Bugün 15 Ekim. Fazıl Hüsnü Dağlarca, Erol Günaydın, Oktay Ekinci, Orhan Birgit ve Memet Hikmet Ran'ın ölüm yıldönümleri.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Fazıl Hüsnü Dağlarca kimdir?
1914'te İstanbul'da doğdu. Babası subay olduğu için ilk ve orta öğrenimini Türkiye'nin değişik yerlerinde tamamladı. Kuleli Askeri Lisesi ve Harp Okulu'nu bitirdi. Orduya katıldı. 15 yıl asker olarak hizmet yaptı, Doğu ve Orta Anadolu, Trakya'yı dolaştı. Önyüzbaşı rütbesinde iken kendi isteğiyle ordudan ayrıldı.
Fotoğraf: Alâettin Bahçekapılı
Basın Yayın ve Turizm Genel Müdürlüğü'nde kısa bir süre görev yaptı. Çalışma Bakanlığı İş Müfettişi olarak İstanbul'da çalıştı. 1959'da İstanbul Aksaray'da "Kitap" Kitabevini açtı. Yayıncılık yaptı, 1960-1964 arasında "Türkçe" isimli bir aylık dergi çıkardı. 1970'te yayınevini kapattı, sadece şiirle uğraşmaya başladı.
Yayınlanan ilk yazısı Yeni Adana Gazetesi'nin 1927'de düzenlediği yarışmada birincilik alan bir öyküydü. İlk şiiri "Yavaşlayan Ömür" 1933'te İstanbul Dergisi'nde çıktı.Yusuf Ziya Ortaç, Faruk Nafiz Çamlıbel ve Peyami Safa'nın da dikkatini çeken şiirleri Varlık, Kültür Haftası, Yücel, Aile, İnkılapçı, Gençlik, Yeditepe, Türk Dili, Yenilik, Vatan, Çağrı, Türkçe, Ataç, Türk Yurdu, Yön, Devrim gibi dergilerde yayınlandı.
İlk şiirlerinde Necip Fazıl Kısakürek etkisinde kaldı. "Havaya Çizilen Dünya" (1934) şiir kitabındaki şiirlerinde bu etki görülür. Kendi şiir çizgisine yönelişi "Çocuk ve Allah", "Daha" (1940) kitaplarıyla başlar.
Şiiri "sezgi" ve "us" olmak üzere iki dönemde incelenebilir. Sezgi dönemi eserleri "Havaya Çizilen Dünya" (1934), "Çocuk ve Allah" ile "Daha"yı (1940) izleyen "Çakırın Destanı" (1945), "Taş Devri" (1945) kitaplarını kapsar.
"Asû" (1955) ile başlayan ikinci dönem günümüze kadarki şiirlerinde etkin olan "usçu" dönemdir.
Sezgi döneminde kendine has bir şiir dili ve biçemi yaratmaya çalıştı. "Us" dönemi ise güçlü bir Türkçe tutkusuyla dikkat çeker. Dağlarca bu dönemde dilin arılaştırılması çabalarına katıldı, evrensel temalara ağırlık vermeye başladı. 1970 sonrasında yoğunlukla çocuk şiirleri yazdı.
Hem Türkiye'de hem uluslararası düzeyde birçok ödül kazandı, bir çok ülkede şiirleri okundu. Kitapları birçok dile çevrildi. 15 Ekim 2009'da aramızdan ayrıldı. Karacaahmet Mezarlığı'nda defnedildi.
