top of page
Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Doğum günü: Ömür Göksel, Öztürk Serengil, Yasemin Dalkılıç, Aydın Sayılı



Bugün 2 Mayıs. Ömür Göksel, Öztürk Serengil, Yasemin Dalkılıç, Aydın Sayılı'nın doğum günü.

BRT Yayın Grubu olarak Ord. Prof. Dr. Aydın Sayılı ve Öztürk Serengil'i saygıyla anarken, Ömür Göksel ve Yasemin Dalkılıç'a nice mutlu ömürler dileriz.


Doğum günü: Aydın Sayılı kimdir?


2 Mayıs 1913'te İstanbul’da doğdu. Gaziantepli bir ailenin çocuğudur. İlk öğreniminden sonra eğitimine Ankara’da devam etti ve Atatürk’ün tâlimatıyla 1933’te Harvard Üniversitesi’nde bilim tarihi okumak üzere Amerika’ya gönderildi. Çalışmalarını ünlü bilim tarihçisi George Sarton’un yanında sürdürdü ve The Institutions of Science and Learning in the Moslem World başlıklı teziyle -bilim tarihinde ilk defa- doktora yaparak 1943’te Türkiye’ye döndü. Aynı yıl Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi’ne asistan olarak girdi; 1946’da doçent, 1952’de profesör, 1958’de ordinaryüs profesör oldu. 1974’te felsefe bölümü başkanlığına getirildi. 1983’te emekliye ayrıldıysa da bir süre daha yüksek lisans ve doktora dersleri verdi. 1984’te, 1947 yılından beri üyesi olduğu Türk Tarih Kurumu’na bağlı Atatürk Kültür Merkezi’nin başkanlığına getirildi ve kuruluş çalışmalarını yürüttü; bu arada Erdem dergisinin yayımını sağladı. 1993’te yaş haddi sebebiyle bu görevinden ayrıldı ve 15 Ekim’de öldü.


Uluslararası Bilim Tarihi Kurumu üyesi ve Türk Kütüphaneciler Derneği’nin şeref üyesi olan Aydın Sayılı, TÜBİTAK Hizmet ödülü ve Copernicus’le ilgili çalışmalarından dolayı Polonya hükümeti tarafından verilen Copernicus madalyasının sahibi idi. UNESCO’nun Orta Asya kültürleriyle ilgili çalışmalarının editörler komitesinde görev almış, birçok millî ve milletlerarası kongreye katılmıştır. Bunların başlıcaları XXII. Milletlerarası Şarkiyatçılar Kongresi (İstanbul 1951), 1953, 1956, 1959, 1962 ve 1974 yıllarında İsrail, İtalya, İspanya, Amerika Birleşik Devletleri ve Japonya’da yapılan milletlerarası bilim tarihi kongreleri, Amerikan Bilim Tarihi Kongresi (New York 1956), İbn Sînâ (Tahran 1954) ve Nasîrüddîn-i Tûsî (Tahran 1956) kongreleri, Milletlerarası Bîrûnî’nin Bininci Doğum Yılı Kongresi (İslâmâbâd 1973) ve 1977’de Dünya Tâlim ve Terbiye Konseyi’nin düzenlediği III. Dünya Eğitim Konferansı’dır.


