top of page
Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

"İnsanı gözlerinden değil sözlerinden tanıyanlardanım!"



Merhaba!

Hoş geldiniz!

Siz de, insanları gözlerinin açığa vurduklarıyla mı tanıyanlardansınız? Bunun daha kolay olduğunu mu düşünüyorsunuz? Gözlerin, dilin sakladığını açığa vurduğuna mı inanıyorsunuz?


Ben, insanları “gözlerinden” değil, “sözlerinden” tanıyanlardanım. İnsanın, insanlığını göstermede en önemli aracıdır söz.

Öyle ya, iyilikten, güzellikten, doğruluktan, barıştan, huzurdan mı yanasınız? Bunu ne ile gösterirsiniz? Sözünüzle. Bütün bunlara karşı mısınız? Bunu da sözlerinizle gösterirsiniz. Demek ki, insanın, insanca duygulara, özelliklere, hasletlere, inançlara, bilgilere sahip olduğunu gözlerinden önce ve kesin, sözleri gösterir. Bu nedenle Yunus Emre “Söz vardır kese savaşı - Söz vardır kestire başı - Söz vardır ağulu aşı - Yağ ile bal ede bir söz” der.


Ağızdan çıkan sözün yerine göre sözü söyleyeni yerin dibine batırdığını, yerine göre göklere çıkardığını, yerine göre söylenen bir sözün ortalığı karıştırıp bir savaş alanına döndürdüğünü, yerine göre de bir barış havası estirdiğini hepimiz çok iyi biliriz.” de, ne demeye dikkat etmeyiz söylediklerimize.


Öncelikle şu topluma örnek olması gereken siyasetçilere, toplumun oluşturduğu devletin bütçesinden geçimini sağlayanlara, yani yönetim koltuklarında oturanlara düşmez mi, sözlerine özen göstermek! Yalnızca özen göstermek de yetmez, “tanımların, ifadelerin, gerçeklerin” içini boşaltan, eksik, gerçeğin tümü yerine ancak bir yanını ortaya koyan hitaplardan, nutuklardan, konuşmalardan da kaçınmalıyız, öyle değil mi? Yani “sözün güzelini, yararlısını, sağlamını, doğrusunu” söylemek gerek. Yunus’un dediği gibi: “Kişi bile söz demini - Demeye sözün kemini - Bu dünya Cehennemini - Sekiz uçmak ede bir söz.”


29 Ekim’de 71 (şimdi 79) yaşına girdiğimde, düşündüm bunları:

İnsanların gözlerinden değil, sözlerinden bir karara, sonuca varmayı öğrendim.

Ülkeyi, bölgeyi, ilçeyi yönetenlerin, halka örnek, yeni kuşaklara “idol” olma durumundakilerin gözlerine değil, sözlerine dikkat ediyorum:

Kavramların içini nasıl boşalttıklarını, nasıl “takiyye” yaptıklarını, dün ağızlarından çıkan sözlerinin, kalemlerinden dökülen sözcüklerinin tam tersini bugün söyleyebildiklerini, kini, savaşı önceleyip hoşgörüyü, barışı, huzuru nasıl ötelediklerini görüyor ve şaşırıyorum.

Makam, mansıp, koltuk gibi “bir şeye sahip olmak değil, layık olmak önemlidir” diye de ekliyorum.

“Yurtta barış, dünyada barış” diyen sevgili Ata’mızı her geçen gün, daha bir anlayıp daha bir özlemle anıyorum.


Hoş bulduk!

Alâettin BAHÇEKAPILI




NOT: Ataşehir'de 144 sayıya ulaşan ve bu alanda bir rekora sahip Ataşehir Ev Kültür dergisinde Kasım 2016'da 125. sayısında yayımlanan bu yazımı, çalışma arkadaşım Firdes Eren, YİTİK UMUTLARIN GECE BEKÇİSİ ALÂETTİN BAHÇEKAPILI kitap dizisinin 4. cildine koymuş. Günceli yansıtan bu yazımı oradan aldım, yalnızca iki sözcük ekledim; "şimdi 79"

112 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page