Korkut Akın yazısı...
“Geçmişini bilmeyenler geleceklerini belirleyemezler” sözü belli anlamda bir derstir ve insanların tarihlerini öğrenmeleri için teşvik eder. Nedenini, niyesini, nasılını, katkıda bulunanlarını bir arada değerlendirdiğinizde önünüze açılan pencereden olasılıklar çerçevesinde öngörüde bulunursunuz.
Yakın tarihimizi bildiğimizi söylememiz çok güç… Okul sıralarındayken asla oralara gelinemezdi, ya yasaklılığı ya da “ne olur ne olmaz” kaygısının etkisi görülürdü. Magazine önem veren gazeteler, reklam geliri peşindeki televizyonlar zaten umursamadığından kulaktan dolma yalan yanlış bilgiler “gerçek”miş gibi sunulur ister istemez.
1950’lerde müzik dünyasına damgasını vuran, sadece ülkemizde değil, bütün dünyada ünlenen Dario Moreno’nun, kitaplarda bile İzmirli değil de Meksikalı ve/veya Fransız/Amerikan olarak yazılması; en yakın arkadaşı olan Erkan Özerman’ı çileden çıkarmış.
Gerçekleri tarih, tarihi de Özerman yazar!
Dario Moreno, yaşadığı onca yoksunluğa, itilmişliğe rağmen dişiyle tırnağıyla çok çalışmış, kendisine altın tepside sunulan pasaportları elinin tersiyle itmiş ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığından çıkmamış.
Peki, Türkiye elinden tutmuş mu? Erkan Özerman en yakın tanığı olarak yaşananları, yaşananların perde arkasını anlatıyor.
Erkan Özerman, gerek sahne sanatçılarıyla gerekse plastik sanatçılarla (bu arada, bir müjde… Fikret Mualla retrospektif sergisini hazırlıyor, belki de kitabıyla birlikte) iç içe yaşamış, onların güveneni kazanmış, en büyük destekçisi olmuş, dürüstlüğü ve ağzı sıkılığıyla da kendini kanıtlamış “show business” denilen gösteri dünyasının Türkiye’deki hem ilk hem de en önemli temsilcisidir.
On parmağında on marifet
Paris Siyasal Bilgiler Okulu ve Sosyoloji bölümü mezunu olan Özerman’ın “sanatçının halk üzerinde etkisi” başlıklı doktorası olduğu pek bilinmez. Gazetelerde çalışmış, radyoda (ki, o zaman sadece Ankara Radyosu vardır) program yönetmenliği yapmış, Uluslararası İstanbul Pop Müzik Festivali başkanlığını üstlenmiş, Fransız-Türk Dostluk Derneği başkanlığı yapmış… Ama biz onu sadece “Best Model Of Turkey (World)” başkanı olarak biliyoruz. Oysa o, (Fransa Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından) “Chevalier de I’Ordre National du Merite” ile onurlandırılmış ve “Oscar de France Ödülü” alan biridir.
Bu denli özgüvenli, çalışkan ve bir bu kadar da titiz Özerman, sanatın her alanıyla ilgilenerek geleceğin sanatla inşa edileceğinin bilincindedir. Dario Moreno Ödülü almasına rağmen Ajda Pekkan’ın, “Dario’nun annesi Meksikalıydı” demesini kabul edemiyor.
Anlatı…
Erkan Özerman, sadece prodüktör değil, inanılmaz sosyalliğiyle hemen her yerde aradan sıyrılmayı başarıyor. Titiz ve ısrarlı oluşu nedeniyle de üstlendiği her şeyi muhakkak başarıyla sonuçlandırmayı da beceriyor.
Belleğinin de çok güçlü olduğunu belirtmezsem olmaz. “Topkapı” (1964) filminin çekiminden öncesindeki yaşananları (tabii, Dario ile doğrudan bağlantılı olduğu için bu kitapta yer alıyor) sanki dün yaşanmışçasına ayrıntılarıyla anımsıyor. Dario, kendisine söz verildiği halde rol verilmemesine bozulurken; Milena Mercouri, Peter Ustinov, Maximilian Schell gibi ünlülerin arasında bir de Özerman’ın sınıf arkadaşı Ege Ernart’ın polis müdürü rolünü üstlendiğini yazıyor. Ancak Özerman’ın anılarında, yönetmen Jules Dassin’in oğlu Joe Dassin’in, babasının yapımcı ve yönetmen olmasının da katkısıyla beşinci asistan olarak görev aldığını… ama Joe Dassin’in adını koskocaman neonlarla kapıya yazdıracak denli büyük bir şarkıcı olduğunu… tabii, Jules Dassin’in filme başlarken evli, film bittikten sonra dünya çapındaki ünlü Melina Mercouri (daha sonra Yunanistan Kültür Bakanlığı yapan) ile evlendiğini de unutmadan…
Dairo Moreno ile sınırsız…
Özerman ile Dario gerçekten iyi arkadaş, sıkı dostlar… Birbiri ardına kronolojik olarak da sıralanan anılarının yanı sıra, Moreno’nun ölümüne yol açan (başlı başına bir roman, film hikâyesi aslında) yolculuğu, vatanseverliği, insana bakış açısı, cinsel tercihi, yardımseverliği, mutluluğuyla birlikte bitmez tükenmez enerjisi, sevimliliği de anlatılıyor.
Erkan Özerman’ın ünü, çevresi ve yakın dostları nedeniyle hemen bütün basında, sosyal medyada haber çıkacak, okumamanız hatta görmemeniz mümkün değil. Onlar birçok ayrıntı verecektir, hatta spoiler dediklerimiz de olacaktır içlerinde. Ancak ben sizin bu kitabı edinmenizin, içinden kendinize süzeceğiniz daha birçok değer olduğunu düşünüyorum. Yine de Türkiye’nin tanıtımı için yeterli ve gerekli özeni göstermediğimizi, Erkan Özerman gibi cansiperane koşturan bir elin parmaklarını geçmeyecek gönüllüleri ne denli engellediğimizin zararlarının onarılamaz derecede olduğunu söylemeliyim. Muhakkak ki, her yanlışın bir çözümü vardır hatanın neresinden dönülse kârdır.
İzmirli Dairo Erkan Özerman Remzi Kitabevi Haziran 2021, 276 s.
Komentáře