İngilizce, Fransızca, Almanca, Farsça ve Arapça bilen Aydın Sayılı’nın başta doktora tezi olmak üzere hemen bütün eserleri İslâm dünyası ve müslüman Türkler’in felsefesi ve özellikle ilmî faaliyetleri üzerinedir. Bunlar arasında, rasathânelerin ilk defa İslâm ülkelerinde kurulduğunu gösterdiği ve buralarda çalışan âlimlerle ilgili bilgi verdiği The Observatory in Islam adlı eserinin ayrı bir yeri vardır. Özellikle bu konuya Türkler’in yaptığı katkıları ilk defa belgeleriyle ortaya koymuştur. Eserde incelenen rasathâneler arasında Merâga ve Semerkant rasathâneleri ve buralarda kullanılan aletlerle ilgili ilginç açıklamalar bulunmaktadır. Ele alınan bilim adamlarından Emâcûr ailesi, Ebü’l-Vefâ el-Bûzcânî, Bîrûnî ve Uluğ Bey’in faaliyetleriyle bunların daha sonraki astronomi çalışmalarına etkileri üzerinde durulmuştur. Sayılı ayrıca Muhammed b. Mûsâ el-Hârizmî, Nasîrüddîn-i Tûsî, Uluğ Bey, Abdülhamîd b. Vâsi‘ b. Türk gibi Türk kökenli müslüman matematikçileri hakkında temel eserlerinden hareketle ortaya koyduğu çok önemli araştırmalar yapmıştır. Aydın Sayılı’nın tıp alanındaki çalışmaları daha çok kurumlar seviyesindedir. Bu çalışmaların en dikkat çekici olanı İslâm dünyasının ilk yedi hastahanesinin tanıtımıyla ilgili olup bunlardan Kahire’de bulunanların I. Mütevekkil’in veziri Feth b. Hâkān ve Ahmed b. Tolun gibi bazı Türk idarecileri tarafından kurulduğunu tesbit etmesi bakımından önem taşımaktadır (Kâhya, TTK Belleten, LVIII/221 [1994], s. 248-249). Fizikle ilgili olarak Fârâbî ve İbn Sînâ gibi Türk filozof ve bilim adamlarının çalışmalarını incelemiş, Fârâbî’nin “halâ” ile (boşluk) ilgili makalesini ayrıntılı biçimde ele alarak konuya deneysel boyutta yaklaştığını göstermiştir. İbn Sînâ’nın harekete dair araştırmalarını da inceleyerek onun bu konuya getirdiği yenilikleri ve Aristo’ya yaptığı itirazları, yine Newton’un birinci ve ikinci hareket kanunlarına yaklaşımını ortaya koymuştur. Ayrıca her iki bilim adamının yöntemleri üzerinde durmuş, gözlem ve deneyi nasıl kullandıklarını açıklamıştır. İslâm âlimlerinden özellikle Bîrûnî ile ilgilenmiştir. Osmanlı sahasında ise daha ziyade Batılılaşma hareketlerine dair bazı incelemeleri vardır. Bilim tarihinde dönüm noktası oluşturan, İslâm dünyası için VIII-IX., Batı dünyası için XII-XIII. yüzyıllarla ilgilenmiş ve bunun sebepleri üzerinde durmuştur. Ak Hunlar’la ilgili bir makale yazmış, Batı’nın bilim tarihi üzerinde Copernicus’in çalışmalarını konu edindiği makalesi gibi bazı makaleler kaleme almıştır. Onun en çok önem verdiği şey Atatürk’ün bilim anlayışı ve Türk bilim adamlarından beklentileri olmuş, bu konudaki görüşlerini Hayatta En Hakiki Mürşid İlimdir adlı eserinde dile getirmiştir. Aydın Sayılı Türkçe ile de ilgilenmiş, Türkçe’nin bilim dili özelliklerine sahip olduğunu ortaya koymaya çalışmıştır.


Eserleri: Hayatta En Hakiki Mürşid İlimdir (Ankara 1948, 1989, 1990); Ebû Nasr el-Fârâbî’nin Halâ Üzerine Makalesi (Arapça metin, Türkçe ve İngilizce tercüme, N. Lugal ile birlikte, Ankara 1951, 1985); The Observatory in Islam (Ankara 1960, 1988; eser Abdullah el-Ömer tarafından el-Meraṣıdü’l-felekiyye fi’l-ʿâlemi’l-İslâmî adıyla Arapça’ya tercüme edilmiştir [Küveyt 1995]); Uluğ Bey ve Semerkand’daki İlim Faaliyeti Hakkında Gıyasüddin-i Kâşî’nin Mektubu (Ankara 1960, 1985, 1991); Abdülhamîd İbni Türk’ün Katışık Denklemlerde Mantıkî Zaruretler Adlı Yazısı ve Zamanın Cebri (İngilizce ve Türkçe, Ankara 1962, 1985); Mısırlılarda ve Mezopotamyalılarda Matematik, Astronomi, Tıp (Ankara 1966, 1982, 1991); Copernicus and His Monumental Work (Ankara 1973); Bilim ve Öğretim Dili Olarak Türkçe (Ankara 1978); Ortaçağ Bilim ve Tefekküründe Türklerin Yeri (Ankara 1985); Ortaçağ İslâm Dünyasında Yüksek Öğretim Medrese (trc. Recep Duran, baskı yeri yok, 2002) (Aydın Sayılı’nın yayınlarıyla ilgili bir liste için bk. Tekeli, XIII [1991], s. 5-11; Topdemir, sy. 10 [1993], s. 76-80).



Doğum günü: Ömür Göksel kimdir?


2 Mayıs 1942 Cumartesi öğleden sonra, yaşamla ilk randevum… O günü pek hatırlayamıyorum ama iliklerime kadar doldurduğum ilk oksijen, doğaya, hayata, canlı cansız tüm varlıklara duyduğum aşkın ve sadakatin ilk müjdecisidir. Belki de bir bahar güneşinin gözlerimi kamaştırması, bana sahip çıkan kucakların sıcaklığı, mutlu bir insan olmamdaki ilk etkenlerdir. Müzik, jobitel.com spor, nükte, saygı ve sevgi içinde geçti çocukluğum. Okul yıllarımdaki, edebiyat, müzik ve spor dallarındaki üstün başarımı, fen derslerindeki başarısızlığım gölgelerdi.Bu yüzden değişik okullarda mezuniyet şansını aradım. Bu arayış bana belki de farkında olmadan çok büyük bir muhit edinebilme imkanını doğurdu.