Fazıl Hüsnü DAĞLARCA'nın yapıtları:
ŞİİR:
Havaya Çizilen Dünya (1935)
Çocuk ve Allah (1940)
Daha (1943)
Çakırın Destanı (1945)
Taş Devri (1945)
Üç Şehitler Destanı (1949)
Toprak Ana (1950)
Aç Yazı (1951)
İstiklal Savaşı- Samsun'dan Ankara'ya (1951)
İstiklal Savaşı- İnönüler (1951)
Sivaslı Karınca (1951)
İstanbul-Fetih Destanı (1953)
Anıtkabir (1953)
Asu (1955)
Delice Böcek (1957)
Batı Acısı (1958)
Mevlana'da Olmak (Gezi) (1958)
Hoo'lar (1960)
Özgürlük Alanı (1960)
Cezayir Türküsü (Fransızca, İngilizce ve Arapça çevirileriyle birlikte, 1961)
Aylam (1962)
Türk Olmak (1963)
Yedi Memetler (1964)
Çanakkale Destanı (1965)
Dışarıdan Gazel (1965)
Kazmalama (1965)
Yeryağ (1965)
Vietnam Savaşımız (İngilizcesiyle, 1966)
Kubilay Destanı (1968)
Haydi (1968)
19 Mayıs Destanı (1969)
Vietnam Körü (destan-oyun) (1970)
Hiroşima (Fransızca,İngilizce çevirileriyle, 1970)
Malazgirt Ululaması (1971)
Kınalı Kuzu Ağıdı (1972)
Gazi Mustafa Kemal Atatürk (1973)
Horoz (1977)
Hollandalı Dörtlükler (1977)
Çukurova Koçaklaması (1979)
Nötron Bombası (1981)
Yunus Emre'de Olmak (1981)
Çıplak (1981)
İlk Yapıtla 50 Yıl Sonrakiler (1985)
Uzaklarda Giyinmek (1990)
Dildeki Bilgisayar (1992)
ÖDÜLLERİ
1946 CHP Şiir Yarışması üçüncülüğü
1956 Yeditepe Şiir Armağanı Asu kitabıyla
1958 Türk Dil Kurumu Şiir Ödülü Delice Böcek kitabıyla
1966 Milli Talebe Federasyonu Turhan Emeksiz Şiir Armağanı Delice Böcek ile
1977 Sedat Simavi Vakfı Ödülü'nü Peride Celal ile bölüştü, Horoz şiir kitabıyla
1967 International Poetry Forum (Uluslararası Şiir Forumu, Pittsburg Amerika) tarafından "En İyi Türk Şairi" seçildi
1974 Struga (Yugoslavya) Şiir Festivalleri'nde Altın Çelenk ödülü
NOT: BRT Yayın Grubu'nun Genel Yayın Yönetmeni, Yazar Alâettin Bahçekapılı'nın Sen Gittin Gideli Dağlarca yazısı için haberimize bakınız.
Erol Günaydın kimdir?
16.04.1933 tarihinde Trabzon'un Akçaabat ilçesinde doğdu. Türk sinema ve Tiyatro sanatçısıdır. Tiyatroya Galatasaray Lisesi bünyesinde başlayan Günaydın, 1955'te Haldun Dormen Cep Tiyatrosunda "Papaz Kaçtı" adlı oyun ile profesyonel aktörlük hayatına başlamıştır. 1960'ta ilk sinema filminde oynayan Erol Günaydın, elli yıllık bir süre içinde çok sayıda filmin ve tiyatro oyununun yanı sıra TRT'de yayınlanan Çiçek Taksi adlı dizide de oynadı. Nasreddin Hoca tiplemesi, meddah gösterileri, Ayı Yogi seslendirmesi ve canlandırdığı diğer pek çok karakter günümüzün en tanınan ve kıdemli aktörlerinden biri haline gelmesini sağlamıştır. Gazeteci-yazar Emine Algan tarafından birkaç aylık bir süre içinde kendisiyle gerçekleştirilmiş bir nehir-söyleşi 2007 yılında "İki Kalas Bir Heves" başlığı altında kitaplaştırılmıştır. 2 Ağustos 2008'de Florence Nightingale Hastanesi'ne kaldırılmış geçirdiği ameliyat sonrası yoğun bakıma alınmıştır. Erol Günaydın 16 Ağustos 2008'de taburcu edildi. Ameliyat edilen Erol Günaydın’ın genel sağlık durumunun iyi olduğu, daha sonra genel kontrol için geleceği öğrenildi. Günaydın, Okan Bayülgen'in Disko Kralı adlı programına müdavim konuk olarak katıldı. 