top of page

Korkut Akın yazısı: Kitap İçin -4-Başiçi Kitabı…

Yazarın fotoğrafı: HaberciGazeteHaberciGazete


Nâzım Hikmet, sık sık alıntıladığım şiirinde “okuman gerek evlat, falanı filanı bırakıp okuman gerek” dediği için olsa gerek Selçuk Altun -kendisinin yanı sıra bizlerin de okumasına fırsat tanıyor- “Kitap İçin”lerin dördüncü cildiyle huzurlarımızda…

Cumhuriyet gazetesinin tirajını her perşembe arttıran eki “Cumhuriyet Kitap”ın ilk okunan köşelerinden biriydi Selçuk Altun’un “Kitap İçin”leri. Gazetedeki dalgalanmaları hepiniz biliyorsunuz, yaşananlara tanıksınız, ama artık “Kitap İçin”ler OT’ta ve yine aylık olarak okurun elinin altında. …bu arada, “…eskiden bu gazeteleri hızla kat ettikten sonra, siyahlaşan parmaklarım yüzünden, hemen ellerimi yıkardım. Şimdi bu yetmiyor: Gidip bir de başımı yıkıyorum” (s.100) Enis Batur alıntısı, tam yerine denk gelmedi mi?



Merak arttıran…

Selçuk Altun’un yazdıklarında da değerlendirdiği bilgi birikiminin etkisinin romanlarını daha bir keyifli hale getirdiğini, bilmem söylememe gerek var mı? Bilgi birikimini, kurgusuna alabildiğine ustalıkla yerleştiren Altun, okurunun (burada iki ayrı okur grubu olduğunu söylemeliyim: ilki, romanlarının okuru; ikincisi, “Kitap İçin”lerin meraklı ve istekli okuru) beklentisini yanıtsız bırakmadı, bu yeni kitabıyla.

Antonio Porchia’nın, “Ağzımdan çıkan sözcükleri dinliyorsan onlar artık senin sözcüklerindir, ben ise dinleyicin” aforizmasını (s.101), belki de kendisiyle özdeşleştirdiği için aktarmış. Altun, belli ki okuruna karşı duyarlı ve yine belli ki bu çabasını benimsiyor. En tam da bu nedenle olsa gerek, küçük İskender, çiçek koksun toprağı, “Kitap İçin”ler için, benim de başlığa çıkardığım “Başucu değil, bir başiçi kitabı” demiş.

…ilerleyen sayfalarda, bir örnek olarak aktarıyorum, “polisiye denilince akla, kahramanı veya anti-kahramanı polis veya dedektif olan yapıtlar gelir” diyor. Ardından da ekliyor: “Fransa’da ilk polisiye yazarlarına ‘terörist’ denirmiş.” (s.335) O kadar çok örnek var ki…


Atlaya zıplaya…

Merak, heyecan ve sevinçle beklediğim “Kitap İçin 4”ü aldım, toplu taşıma aracına bindim… sayfalarını karıştırırken dalmışım okumaya, ineceğim durağı kaçırmışım. Her ne kadar atlaya zıplaya okunabilecekse de elinizden bırakamayacağınız bilgilerle dolu bu kitap için yazarına da, yayıncısına da ne kadar teşekkür etsem az…

Hangi sayfada neyi okuduğumu notlayamadım, şimdi yeni sayfalar açıyorum göz kararı… Çinli şair Li Po, bir gece teknede gezerken, ayın suya yansıyan suretini öpmek isterken düşüp boğulmuş (s.229). Sizin ilginizi çekmez mi, hemen öncesinde Voltaire ile Mark Twain’in yatakta yazdıklarını, Arthur Conan Doyle (hemen Sherlok Holmes canlandı gözlerinizde değil mi), Ernest Hemingway, Ezra Pound vd. boksör olduklarını öğrenmek… Sahi, bibliyofillerin kendilerine sakladıkları, bir anlamda da böbürlenmek amacıyla -yeri geldiğinde- kullandıkları bu küçük, ama keyifli bilgileri bir arada kolayca bulmanın mutluluğunu yaşıyorsunuz.


Yeri doldurulamayan…

Hakikatli bir yazar Selçuk Altun, o çok sevdiği, dizelerini kitaplarına ad olarak koyduğu Oktay Rifat gibi Melih Cevdet Anday’ın da yerinin doldurulamadığını yazıyor. Sadece bu ikisi değil, birçok yazar, düşünür için benzer duygular yer alıyor kitapta. Burada üzerinde durmak istediğim şu… Melih Cevdet, “Maddecilik ve Ülkücülük” (1977) kitabında gerek Nâzım Hikmet’in gerekse Yahya Kemal’in birer bayrak gibi sağcıların/solcuların ellerinde dalgalandığını ama iyi bir şiir eleştirmesinden geçmediğini iddia ediyor (s.230). Şimdi, belki yeniden gündeme gelir ve her iki ozanın da şiirinin üzerine yeni araştırmalar, yeni düşünceler okuruz.


“Kitap İçin”ler sadece bilgi birikimi değil, yeni bir pencere açan, haklı ve gerekli polemiklerle okuru da düşünmeye çağıran çalışmalar. Yani küçük İskender doğru demiş…


Kitap İçin 4 Selçuk Altun İş Bankası Kültür Yayınları Temmuz 2021, 391 s.

Comments


bottom of page