Futbol topu en iyi arkadaşımdı. 1955’te Galatasaray genç takımında futbol oynamaya başladığımda henüz 13 yaşımdaydım. 1957’den itibaren ,oyuncuları arasında Özhan Canaydın’ın da bulunduğu ,takım kaptanlığını yaptığım Galatasaray Genç Basketbol Takımı ise üst üste 5 yıl şampiyon olmuştu. 1961’de geçirdiğim sakatlık, Allah’tan ayağımda olmuştu. “Ya bu sakatlık kafamda olsaydı!” diye şükreder dururum. Yıllar geçti. 13 yaşında girdiğim Galatasaray Spor Kulübü’nün bugün divan üyesiyim. O yıllarda şarkı söylediğimi çok iyi bilen bir basketbolcu arkadaşımın muzipliği sonucunda katıldığım ses yarışmasında Türkiye Ses Kralı oldum.


1963’te üniversite okumak için Almanya’ya gidişim beni çok sevdiğim spor hayatımdan uzaklaştırdı. Üniversitede 1.76 olan boyumun ölçüsünü alınca tekrar ülkeme dönüp vatani görevimi, o zamanlar askerlik görevlerini yapanların yer aldığı Türk ordusuna ait Karagücü Takımı’nda futbol ve basketbol oynayarak ve de İzmit Orduevi’nde şarkı söyleyerek tamamladım.

1965’te artık 4 dilde şarkı söyleyebilen, yaklaşık 1000 şarkılık bir repertuara sahip, profesyonel bir şarkıcı olarak dünya müzik okyanusunun dalgaları arasında sörf yapmaya hazırdım. Türkiye’deki tüm gece kulüplerinin çalışmak istediği bir Ömür GÖKSEL doğmuştu…1969’da, ”Mutluluk” adlı şarkımla, ilk Altın Plak’ımı Aykut SPOREL’in elinden aldım. Bunu 1972’deki ”Sevemem Artık” adlı yapıtım takip etti. İkinci Altın Plak’ım beni 3 yıl üst üste çeşitli dergilerde Yılın Şarkıcısı yapmaya yetmişti. Geceleri işten eve dönerken içimde bir ses bana asla şımarmamam gerektiğini emrederdi.


1970’te yine kendim gibi Galatasaray’da spor yapmış, Hülyâ DEMİR adlı genç kızla hayatımızı birleştirdik. Aynı toprağın çocukları ve aynı muhitlerde büyümüş olmamıza, aynı öğretmenlerden feyz almamız eklenince mutluluğumuz perçinlendi. Bu birleşimden 1971’de kızım Serenad, 1973’e, oğlum Sonat dünyaya merhaba dediler. 1975, bana ”Yanıyorum” adlı bir bestemle üçüncü Altın Plak’ımı getirdi. Ancak o yıllarda korsan kasetlerin piyasaya sürülmesi, plak dünyasına büyük bir darbe indirdi. Bu yüzden; “Ağlıyormuşsun”, “Senden Bana Yar Olanda”, “Yaşadım Mı Öldüm Mü Anlayamadım?”, “Umurumda Mı Dünya?”, “İçki Sigara”, “Eğer Bir Gün Bırakırsan”, “Yaş Kalmadı Gözlerimde”, “Kızım” “Şeytan Diyor ki “ “ Ha 3 Gün Önce HHa 5 Gün Sonra” “Sensiz” İsimli Şarkılarım, listelerde bir numara olmalarına rağmen bana başka Altın Plak getirmediler. Ancak şarkılarımı dinleyerek seven ülkem insanlarının bana “Kadife Sesli Romantik Prens” adını vermiş olmaları, ödüllerin en büyüğü olmuştu.

1979’da Avrupa ve Amerika’daki Hilton Hotelleri’nden aldığım tekliflerin câzibesi ve Türkiye’deki arabesk müzik türünün yoğunlaşması, bana müziğe yurt dışında devam etme kararını aldırdı. Sırasıyla İtalya’da, Amerika’da ve Almanya’da profesyonel müzik yaşamıma devam ettim.


1997’de ülkeme döndüğümde beni tanımayan iki nesille karşılaştım ancak o neslin anne ve babaları Ömür https://xjobs.org/ GÖKSEL şarkıları ile tanışmış, sevişmiş ve evlenmişlerdi. Evlatlarına, beni duygu dolu sözcüklerle anlatıyorlardı. Artık hem sevgi hem de saygı denizinde kulaç atmaya başlamıştım.

2000 yılının Eylül ayından başlayarak tam üç yıl Korner adı altında, haftanın iki günü bir gazetede spor yorumladım. Köşe yazılarım tam üç yıl boyunca aralıksız devam etti. Ancak kendime ayıracak zaman bulamayışımdan dolayı yazılarıma 2003 Eylül ayından itibaren ara verdim. Yine 2000 yılının başında aldığım teklif üzerine, bir Televizyon kanalında hazırlayarak sunmaya başladığım ”Bir Ömür” adlı programı, sadece 13 Hafta için anlaşmışken, gördüğü sıcak ilgi üzerine 73 hafta aralıksız sürdü.

