diyeceğiz. Umarım 3. MİLATI YAŞAMAYIZ."
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası eski Genel Başkanı Cemal Gökçe sunumunun sonunda, İstanbul depremine hazırlıkların yerel yönetimlerin gücünü çok aşacağını, merkezi hükümetin sorunu ciddiye alması gerektiğini dile getirerek şöyle dedi:
"24 yıl boşa harcandı. İstanbul'da 1999 riski devam ediyor, bugünkü durum daha da kötü. İstanbul'u tehdit eden yalnızca deprem afeti değil; sel ve su baskınları, hava kirliliği, ısı adalarının oluşması nedeniyle meydana gelen iklim değişimi ve sosyal-toplumsal olayların artması da yaşadığımız bu kenti tehdit eden afetlerdendir."
Kandilli Rasathanesi Müdür Yardımcısı Prof. Dr. Ali Pınar da konuşmasında İstanbul'u tehdit eden fayın yalnızca Marmara Fayı olmadığını, ikincil fayların da söz konusu olduğunu; bunların Yalova-Çınarcık-Bakırköy, Bakırköy-Tekirdağ ve Tekirdağ-Saroz fayları diye sıralanabileceğini, Marmara Denizi'nde oluşacak depremin tetikleyeceği ikincil fayların nasıl bir sonuç yaratacağının fazla bilinmediğini ifade etti. Prof. Pınar, "bu üç sekment kırılırsa 1912 depreminden daha büyük hasar olur." dedi.
Ataşehir Belediyesi'nin kolaylaştırıcılığında gerçekleştirilen Afet etkinliğinde bilim insanlarının konuşmasının ardından teşekkür konuşması yapan Ataşehir Belediye Başkanı Battal İlgezdi, 2009'da kurulan belediye olarak ilçe sakinlerini depremden koruma yönünde önlemler almaya gayret ettiklerini, 15 ayrı yerde toplanma alanı oluşturduklarını ve buralarda temel gereksinmeleri 2 ay karşılayacak depolar oluşturduklarını dile getirerek şöyle dedi: "Biliyoruz ki, asıl görev ilçe sakinlerine düşmektedir: Oturulan binaların deprem testlerini bir an önce yaptırmaları, o testlerde çıkacak sonuca göre geniş evlerde can kaybetmektense daha küçük evlerde hayatta kalmayı tercih etmeleri tek çıkar yoldur. Unutmamalıyız ki, yönetimler her ne kadar gayret etse de, sonuçta tehlikede olan insanlardır ve onların vereceği kararlar önemlidir."
Ataşehir Belediyesi'nin Afet etkinliği, aynı bilim insanlarının katılımıyla 22 Mart (bugün) saat 19.00'da Mustafa Saffet Kültür Merkezi'nde tekrarlanacak.
Haber ve görseller: BRT Yayın Grubu Genel Yönetmeni Alâettin Bahçekapılı
Comments