Bugün 14 Ağustos. Ressam Nazlı Ecevit'in ve şarkıcı Bergen'in ölüm yıldönümü.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla, sevgiyle anıyoruz.
Nazlı Ecevit kimdir?
Türk ressam Nazlı Ecevit 1900’de İstanbul’da doğdu. Albay Emin Turgut’un kızıdır. Kız Öğretmen Okulu’nu bitirdikten (1915) sonra İnas Sanayi-i Nefise Mektebi’nin ilk öğrencileri arasına katılan Nazlı Ecevit, ilk resim derslerini Mihri Müşfik hanımdan aldı. Bu arada Ömer Adil ve Feyhaman Duran‘ın yanında çalıştı. 1922’de okulu bitirince, uzun bir süre resim çalışmalarına ara vererek İstanbul Nümüne Rüştiyesi’nde, Ankara Kız Lisesi’nde ve Musiki Muallim Mektebi’nde öğretmenlik yaptı. Daha okul sıralarında Galatasaray sergilerine katılan Nazlı Ecevit, Ankara’daki ilk sergisini Amerikan Kültür Merkezi’nde açtı. Daha sonra bir kaç özel sergi daha düzenledi, Güzel Sanatlar Birliği’ne girerek, bu Birliğin ortak sergilerine resim verdi. Uluslararası Kadın Kulübü’nün Paris’te düzenlemiş olduğu bir sergiye katıldı. Başta Resim ve Heykel Müzesi olmak üzere bir çok özel ve resmi koleksiyonlarda eserleri bulunmaktadır. Ayrıca, Bülent Ecevit’i yetiştiren örnek bir annedir.
Sanat Anlayışı Nazlı Ecevit, Türk resminin imparatorluktan cumhuriyete geçiş döneminde, Osmanlı Ressamlar Cemiyeti’nden aktarılan akademik ve yarı empresyonist eğilimin temsilcilerindendir. Güzel Sanatlar Birliği’nin çatısı altında, kemikleşmiş bir anlayışın uzantısı halinde sürmekte olan bu eğilimin, en yumuşak ve esnek biçimini Nazlı Ecevit’in renkçi, doğa izlenimlerine olabildiğince açık paletinde kendini gösterdiği söylenebilir. Doğanın mevsim değişikliklerine bağlı görüntüleri, sanatçının resimlerinde empresyonizmin biraz da formüle edilmiş bir yansıması olarak karşımıza çıkar. Ama sanatçıyı yalnızca bir manzara ressamı olarak görmemek gerekir. Portrelerinde daha kişisel bir anlatım yakalamayı başarmıştır. Desenin sanatçının resminde rengi dengeleyen, hatta bazı yerlerde rengin etkisini ikinci plana iten bir sağlamlık olduğu söylenebilir. Sanatını “gerçekçi-empresyonist” olarak tanımlayan sanatçı okulda gördüğü bağlayıcı eğitimin katı disiplinini hiç değiştirmeden uygulamıştır. Bu eğitimin dışa dönük etkilerini de, akademik bir yetişme biçiminin kaçınılmaz gereği olarak kabullenmiştir. Bu iki yönlü gelişme, sanatında çok sınırlı bir yeniliği ve akademik anlamlı bir empresyonizmi getirmiştir. Modernlerden çok, empresyonistlere yakın görünmesi bu anlayışın zorunlu bir sonucudur. Uzunca bir dönem devletin de desteklediği “resmi” bir estetiğe dönüşmüş olan ve geniş bir ressam kesimi tarafından benimsenen söz konusu anlayış, Nazlı Ecevit’te bir okula bağlı olmanın katı çizgilerini taşımaz. Yaşamı ve insanları sevdirmekten yana olan (yapıtları, kolayca benimsenebilir çizgiler taşır) sanatçı, geniş kitlenin beğenisini göz ardı etmez, ama o kitleye ödün vermek yanlısı da değildir. Klasik ölçüleriyle resmini yönlendiren, yönelten başlıca etmenlerin, nitelik ve değer olduğu söylenebilir. Çağdaş Türk resminin, XIX. yy. sonlarında doğa ve okul paralelinde gelişen ince ve alçakgönüllü tavrı, Nazlı Ecevit’in resmi için de değişmeyen bir ölçü oluşturmuştur.
Bergen (şarkıcı) kimdir?