2002 Nisan ayında ara verdiğim Bir Ömür Talk Show,programına vakit bulabilirsem tekrar devam edeceğim ve sevenlerimle yeniden kucaklaşacağım.

2002-2003-2004 yaz sezonlarını ülkemizin turizm başkenti Antalya’daki 5 yıldızlı otellerde performanslar sunarken 180.000 turiste kendi dillerinde ve Türkçe şarkılar söyleyerek, onlarla sıcak bağlantılar kurarak ülkemi tanıttım.

28 Mart 2004 tarihinde yapılan seçimlerde 600.000 seçmene sahip İstanbul Kadıköy ilçesinden Meclis Üyesi seçildim. Doğup büyüdüğüm bu ilçenin 14 Nisan 2004 tarihinden itibaren hem Eğitim ve Kültür, hem de Gençlik ve Spor komisyonları başkanlığı şerefine eriştim.

Her yönde ülkeme hizmeti bir borç bildim. 5 yıl arka arkaya ülkemizde ilk defa tarafımdan hazırlanıp düzenlenen karnavallar Kadıköy Karnavalları adı altında Kalamış Marina ve Bağdat Caddesi’nde yapılan şenliklerle tüm İstanbul halkının büyük ilgisini çekti.


Eğitim ve Kültür Komisyonu Başkanlığı’nı yaptığım Kadıköy Belediyesi’nin katkıları ile 2006 yılı boyunca her ay 1 kez olmak üzere Nostalji Rüzgarları adı altında Türk Hafif Batı Müziği’ne adını altın harflerle kazımış sanatçılarımıza konserler verdirterek o değerli sanatçılarımızı halkımızla buluşturdum. Son yıllarda yazılı ve görsel basında adlarından bahis edilmeyen bu değerli sanatçılara sanatseverlerin gösterdikleri ilgi görülmeye değerdi.

2005 yılında Seyhan Müzik’ten çıkan 2 albümüm “Bir Ömür” ve “Meydan Okuyorum Yıllara”, müzik marketlerindeki raflarda yerlerini aldılar. Mart 2006’da Doğan Müzik’ten çıkan “A Touch of Quality” isimli albümümde dünyanın en ünlü şarkılarından 18 adedini dinleyicilerimin beğenisine sundum. Albüm o kadar beğeni topladı ki aylarca yabancı sözlü albümler listesinde 1 numarayı parselledi. Kısa zamanda best seller (en çok satan) ünvanına erişti.

28 yıl aradan sonra yeniden Türkiye’deki müzik listelerinde Number 1 olmuştum, hem de tamamı İngilizce bir albümle. Hayatta çok az kişiye nasib olabilecek bir başarı idi bu, bunca yıl aradan sonra. Dinleyicilerimin ve sevenlerimin gösterdiği bu büyük ilgi sayesinde “A Touch Of Quality” albümü şatış rekorlarını kırınca DMC (Doğan Music Company) bu kez aynı türde dünyada en çok sevilen şarkılardan oluşan “A Touch of Love” adı altında Double CD olarak 24 şarkılık yeni bir albüm yapmamı teklif etti.


Kasım 2006’da “A Touch of Love” isimli Double CD albümüm ve kasetim müzikseverlerin evlerindeki kıymetli arşivlere yerleşirken en çok satan yabancı albümler listesinde bir rekor daha kırılıyordu.

14 Şubat 2007 ‘Sevgililer Günü’nde tüm sevgililerin birbirlerine hediye etmesini düşündüğümüz “ MUSIC FOR LOVERS” “ Sevgililer için müzik” adını taşıyan 50 aşk şarkısı içeren 4 CD ve kitapçığı, bana göre yapıtlarımın en değerlisi olmuştu. Sadece sevgililer günlerinde hediye edilmek üzere az sayıda müzik dünyasına sunduğumuz bu albüm kısa zamanda tükendi.


Bir yıl içinde üçüncü defa müzik piyasasına albüm süren ilk sanatçı olma rekoruna da erişmenin onurunu yaşadım. Bunca korsan yayına rağmen albümlerime sahip çıkan siz sevgili müzikseverlere bana bu mutluluğu yaşattığınızdan dolayı teşekkürü bir borç biliyorum.

Enternasyonal kulvarlardaki tüm şarkıcılar, dünyada en çok konuşulan ikinci dil olan İspanyolca şarkılardan oluşan albümler yaparlar. 2007 yaz aylarından itibaren “A TOUCH OF LATIN” adı altında Latin dünyasının en sevilen aşk şarkılarından bir demeti içeren CD, arabalarınızdan ve evlerinizdeki müzik setlerinizden kulaklarınıza, hatta kalplerinize ulaşmayı başardı.

2008 yılbaşında kendi ülkemde her zaman alkışladığım müzik ve söz yazarlarının çok beğendiğim aşk şarkılarını ÖMÜRLÜK ŞARKILAR adı altında topladım. Amacım, bu ömre bedel şarkıları sizlere bir yorum farkı ile sunmak ve kubbede hoş bir seda bırakmaktı.


