Kentsel dönüşüm adıyla, daha çok rantsal kazanca dönüşen, kenti beton yığını haline getiren, yaşama alanı bırakmayan bir yönetim hatası yüzünden ne havamız temiz ne çocuklarımız mutlu ne dinlenebilecek yerimiz var ne de deprem kuşağındaki bir metropol olarak olası bir durumda toplanma alanımız…
Yazıktır…
Söylenegelen bir fıkrayı -bir tosbağa araca (Volkswagen) dört fil nasıl sığar- mimariye uyarlarsak, bir avuç alanda insanları nasıl üst üste yığarız da rant kazancımızı arttırırız diyebiliriz. Özel olarak mimari, genel olarak da kent bu kadar önemli ve gereklidir. Yaşayamadıktan sonra bir anlamı olur mu? Artık tavanlar daha basık, yapılan daha uzun, kaldırımlar daha dar, binalar hepten iç içe… Birileri kazansınlar diye.
Buna karşı çıkan, daha ferah bir yaşam alanı kotarmaya çalışan mimarlar da var, ama hemen hepimizin gözü sadece para ile doldurulduğu için, “kâr, daha çok kâr için daha çok sömürü”den yanayız. Oysa biz bu dünyayı çocuklarımızdan emanet almıştık, değil mi?
Dünyayı güzelleştirmek…
Nevzat Sayın, “Düşünceler İşler 2004-2018” kitabında sadece bina değil yaşamı da nasıl yeniden hayata geçirmeye çabaladıklarını anlatıyor. Turgut Cansever’in “mimariyi, dünyayı güzelleştirmek” olarak tanımlamasına dayanarak ne denli titizlendiğini okuyoruz, çizim ve fotoğraflardan görüyoruz.
Sayın, çalışkan, üretken bir mimar… Geleneksel köy/kent yaşamından yola çıkarak avlulu, hayatlı yerleşim merkezleri planlamış, gerçekleştirmiş. Bu arada Taksim Meydanı’nın düzenlenmesi gibi “üstüne vazife” olmayan yerler için de düşünce geliştirmiş. Tabii, ne olursa olsun yine de yaşanabilir bir mekan olmamış (şimdiki beton alandan bin kat güzel kuşkusuz) Taksim.
Merter belirleyici örnek…
1970’lerin sonlarında örnek yerleşim uydu kent olarak gösterilen Merter ne denli kötüyse (Mimarı, bir söyleşimizde, yeniden verseler çok daha yaşanabilir bir yerleşime dönüştürürüm, demişti, aradan geçen sürede kendisi de gelişme göstererek) bu yapısal dönüşüm de o denli kötü. Merter’de hiçbir sosyal alan yok. Bırakın oturup dinlenebileceğimiz bir parkı, yürüyebileceğiniz bir kaldırım bile… Yoldan geçerken Fikirtepe’ye bakıyorum, uzun uzun binalar üst üste… Birbirini engelledikleri yetmiyormuş gibi dip dibe oldukları için güneş bile girmeyen sokaklar halinde hepsi. E-5 üzerine yapılan üst-altgeçitlerle bir yol yumağına dönüşmesiyle trafik gürültüsü de cabası.
Doğayı koru ki, insanı koru
Nevzat Sayın, doğayı, görünümü, ağacı, havayı korumayı önde tutan, insanların “oh be, yaşamak bu işte” diyebileceği binalar, siteler (tabii ki mahalleler de) tasarlıyor. Muhakkak ki kolay değil düşünmek, gerçekleştirmek. Gözü $ işaretinden başka bir şey görmeyenleri (bundaki en büyük pay egemen erkin hırsıdır, başka bir şey değil, eğitimi ne hale getirdiğini düşününce…) ikna etmek gerçekten deveye hendek atlatmaktan güç.
İlki 2004 yılında “Düşler, Düşünceler, İşler” olarak çıkan kitap, şimdi yine yapı Kredi Yayınları arasından “Düşünceler, İşler 2004-2018” olarak çıktı. Aradaki fark, artık düşler yok. Çünkü hem tüm düşlerini gerçekleştirmiş biri olmanın huzuru hem de “yapıları kura kura kendini de kurduğuna inanması” Nevzat Üstün’ün.
İkinci kitap…
Yine YKY’den çıkan “Kente Bir Açılım”, Galatasaray’daki Yapı Kredi Kültür Sanat (YKKS) binasının yeniden tasarlanıp, günün koşulları uyarınca daha olanaklı hale getirilmesini anlatıyor. Mehmet Kütükçüoğlu ile Ertuğ Uçar ve kuşkusuz ekipleriyle sadece o binayı değil İstanbul’un en önemli meydanlarından (başka ülkelerdeki emsallerine bakınca meydan bile sayılamayacak) Galatasaray Meydanını ve son yüzyılda yaşanan gelişmeleri anlatıyorlar.
YKKS binası, -neye göre, ne amaçlanarak yeniden tasarlandı… nereye kadar sürdürebilir yaşamını- temel problem ve yapı bu düşünce üzerinden yükselmiş.
İşlevsel ve estetik
Muhakkak ki daha işlevsel, daha bir görsel ve estetik bir yapı artık. Gerek meydana bakan yüzü gerekse caddeye açılan yüzü ile çağdaş bir bina.
Kütükçüoğlu ile Uçar’ın tasarımında yer alan, üçüncü katta bir cam fanusa (ne yapayım, elimde değil, böyle tanımlıyorum ilk gördüğümden beri) tutsak edilen İlhan Koman’ın Akdeniz Heykeli içimi acıtıyor. Mimarlar haklı belki de… Biz, toplum olarak ne sanattan ne birikimden ne sanatçıdan ne de estetikten etkileniyoruz. Birçok kez saldırıya uğrayan, dünyanın her tarafında hayranları bulunan ödüllü Akdeniz Heykelini korumanın başka yolu yok besbelli.
Düşünceler İşler 2004-2018 Nevzat Sayın Mimarlık, kentsel dönüşüm Yapı Kredi Yayınları, Mart 2019, 921 s.
YKKS Kente Bir Açılım Mimarlar Mehmet Kütükçüoğlu, Ertuğ Uçar Metinler Burcu Kütükçüoğlu, Emiliano Bugatti Fotoğraflar Cemal Emden Yeniden kurgulanan bir bina… Yapı Kredi Yayınları Nisan 2019, 153 s.
Yazarımız Korkut Akın, TV Yönetmeni
Comments