Belgin Sarılmışer veya bilinen sahne adıyla Bergen (15 Temmuz 1959, Mersin[no - 14 Ağustos 1989, Adana), Türk arabesk-fantezi şarkıcısı ve oyuncu. 1982-1989 yılları arasında 5 plak, 8 albüm ve 129 şarkısı yayımlandı. Ayrıca yönetmenliğini ve senaristliğini Ülkü Erkakalın'ın yaptığı, Yalçın Gülhan ve Asuman Arsan'ın rol aldığı 1986 yapımı Acıların Kadını adlı filmde oynadı. "Arabesk'in Kraliçesi" olarak da bilinen Bergen, 1986'nın sonlarında yaptığı Acıların Kadını albümü ile büyük ün kazandı. Ölümünden sonra Giden Gençliğim, Garibin Çilesi Mezarda Biter ve Son Ağlayışım adlı albümleri çıkarıldı. Kendisine sürekli şiddet uygulayan eşinin azmettirdiği kişi tarafından 1982'de nitrik asitli saldırıya uğradı ve sağ gözünü kaybetti. 1987'de ise Adana'daki bıçaklı saldırıdan yaralı olarak kurtuldu. 1989 yılında boşandığı eşi Halis Serbest tarafından silahla vurularak öldürüldü ve Mersin Şehir Mezarlığına defnedildi. Bergen, günümüzde Türkiye’de kadına karşı şiddetin sembol isimlerinden birisi olarak kabul edilmektedir. Belgin Sarılmışer, 15 Temmuz 1959'da Mersin'de yedi çocuklu bir ailenin son çocuğu olarak doğdu.Altı yaşındayken anne ile babası boşanınca 1966 yılında annesi Sebahat Çakır ile birlikte Ankara'ya yerleşti. İlköğrenimini Ankara Yenimahalle Yunus Emre İlkokulunda tamamladı. İlkokul yıllarında mandolin çalıp şarkı söyleyen Belgin'in müziğe yeteneğini fark eden öğretmenleri, onu konservatuvarda müzik eğitimi almaya teşvik etti. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın sınavlarına girerek, piyano bölümünü birincilikle kazandı. Burada iki yıl piyano ve viyolonsel eğitimi aldı. Maddi sıkıntılar yüzünden okulu yarım bıraktı ve yaşını büyüterek bir müddet PTT'de memur olarak çalıştı. 1977 yılında arkadaşlarıyla eğlenmek için gittiği Ankara'daki Feyman Gece Kulübü'nde arkadaşlarının isteği üzerine sahneye çıkmasının ardından kulüp sahibi İlhan Feyman'ın iş teklifini kabul etmesiyle sahne hayatı başladı. Feyman Gece Kulübü'nde Grup Lokomotif orkestrası ile birlikte Türk sanat müziği, Türk hafif müziği ve dönemin modası olan aranjman parçalar seslendirdi. Sahnede "Bergen" adını kullandı. Feyman Gece Kulübü'ndeki çalışmasının ardından Adana'daki Kuyubaşı Gazinosu'ndan gelen iş teklifini kabul etti. Adana'da birlikte çalıştığı sanatçı Dilber Ay ile yakın bir dostluk kurdu. Çalıştığı mekanda her gece ısrarla onu dinlemeye gelen ve çiçekler gönderen Halis Serbest ile tanıştı. Adana'daki gazinoda 8 aylık çalışması karşılığında kendisine verilen otomobilin iş sonunda elinden alınması ve borç içinde kalması üzerine, Serbest'le evlenmeyi kabul etti.[6] Evli ve üç çocuk sahibi olan Serbest'in kandırarak sahte bir nikah kıydığı Bergen, birçok kez Serbest'in şiddetine uğradı. Nikahlarının sahte olduğunu öğrenince Serbest'le ilişkisini sonlandırıp Ankara'ya döndü.[7][8] Bergen, Ankara'ya döndükten sonra 1979'da Başkent Gazinosu'nda Bülent Ersoy, İbrahim Tatlıses ve Müjde Ar'ın bulunduğu kadroda sanatçı olarak sahne çıktı. Eşinden boşanan Serbest'e, kendisine uyguladığı şiddete rağmen aşık olduğunu söyleyen Bergen, 9 Ocak 1982'de onunla resmî nikah ile evlendi.[4] Ancak gördüğü şiddet nedeniyle bir süre sonra eşinden ayrı yaşamaya karar verip Ankara'daki sahne çalışmalarına döndü. 