‘Ömürlük Şarkılar’ albümümü 2009 başında ‘Aramızda Kalsın‘ adlı, daha ziyade söz ve müzikleri kendime ait şarkılardan oluşan ve bana göre sevenlerime sunduğum en kaliteli albümüm takip etti. Ancak bu çalışmamı sadece eski sanatçılara albüm yapan Ossi Müzik adlı firmadan çıkardığımdan yepyeni şarkılardan oluşan bu çalışmam, eski zannedildi… Bu yüzden belki de benim için çok ayrıcalıklı olan ‘Aramızda Kalsın’ albümü beni çok yakından izleyenlerle aramızda kaldı.

2010 Haziran’da tüm zamanların en sevilen 11 disco şarkısından oluşan ”A Touch of Disco” adını taşıyan CD ile yeniden DMC etiketi altında buluştuk. İlk takdiri ülkemizin en ünlü DJ’lerinden almış olmam beni son derece mutlu etti. Amerika’da, İtalya’da, Almanya’da çalıştığım orkestralar eşliğinde hazırladığım romantik aşk şarkılarından oluşan ”A Touch of AMORE ” albümüm, 2011 sonu 2012 başında sizlerle buluştu. CD satışlarının taban yaptığı bu devirde albümlerimin satış grafiği bunca internet korsanlığına rağmen beni sevindiriyor, bu yüzden 2014’de 20. asrın en güzel aşk şarkıları adlı bu türdeki şarkıları içeren son albümümü, Ömür Göksel sevenlere sundum, satın alıp arşiv olarak saklayan ve emeğe sahip çıkanlara sonsuz teşekkürler.


Ancak bundan böyle teknolojinin başka bir boyutunda sevenlerimle buluşacağım, artık müzik marketlerinde bulamayacağınız Ömür Göksel albümlerini, kanuni yollardan, Itunes, Türkcell,S potify vs. gibi şirketlerden dinleyerek indirebilecek ve de öyle sahip olabileceksiniz.

Bu arada ne mi yapıyorum? Televizyon programlarına çıkarken seçici olmaya özen gösterİyor, her davet edildiğim programa gitmiyorum. Sahne çalışmalarım devam ediyor, zaman zaman 28 kişiden oluşan TRT Jazz Orkestrasının solistliğini yapıyorum.

Davetlerin, Özel gecelerin, kaliteli özel kulüpler, 5 yıldızlı oteller ve caz kulüplerinin, hala aranılan ismi olmam yaşam keyfimi arttırıyor. O gecelerde sunduğun 2 ayrı projem var;

  1. Beni dinlerken herkesin dans edebileceği ÖMÜRLÜK ŞARKILAR

  2. Dinleyicilerin sadec izledikleri “FRANK SINATRA 101 YAŞINDA” adı altındaki Show programım.

Ayrıca tam 2 yıldan beri TRT Radyo 1’de Pazar sabahları Saat 11-12 arası yayınlanan ve sizleri geçmiş yıllara götüren, içinde kendinizi bulacağınız “MÜZİKLE BİR ÖMÜR” isimli programı hazırlayıp sunuyorum.

Yaşam felsefemin temelinde yatan üç anahtar fiil vardır: sevmek, düşünmek, gülmek…

Düşünebilen insan, güler ve sever. Duygularımı dorukta yaşarım, en çirkin olayda bile güzellikler ararım. Bana göre sevginin aydınlatamayacağı hiçbir karanlık yoktur; En kötü kararın, kararsızlıktan iyi olduğuna inanırım. Kin ve nefretle hiç tanışmadım. Dost portföyüm çok kabarıktır. Yaşamın nerede ve ne zaman biteceği belli değil. Kimseyi kırmadan tebessüm dolu bir yaşamı, tüm sevenlere dilerim… Unutmayın! Tebessümün maliyeti sıfır.

Ömür Göksel


Doğum günü: Öztürk Serengil kimdir?