2010 yılında Athena'nın Arsız Gönül klibinde oynamıştır. 15 Ekim 2012 tarihinde İstanbul'da tedavi gördüğü hastanede hayatını kaybetmiştir. Erol Günaydın'ın ölümüyle ilgili Acıbadem Kadıköy Hastanesi'nden yapılan açıklamada, "Yoğun bakım ünitesinde pnömoni, böbrek yetmezliği, sepsis nedeniyle 12 Nisan 2012 tarihinden itibaren tedavi gören sanatçı Erol Günaydın, bugün saat 14:45'te, kalp yetmezliği sonucunda vefat etmiştir" denildi. Vefatını kızı Günfer Günaydın sosyal paylaşım sitesi Twitter'da "Babamı kaybettik" mesajıyla kamuoyuna duyurmuştur. 17 Ekim 2012 tarihinde Teşvikiye Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Feriköy Mezarlığı'na defnedildi. Ödülleri: 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Senaryo Ödülü, Güzel Bir Gün İçin 1967 Antalya Altın Portakal Film Festivali, En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü, Güzel Bir Gün İçin Rol Aldığı Tiyatro Oyunları: Namussuzum ki Namusluyum : Nokta Tiyatrosu Uzun Donlu Kişot : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular - 2005 Yorgun Matador : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular Fişne Pahçesu : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular Soyut Padişah : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular İstanbulu Satıyorum : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular Kahraman Bakkal Süper Markete Karşı : Ferhan Şensoy - Orta Oyuncular Yaygara Yetmiş : Erol Günaydın Devri Süleyman : Aydın Engin - Genar Tiyatrosu - 1968 Yolcu : Nazım Hikmet - Genar Tiyatrosu - 1967 Kalbin Sesi - Halkın Gözü : Peter Shaffer - Kent Oyuncuları - 1964 Martı : Anton Çehov - Kent Oyuncuları - 1963 Ayı Masalı : Dormen Tiyatrosu - 1962 Altın Yumruk : Dormen Tiyatrosu - 1962 Müfettiş : Nikolay Gogol - Dormen Tiyatrosu - 1959 Zafer Madalyası : Thomas Heggen\Joshua Logan - Dormen Tiyatrosu - 1958 Duvarların Ötesi : Turgut Özakman - Dormen Tiyatrosu - 1957 Kleopatra'nın Mezarı : Cevat Fehmi Başkut - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1956 Papaz Kaçtı : Phillip King - Dormen Tiyatrosu - 1955 Oynadığı Diziler: Köşe Dönücü 1984 Saat Sabahın Dokuzu 1987 İnsanlar Yaşadıkça 1989 Doktorlar 1989 Bir Ömrün Bedeli 1991 Mahallenin Muhtarları 1992 Rüstemin Gazinosu 1993 Çiçek Taksi 1995 Ramazan Ay Köşe Kapmaca 1996 Tatlı Kaçıklar 1996 Beton Raziye Bir Demet Kahkaha 2000 Bir Demet Yerli Film 2000 Yeşilçam Denizi 2003 Cennet Mahallesi 2004 Deli Kadir Geçmiş Zaman Olur ki 2006 Hırsız Polis 2005-2006 Dursun Sinekli Bakkal 2007 Ali Küçük Genco (dizi) 2007 Konuk Oyuncu Akasya Durağı 2008 Ramazan Balkan Düğünü 2009 Kemal Çavuş Geniş Aile 2009 Konuk Oyuncu Oynadığı Filmler: Yukarı Bak 2009 Carl (Ses) Güneşi Gördüm 2009 Samet Orada 2009 Erol Gümüş Kanal-İ-zasyon 2009 Yedi Kocalı Hürmüz 2009 Balkan Düğünü 2009 Kemal Çavuş Nekrüt 2008 Ali Rıza