2 Mayıs 1930'da Öğretmen Turgut Beyin iki oğlundan büyük oğlu olarak Artvin‘de dünyaya geldi. Lise ikinci sınıftan sonra öğrenimini yarım bırakarak 1949’da İstanbul’a geldi. 1953’te Oğlum Edvard adlı oyunla sanat hayatına Tiyatrosu’nda vestiyer görevlisi olarak çalışan Serengil, aynı tiyatroda 1958’de sahnelenen bir oyunca küçük bir rol alınca Muhsin Ertuğrul‘un dikkatini çekmiş, Şehir Tiyatroları’na da böylece adım atmıştı. 1959’da İstanbul Şehir Tiyatrosu’nda sahneye çıktı. 1950’li yılların başlarında Babıali’de ressamlık yaptı. O sıralarda Ses Tiyatrosu’na bir dekor yardımcısı arandığını gazetelerdeki ilanlarda görüp başvuran Serengil, daha sonra aynı tiyatroda dansçı olarak yer aldı. Serengil, 1954 yılında askerden döndükten sonra hayatının 35 yılını vereceği sinemaya ‘‘Üçüncü Kat Cinayeti” adlı filmle adım attı. İlk dönemlerde ‘kötü adam’ tiplemesi yapan ve daha sonra da argolu komedilerin değişmez oyuncusu haline geldi ve 300’e yakın filmde rol aldı. “Adanalı Tayfur” tiplemesi ile ün yaptı. 1966’da sinema oyunculuğunun yanı sıra sahneye de çıkarak şovmenlik yapmaya başladı. ‘‘Twist Kralı” olarak da anılan ünlü sanatçının, filmlerinde de zaman zaman twist yaptı. Televizyonda “Gülünüz Güldürünüz” adlı yarışma programını hazırladı ve sundu. Bu yarışma sayesinde birçok kişi sahne ve sinema dünyasına adım attı. Çeşitli TV dizilerinde rol aldı. Politik güldürü tarzında çeşitli 45’lik plaklar yaptı. Güldürü plaklarından birisi de Timur Selçuk‘un “İspanyol Meyhanesi” adlı şarkısının parodi versiyonu olan “İsmail’in Meyhanesi” idi. Ancak bu plak çıkınca araları bozuldu. Timur Selçuk, daha sonra mahkeme kararıyla bu plakları toplattı. Bir de kendi yaşamının özeleştirisini yaptığı “Yeşilçam’ı Benden Sorun” adlı kitabı yayınlandı. Değişik, kendine has vurgulamalarıyla söylediği “yeşşe”, “kelaj” gibi yeni deyişleri Türk argosuna soktu. Şen şakrak sesiyle “yeşşe” diyerek halkın gönlünde taht kurmuştu. 1961 yılında Türkiye’nin ikinci büyük gece kulübü Abidik Gubidiği açtı. Sanatçı kazandığı büyük serveti yine aynı dönemde hızla yitirmeye de başladı. Libya‘da da gazino açan Serengil, açılıştan oniki gün sonra, Libya Lideri Muammer Kaddafi‘nin turizmi yasaklaması üzerine ciddi bir ekonomik sarsıntı yaşadı. Casus olduğu gerekçesiyle Libya’da tutuklanan Serengil, buradan kaçmak için de büyük paralar harcadı. Bütün servetini Libya’da bırakarak Türkiye’ye döndü. Bir dönemin Ayhan Işık’tan sonra en çok kazanan oyuncusu olan Öztürk Serengil, buna rağmen kumar tutkusu ve kadınlara düşkünlüğü nedeniyle yanlış adımlar attı. Sanatçı, birçok malvarlığını da hacizde kaybetti. Öztürk Serengil inanılmaz bir kumar tutkunuydu. Kaleme aldığı anılarında, bu tutkusuna tam 27 daire verdiğini yazmıştı. Hatta Almanya’da bir gecede 100 bin mark (yaklaşık 19 milyar lira) kaybetmişti. Dört kez evlendi. Ses sanatçısı Seren Serengil‘in babasıdır. Evlilikleri : ilk eşi Mevhibe Hanım Bir başka eşinden üç gün içinde boşanmış Nevin Hanım ile iki kez evlendi.(Ses sanatçısı Seren Serengil‘in annesi) Son evliliğini de Finlandyalı Seija (bu evlilikten iki oğlu ve bir kızı var.) Solunum sisteminin durması sonucu 11 Ocak 1999 tarihinde İstanbul-Kozyatağı’ndaki evinde 68 yaşında vefat etti. Serengil’in rol aldığı filmlerden bazıları şunlardır: 1. Ana Kuzusu (1997) 2. Şarlatan (1996) 3. Süper Yıldız (1995) 4. Aptallık Rekoru (1994 ) 5. Alnı Açık İki Kişi (1994) 6. Kılıbıklar ( 1994) 7. Bul Karayı Al Parayı (1993) 8. Öp Babanın Elini (1993) 9. Herşey Kocam İçin (1991) 10. Güldüarketi ( 1986) 13. Berduşlar Sosyetede (1984) 14. Şaşkın Gelin (1984) 15. Ayrılık (1984) 16. Geçim Otobüsü (1984) 17. Gırgıriyede Büyük Seçim (1984) 18. Çalsın Sazlar (1984) 19. Uyanık Aptallar (1981) 20. Gülünüz Güldürünüz (1977) 21. Sarhoş (1977) 22. Bizim Kız (1977) 23. Babanın Evlatları (1977) 24. Adana Urfa Bankası (1977 ) 25. Şoför Mehmet (1976) 26. Kısmet (1974) 27. İmparator (1974) 28. Kıbrıs Zaferi (1974) 29. Şiribim Şiribom (1974) 30. Erkek Dediğin Böyle Olur (1974) 31. Parasızlar (1974) 32. Hamama Giren Terler (1974) 33. Hamsi Nuri (1973) 34. Kaynanam Kudurdu (1973) 35. Çulsuz Ali (1973) 36. Kolsuz Kahramanın Kolu (1973) 37. Yaşamak Ne Güzel Şey (1969) 38. Cici Gelin (1967) 39. Trafik Belma (1967) 40. Çifte Tabancalı Damat (1967) 41. Karım Beni Aldatırsa (1967) 42. Milyonerin Kızı / İntikam Hırsı (1966) 43. Suçsuz Firari (1966) 44. Beyoğlu Esrarı (1966) 45. Sevgili Öğretmenim (1965) 46. 65 Hüsnü (1965) 47. Biz De Vatandaşız (1965) 48. Cezmi Band 007.5 (1965) 49. İstanbul Kazan Ben Kepçe (1965) 50. Keloğlan (1965) 51. Yalancının Mumu (1965) 52. Bir Garip Adam (1965) 53. Lafını Balla Kestim (1965) 54. Şepkemin Altındayım (1965) 55. Dokunma Bozulurum (1965) 56. Helal Adanalı Celal (1965) 57. Fakir Gencin Romanı ( 1965) 58. Babasına Bak Oğlunu Al (1965) 59. Bilen Kazanıyor (1965) 60. Abidik Gubidik (1964) 61. Cımbız Ali (1964) 62. Var Mı Bana Yan Bakan (1964) 63. Cüppeli Gelin (1964) 64. Koçum Benim (1964) 65. Adalardan Bir Yar Gelir Bizlere (1964) 66. Fatoş’un Fendi Tayfur’u Yendi (1964) 67. Keşanlı (1964) 68. Manyaklar Köşkü (1964) 69. İçimizdeki Şeytan (1964) 70. On Güzel Bacak (1964) 71. Poyraz Osman (1964) 72. Son Karar (1964) 73. Kadın Berberi (1964) 74. Kimse Fatma Gibi Öpemez (1964) 75. Adanalı Tayfur Kardeşler (1964) 76. Öpüşmek Yasak (1964) 77. Avare Yavru Filinta Kovboy (1964) 78. Hızır Dede (1964) 79. Aşk Hırsızı (1963) 80. Cehennemde Buluşalım (Comp Der Verdammten) (1963) 81. Avare Şoför (1963) 82. Kötü Tohum (1963) 83. Cici Can (1963) 84. Üç Çapkın Gelin (1963) 85. Temem Bilakis (1963) 86. Bahriyeli Ahmet (1963) 87. Bana Annemi Anlat (1963) 88. Yedi Kocalı Hürmüz (1963) 89. Zoraki Milyoner (1963) 90. Bir Öpücük Ver Bana (1963) 91. Baş Belası (1963) 92. Sayın Bayan (1963) 93. Gizli Sevda (1963) 94. Geçim Dünyası (1963) 95. Adanalı Tayfur (1963) 96. Badem Şekeri (1963) 97. Beni Osman Öldürdü (1963) 98. Bazıları Dayak Sever (1963) 99. Yaralı Aslan (1963) 100. Cengiz Han’ın Hazineleri (1962) 101. Ne Şeker Şey (1962) 102. Kiralık Koca (1962) 103. Bardaktaki Adam ( 1962) 104. Çöpçatan ( 1962) 105. Günahsız Aşıklar (1962) 106. Boşver Doktor ( 1962) 107. Genç Osman (1962) 108. Meteliksiz Aşıklar (1962) 109. Ölmek İstiyorum (1962) 110. Ver Elini İstanbul (1962) 111. Kanun Kanundur (1962) 112. Ölüme Yalnız Gidilir (1962) 113. Kısmetin En Güzeli (1962) 114. Sokak Kızı (1962) 115. Biz de Arkadaş mıyız? (1962) 116. Şeytan Bunun Neresinde (1962) 117. Fatoş’un Bebekleri (1962) 118. Boş Yuva (1961) 119. İki Aşk Arasında (1961) 120. Kader Yolcusu (1961) 121. Melekler Şahidimdir (1961) 122. İnleyen Dağlar (1961) 123. Kaderin Önüne Geçilmez (1961) 124. Kara Dut (1961) 125. Siyah Melek (Zincirler Kırılırken)(1961) 126. Biz İnsan Değil Miyiz (1961) 127. Yaman Gazeteci (1961) 128. Silahlar Konuşuyor (1961) 129. Sabırtaşı (1961) 130. Camp Der Verdammten (1961) 131. Sığıntı ( 1960) 132. Osman Çavuş (1960) 133. Ömrüm Böyle Geçti ( 1959) 134. Şeytan Mayası (1959) 135. Sokak Şarkıcısı (1959) 136. Kıbrıs Şehitleri (1959) 137. İstanbul Macerası (1958) 138. Karasu (1958) 139. Ölümden De Acı (1958) 140. Elveda (1958) 141. Yetim Yavrular (1955) 142. Üçüncü Kat Cinayeti (1954)