Destere 2008 Hazım Dede O Kadın 2007 Yazar Beyaz Melek 2007 Komutan Vahit Sinekli Bakkal 2007 Ali Küçük Geçmiş Zaman Olur ki 2006 İlk Aşk 2006 Arif Arifoğlu Kınalı Kuzular: Bedeli Çanakkale'de Ödendi 2006 Artin Pardon 2004 Baba Ömerçip 2003 Kamil Menekşe Koyu 1991 Teffaf Karartma Geceleri 1990 Herşeyi Bitirdik 1990 Kocakarılar 1990 İnsanlar Yaşadıkça Süper Baba 1988 Erol Bey Aile Pansiyonu 1987 Biz Doğarken Gülmüşüz 1987 Kuşatma 2 / Şok 1987 Hoşgeldin Ramazan 1987 Otobüs Yolcuları / İhsaniye - Karasu 1987 Çantada Keklik 1987 Acı Lokma 1986 Dayı Ağa Bacı 1986 Osman Gelmeyin Üstüme 1986 Hayroş 1986 Kıratlı Süleyman 1986 Kenan Ağa Savunma 1986 Rıza Yaygara 86 1986 İki Milyarlık Bilet 1986 Kanun Kazım Bu Muhtar Başka Muhtar 1986 Kocamın Nişanlısı 1986 Duyar Mısın Feryadımı 1985 Ekmek Elden Su Gölden 1985 Herşeyim Sensin 1985 Manav Kadir Yavru Kuş 1985 Sessiz Ölüm 1985 Baba Pehlivan 1984 Mestan Şaşkın Gelin 1984 Memiş Bir Yudum Mutluluk 1982 Erol Renkli Dünya 1980 Patron Dağılın Kazımlar Geliyor 1976 Nereye Bakıyor Bu Adamlar 1976 Otelci Tepedeki Ev 1976 Ayıkla Beni Hüsnü 1975 Canım De Bana 1975 Curcuna 1975 Saffet Tokmak Nuri 1975 Diyet 1974 Mevlüt Ben Doğarken Ölmüşüm 1973 Doktor Düğün 1973 İbrahim Hamsi Nuri 1973 Patron Tatlım 1973 Zarif Yeryüzünde Bir Melek 1973 Şemsi Yılmayan Şeytan 1972 Bitik Casus Kıran / Yedi Canlı Adam 1970 Vur Patlasın Çal Oynasın 1970 Şaban İntikam Yemini 1969 Casus Kıran 1968 Sinekli Bakkal 1967 Kız Tevfik Çelik Bilek 1967 Yarın Çok Geç Olacak 1967 Ressam Nevzat Eşrefpaşalı 1966 Kibar Haydut 1966 Kovboy Ali 1966 Nuh'un Gemisi 1966 Ölüm Tarlası 1966 Bekir Pembe Kadın 1966 Yalnız Adam (Kibar Haydut) 1966 Güzel Bir Gün İçin 1965 İsyancılar 1965 Erkek Sözü 1964 On Güzel Bacak 1964 Varan Bir 1964 Başımı Belaya Sokma 1963 Ahmet İki Gemi Yanyana 1963 Nuri Yedi Kocalı Hürmüz 1963 Battı Balık 1962 Kardeş Uğruna 1961 Yaman Gazeteci 1961 Yeşil Kurbağalar 1960 Oynadığı Klipler: Aşk-ı Kıyamet (Emre Altuğ) 2005 Arsız Gönül (Athena) 2010 Anı (Fatih Erkoç) Dön ya da Pişman Ol (Sarp) 2010 Seslendirmeleri: Ayı Yogi (Yogi Bear) - 1970'li yıllarda Ayı Yogi adlı çizgi film serisinin başkarakteri "Ayı Yogi"yi seslendirdi. Yavru ile Katip (veya "002", veya "Bıdık ile Düdük") - İtalya'da "Franco e Ciccio" olarak tanınan komedi ikilisinin filmleri Türkiye'de bu adla anılıyordu. 1960'lı ve 1970'li yıllarda Türkiye'de gösteriren 26 "Yavru ile Katip" filminde Erol Günaydın Franco Franchi'nin oynadığı "Yavru"yu seslendirirken, Altan Erbulak da Ciccio Ingrassia 'nın canlandırdığı "Katip" karakterini seslendiriyordu[5]. Yüzüklerin Efendisi (The Lord of the Rings) filminde "Bilbo Baggins" adlı Hobbiti seslendirdi. Yukarı Bak (Up) adlı uzun metrajlı çizgi filmde "Carl Fredricksen" karakterini seslendirdi. (İngilizce özgün filmde bu karakteri Edward Asner seslendirmişti.) "Hz Muhammet Son Peygamber" adlı çizgi filmde Ebu Talip'i seslendirdi.
Oktay Ekinci kimdir?
1952 yılında Balıkesir’de doğan, aslen Karslı olan Oktay Ekinci, ilkokulu Erzincan ve İstanbul’da okudu. Orta öğrenimini İstanbul Pertevniyal Lisesi’nde tamamlayan Ekinci daha sonra Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi’nde Yüksek Mimarlık Bölümü’nü bitirdi. 1978'de Muğla Belediyesi’nde İmar Müdürü olarak göreve başlayan Oktay Ekinci ilerleyen yıllarda eşi yüksek mimar Zehra Ekinci ile birlikte serbest mimarlık yaptı. Mimarlar Odası’nın çeşitli kademelerinde yöneticilik görevleri üstlendi. 1992-1996 yıllarında iki dönem Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi Başkanlığı yapan Ekinci, 1998-2000 dönemi ve 2000-2002 dönemi için Mimarlar Odası Genel Başkanlığı’na seçildi. 1993 yılından itibaren MSÜ Mimarlık Fakültesi-Şehir ve Bölge Panlama Bölümü’nde ders verdi. Ekinci 1992'den beri Cumhuriyet Gazetesi'nde yazarlık yapıyordu. Ulusal TV'de yıllarca süren İmar Dosyası programının da yapımcı ve sunucusuydu.
Oktay Ekinci, Ulusal Kanal'daki konuğu Alâettin Bahçekapılı ile..
15 Ekim 2013'te yaşama gözlerini yumdu. Oktay Ekinci, Cumhuriyet Gazetesi'nde köşesi için vefatından önce hastaneden yazısını gönderdi. Ekinci'nin ana diliyle yazdığı o yazı bugün Cumhuriyet Gazetesi'nde 'Ayhavar Hastahana'dakilere başlığıyla yayınlandı. Yazının son kısmındaki dipnot ise çarpıcıydı. 'Ayhavar Hastahana'dakilere Hörmetli ohurlar, bilirsiz, “anadilim”de galeme aldığım bu yazılarımda, Kars’ta 1950’lerde “Ekinci Pedalhanesi”nde basılıp neşredilen “Ayhavar” (yetişin-imdat) “mizah gazeti”nden elham alıram. İndi de istedim ki hastahanade geçen bir neçe günü anadilimde sizlerle dertleşim... Bu bayramı hastahanada garşılamah, hetta hastahanada keçirmeh nasip oldu. Şükürler olsun, bele de nasip olmayabilerdi... Alman hastahanası’nın nöroloji servisi, meni acil servisten yoğun bakıma alıp yüksek tansiyon darbesiyle ganayan beynime el goyanda, dohtorun ifadesine göre tehlikeyi ucuz atlatmışam... İndi bu yazıyı da hastahana odasında meni ziyaret eden bir yoldaşımın kömeğiyle (yardım) galeme alabilirem... Neçe olacah? Peki, yazıh beynim niye ganadı; meni bu hallere tüşürdü? Dohtor dedi ki: “İnden bele (bundan böyle) beynini yormayacan, gafanı her şeye tahmıyacan...” Men de dedim ki: “Başüste! Emma görek bu ne cür (nasıl) olacah?” Bunu fikrederken gördüm ki odadaki televizyada “Balyoz” davasınnan söz açıp... hamı deyir ki: “Huguk galmadı.” İndi deyin görüm ay dostlar, men bu yazıh beynime ne diyim; “Senin eyi olman üçün gerek heç oralı olmayasan, aldırmayasan” diyebilmeh golay mı? İşte bele bir hastalığa yagalanmışam ki ya beynimi gandıracığam; ya da gerçehleri yoh gabul edecem... Yazıh nörologlar da “iki arada bi derede” galıplar.. İstiyirler ki hem hestaları tezlikle eyileşsin, yaralı beyni daha fazla zerer görmesin; hem de olanı biteni doğru gavrayah, eyi anlayah… Ay dostlar bu heberlerle bu mümkün olabiler mi? Bilen varsa menim nörologlarıma da anlatsa eyi olar... Bayram sevinci Ay dostlar, Gazet yazılarının eyni zamanda “nağme” (mektup) yerine geçtiğini bilirim amma bir bu gadar yoh... Ara verdikten sonra hastahanadaki Boğaz manzaralı odadan söz eden yazı üzerine gedim ağabeyim mimar Niyazi Duranay bir mesaj gönderdi, eynen deyir ki: “Oktay, Bana bayram sevinci yaşattın, yazmaya başladın, nice bayramlara... Sevgilerimle...” Men de buradan ağabeyime salam gönderirem... İnşallah hemişe yazaram... Tüm dostların bayramı gözel geçsin, nice mutlu, sağlıklı bayramlara, hep birlikte... Galın salamat.. Not: 13 Ekim Çarşamba günü yayımlanan “Hastanenin Boğaz Manzarası” başlıklı yazımda “yazıh beynimin ezizliği”nden değil dizgideki teknik bir aksaklık nedeniyle paragraflar karışmış... Merak eylemeyen... 16 Ekim 2013 - Cumhuriyet
Orhan Birgit kimdir?