Doğum günü: Yasemin Dalkılıç kimdir?



2 Mayıs 1979‘da Ankara‘da doğdu. Deniz ve serbest dalışla tanışması daha 3-4 yaşlarında yüzmeyi öğrenirken başladı. Bu ilgisini denizden kilometrelerce uzakta yaşadığı şehirde ancak Jacques Cousteau belgeselleri seyrederek, evde sualtı oyunları oynayarak tatmin edebildi. Yaz tatillerini Datça‘da ailesiyle beraber geçirdiği dönemlerde, tüm zamanını dalmaya ayırıyor, bu şekilde dalış tutkusunu devam ettiriyordu.


10 yaşında lisanslı spor hayatına başlamasının ardından, 14 yaşındayken Milli Paletli Yüzme (monopalet) takımına girdi. 2 dünya, 1 avrupa şampiyonasında ülkesini temsil etti ve birkaç yıl boyunca çeşitli Türkiye rekorlarını elinde bulundurdu. 16 yaşındayken ülkesindeki en iyi serbest dalıcılardan biriydi.

1996 yılında ODTÜ Matematik bölümüne başlamasının ardından ODTÜ-SAT Serbest Dalış Grubuyla yaptığı çalışmalar sonucu yine bu ekip ile 1998 yılında, katıldığı Uluslararası Serbest Dalış Şampiyonası‘nda Türk milli takımını temsil etti ve bayanlar arasındaki en iyi dereceyi gerçekleştirdi.

Bir yıl sonra, 1999’da hayatını değiştirecek adımı attı. Daha önce çeşitli dünya rekotmenlerini keşfedip yetiştirmiş, dünya çapındaki antrenör Rudi Castineyra, Yasemin’i duymuş ve potansiyelinden çok etkilenmişti. Internet üzerden tanışmalarının ardından Rudi düzenli antrenman programları yollayarak kısa sürede Yasemin’in potansiyelinin büyük ölçüde artmasını sağladı. Aynı yıl içinde Yasemin serbest dalışın en zor disiplininde 68 metreye dalarak yeni dünya rekorunu gerçekleştirdi.

2000 yılında rekorlara iki yenisini ekledi . Bunlar yine serbest dalışın en saygın disiplinleri Limitli ve Limitsiz Değişken Ağırlık kategorilerinde 100 ve 120 metreye idi. Yasemin bundan sonra Mısır‘da Limitli Değişken Ağırlık kategorisinde 105 metreye ve Yunanistan‘da Desteksiz Sabit Ağırlık kategorisinde yaptığı 40 metrelik dünya rekorları ile dünyada bu sporda çok elit bir gruba yükselmeyi başardı.


Profesyonel serbest dalış kariyerini başlatmasının ardından “Hayallerinin ötesinde” olarak değerlendirdiği hedeflere ulaşmasını sağlayan tutkusunu herkesle paylaşmak ve tutku ile nelerin başarılabileceğini göstermek amacıyla pek çok çeşitli sosyal içerikli projeler düzenledi. Çocuklara yönelik okullarda gençlere, kariyer belirleme aşamasında ise üniversite öğrencilerine yönelik seminerler verdi. Berna Belgin ile tutkuyla her tür engelin aşılabileceği mesajını vermeye yönelik “ilk engelli serbest dalış rekoru”nu gerçekleştirdi. Dalışın ataları sünger avcılarının hatırlanması amacıyla faaliyetler düzenledi. Serbest dalış sporunun tanınması ve güvenli bir şekilde yapılması için gerçekleştirdiği kurs ve seminerler, Deniz Temiz derneği ile denizlerin korunmasına yönelik aktiviteler de bu projeler içinde yer alıyordu. Yasemin ayrıca “Hedef belirleme ve hedefe ulaşma” ve “Başarı hikayesi: Rekora giden yol” konularında da şirket toplantılarında, eğitim seminerlerinde ve kulüp toplantılarında seminer verdi.

Yasemin son yıllarda, ablası Hande Dalkılıç‘ın profesyonel piyanistlik kariyeri ile başlayan aile geleneğini devam ettirerek müzik prodüksiyonu yönündeki çalışmalarına devam ediyor. Ideas in Blue şirketiyle bu yönde yaptığı müzik çalışmalarının ötesinde yine bu şirketle macera ve keşif içerikli çeşitli belgesel çalışmaları yapıyor.


Yasemin boş zamanlarında müzik dinlemekten hoşlanıyor. Aynı zamanda ileri seviyede gitar ve piyano çalan Yasemin için caz müzik dinlemek, sakin bir ortamda güzel bir şarapla beraber kırmızı et yemek veya sinemaya gitmek Yasemin için mükemmel bir gece. 1.63 m boyunda, 52 kilo, 6.2 litre ciğer kapasitesine sahip olan Yasemin şunu söylüyor:… “Serbest dalış için ciğer büyüklüğü önemli değil, önemli olan sahip olduğunuz tutku”…



195 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page