1927 Kars doğumlu olan Orhan Birgit İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdi.
Öğrenciliği sırasında başladığı gazeteciliğini Ulus Gazetesi’nin İstanbul temsilcisi, Dünya ve Yeni Sabah Gazeteleri’nin muhabiri olarak sürdürdü. Hürriyet ve Cumhuriyet'te çalıştı, yazılar yazdı. 6-7 Eylül 1955 olaylarında etkili olan “Kıbrıs Türktür Cemiyeti”nin üyelerindendi.
Haftalık Kim Dergisini yayımladı. Serbest Avukat olarak çalıştı. Hürriyet Vakfı'nda hukuk müşavir ve başkan olarak görev aldı. Cumhuriyet Halk Partisi’nde fiilen siyasete girdi. CHP’de Ocak ve ilçe başkanlıkları yanında İstanbul İl Yönetim Kurulu Üyeliğinde görev aldı. 27 Mayıs 1960 darbesi öncesinde öğrenci nümayişlerinin tezgâhlanması sürecinde faal rol aldığını kendis ifade etti.
Bu sırdada, "öğrencilerin Et ve Balık Kurumu'nda kıyma makinelerinde kıyıldığı" yolunda düzmece haberler yayınladığını, haberlerin yalan olduğunu daha sonra öğrendiğini söyledi. Dokuz Subay Hadisesi'nin faili darbecileri CHP il sekreteri İlhami Sancar'ın emriyle müdafaa edip kurtardığını açıkladı. 2.(XIII), 4.(XV) ve 5.(XVI) Dönem İstanbul, 3.(XIV) Dönem Ankara milletvekilliği TBMM CHP Grup Yönetim Kurulu üyeliği ve Parti Grup Sözcülüğü görevini yürüttü.
18.Kurultayda CHP Parti Meclisi Üyeliğine ve Merkez Yönetim Kurulu üyeliğine ve aynı zamanda Partinin sözcülüğüne getirildi. Turizm ve Tanıtma Bakanı olduğu hükümetin sözcüsü olarak da görev yaptı.
Eskişehir Anadolu, Bilgi, İstanbul ve Galatasaray üniversiteleri iletişim fakültelerinde ders verdi. Kendisine Anadolu Üniversitesi Senatosu’nca Fahrî Doktora tevdi edildi. Vefatına kadar Aydın Doğan Vakfı yürütme kurulu üyesiydi.
Basın Konseyi başkanlığını da bir dönem yürütmüştür. Cumhuriyet Gazetesi'nde yazmaktaydı. Evli ve bir çocuk babasıydı. 15 Ekim 2019'da vefat etti.
Kitapları
Evvel Zaman İçinde (2005, Doğan Kitap) Kalbur Saman İçinde (2012, Doğan Kitap)
Memet Hikmet Ran kimdir?
Şair Nazım Hikmet’in öz oğlu
Ressam. Şair Nazım Hikmet’in öz oğlu (D. 1951, İstanbul – Ö. 15 Ekim 2018, Limoges / Fransa). Şair Nâzım Hikmet’in öz oğlu ressam Mehmet Nâzım, 15 Ekim 2018 günü Fransa’nın Limoge kentinde hayatını kaybetti.
Paris’te yaşayan Mehmet Nâzım’ın ölümünü ressam dostu Utku Varlık sosyal medyadan yayınladığı, “Mehmet Nâzım’ı yitirdik; Yakın ve uzak bellek, bana tarifsiz bir hüzünü anımsatıyor. Uzaklaşıyoruz yavaş yavaş” mesajıyla duyurdu. Hürriyet'ten İsmail Yılmaz'ın haberine göre Nâzım Hikmet, 1950 yılında cezaevinden çıktıktan sonra Münevver Andaç’la birlikte oldu. Bu ilişkinden 1951 yılında Mehmet dünyaya geldi. Ancak Nazım Hikmet ile Münevver Andaç resmi olarak evli değildi ve Nâzım Hikmet oğlu üç aylıkken Türkiye’den ayrıldı. Mehmet Nâzım, kendisini terk edip giden babası Nâzım Hikmet’le küstü. Bugüne kadar babası hakkında da hiç bir açıklama yapmadı. Nazım Hikmet’in oğlu Mehmet Nazım’ın vefatı, ilginç bir ayrıntıyı da ortaya çıkardı. Yakın dostları, Fransa’da yaşayan 67 yaşındaki ressam Mehmet Nazım’ın yıllardır objektiflerden kaçtığını belirterek, “ 40 yıl önceki fotoğrafları dışında tek görüntüsü yok. Bu yüzden vefat ilanında Gary Cooper’ın fotosu kullanıldı” dedi.
Nazım Hikmet'in oğlu ressam Memet Nazım'ın 67 yaşında, Fransa'nın Limoge kenti yakınında yaşadığı küçük bir kasabada hayatını kaybettiği öğrenildi. Yakın dostu Utku Varlık, uzun zamandır tedavi gören Memet Nazım Ran'ın, bir yıl evvel birlikte yaşadığı arkadaşı Dominique'i kaybettikten sonra kendini bir türlü toparlayamadığını ve hayata yenik düştüğünü söyledi. Varlık, Memet Nazım'ın ölüm haberini, “Mehmet Nâzım'ı yitirdik; Yakın ve uzak bellek, bana tarifsiz bir hüznü anımsatıyor. Uzaklaşıyoruz yavaş yavaş” ifadeleriyle duyurdu.
Mehmet Nazım’ın son fotoğraflarından birine İHA ulaştı. İHA'da yayınlanan fotoğrafın İstanbul Büyükada’da 4 yıl önce çekildiği öğrenildi. Gazeteci Nedim Saban'ın 1990'lı yıllarda yapmış olduğu DrStress programında röportaj yaptığı gazeteci Halit Çapın’ın canlı yayında açıkladığına göre, babasının yurt dışına çıktıktan sonra sadece Ruble için yazdığını söylemiş olan Mehmet Nazım, açtığı babalık davası sonrası ünlü şairin dünyadaki tek yasal mirasçısı olma hakkını elde etmişti. Mehmet İçin Şiir Yazmıştı Nâzım Hikmet, Bulgaristan’ın Varna kentinde oğlu için yazdığı şiirinde ona olan özlemini şu dizelerle anlatıyordu: Dünyaya doymak olmuyor Memet, doymak olmuyor... Dünyada kiracı gibi değil, yazlığa gelmiş gibi de değil, yaşa dünyada babanın eviymiş gibi... Tohuma, toprağa, denize inan. İnsana hepsinden önce. Bulutu, makineyi, kitabı sev, insanı hepsinden önce. Kuruyan dalın, sönen yıldızın sakat hayvanın duy kederini, ama hepsinden önce de insanın. (…) Memet, memleketler içinde bir şirin memlekettir Türkiye, bizim memleket. (…) Sen bizim orda halkınla beraber komünizmi kuracaksın, gözle görecek, elle tutacaksın onu. (…) Memet, yavrum, seni Türkiye Komünist Partisi’ne emanet ediyorum.” KAYNAK: Nâzım Hikmetin oğlu yaşamını yitirdi (cumhuriyet.com.tr, 15 Ekim 2018), Nazım Hikmet'in oğlu hayatını kaybetti (turkiyegaztesi.cm.tr, 15.10.2018), Nazım Hikmet'in Oğlu Mehmet ile Röportaj Yapan Gazetecinin Açıklamaları (youtube.com, erişim 19.10.2018).
Comentários