1982 yılında Atlas Plak şirketinden ilk uzunçalar çalışması olan "Şikayetim Var" adlı albümü çıkardı. Kezzaplı saldırı Bergen'in saldırıdan önceki bir fotoğrafıBergen, 31 Ekim 1982'de çalışmak için İzmir'de bulunduğu sırada, terk ettiği eşinin, azmettirdiği bir kiralık katilin kezzaplı saldırısına uğradı. Saldırı; Bergen ve annesi Alsancak’ta New York adındaki pavyonun kapısında bir taksiye binmek üzere iken Halis Serbest'in tuttuğu kiralık katil tarafından gerçekleştirildi. Serbest'in 500 bin lira vererek İzmir'e gönderdiği saldırgan tarafından üzerine bir kova kezzap atılan Bergen, olay anını bir mülakatta şöyle anlatmıştır: “O anda iki gözüm gitti. Biraz alkollü olduğum için hiçbir şeyin farkında değilim. Sadece çığlıklar duyuyorum. Bir ara 'Suya götürün!' diyorlar. Kadere bak ki, sular kesik. Su, ip gibi akıyor. Üzerimdeki giysileri yırtıp her tarafımı sardılar. O an her yer çok karanlık, bir şey göremiyor, gözlerimi açamıyorum. Kısa bir süre sonra ekip arabası geldi. Ege Üniversitesi Hastanesi'ne götürdüler. Hastanede 45 gün kaldım, yara tedavisi gördüm." Olay anında yanında olan annesi olayı şöyle anlattı: "İki yıl önce kızımı eter koklatarak kaçırdı. Bergen’e pavyon fedailiği yapan bu adamla evlenmemesini, kendisini mutlu edemeyeceğini defalarca söyledim. Fakat o “Bir defa adım çıktı, geri dönemem,” diyerek beni dinlemedi. Gece kulüplerinde Türk müziği söyleyen kızım sesi ve fiziğiyle kısa zamanda aranılan sanatçı oldu. Bergen’in başarısını kıskanan damadım her gün bir huzursuzluk yaratıp kavga çıkarıyordu. Sonunda bu evliliğin artık yürümeyeceğini düşünerek boşanmaya karar verildi. Buna rağmen kızımın peşini bırakmayan ….. “Seni kimselere yar etmem,” diyerek devamlı tehdit ediyordu." Tedavisi Dönemin tanınmış estetik cerrahı Onur Erol, kezzap saldırısı ile ağır biçimde yaralanan Bergen'e gönüllü olarak yardım etti. Onur Erol, hastasının durumunu 13 Şubat 2010 tarihinde bir gazeteciye şöyle tarif etti: “En az üç kez ameliyat ettiğimi hatırlıyorum onu. Çünkü dokuların iyileşmesi, olgunlaşması aylar sürer bu tip yanıklarda. Zımparalama yöntemiyle Bergen’in derilerini soymuştuk. Sağ gözü çıkmıştı, kapakları kapanmıyordu. Sonradan eklenecek protez için göz çukuru yaptım. Burun kanatları yok olmuştu, oraya kıkırdaklar kondu. Yüzüne kalçasından deri eklendi.” "Arabesk kraliçesi" oluşu Uğradığı saldırıdan sonra ismi gazetelere yansıyan ve ülke çapında tanınan Bergen, tedavisinin ardından gazinocu Cengiz Özşeker'in ikna etmesi sonucu tekrar sahneye çıkmaya karar verdi. 1985'e kadar Özşeker'in sahibi olduğu mekanda sahneye çıkarak şarkılarını seslendirdi. 1983'te 12 şarkı içeren "Kardeşiz Kader" adlı albümü Özşeker'le birlikte İzmir'de kısıtlı bir bütçeyle hazırladı. Saçının perçemiyle gözünü kapattığı o görüntüsüyle görünür olmaya başlayan sanatçı bir ikona dönüştü. Yaşar Plakçılık'ın sahibi Yaşar Kekeva'nın daveti üzerine İstanbul'a giderek 29 Mart 1985'te İstanbul'da ilk defa sahneye çıktı. Burhan Bayar'ın müzik yönetmenliğinde "İnsan Severse" (1985) adlı uzunçalar albümünü hazırladı. 1986'nın sonlarında yaptığı "Acıların Kadını" albümü ona büyük ün getirdi. 1 milyondan fazla satan albümün gördüğü ilgi üzerine, sanatçıya "1986 Yılı Albümü En Çok Satan Arabesk Kadın Sanatçı" unvanıyla Altın Plak ve Altın Kaset ödülü verildi. Son yılları ve öldürülmesi Bergen, 1987'de Ülkü Erakalın'ın senaryosunu kaleme aldığı ve yönetmenliğini üstlendiği "Acıların Kadını" filminde kendi hayatını canlandırdı. Aynı yıl konser için gittiği Adana'da, sahneye çıkarken gazinonun fotoğrafçısı tarafından bıçaklandı. Saldırıyı hafif yaralı olarak atlattı ve ayakta tedavi olduktan kısa süre sonra iyileşti. Bir dönem sahneyi bırakan sanatçı, Selami Şahin, Özer Şenay ve Cengiz Tekin'in yönetmenliklerinde sırasıyla "Onu da Yak Tanrım", "Sevgimin Bedeli" ve "İstemiyorum" adlı albümleri çıkardı. Bergen'in Mersin Şehir Mezarlığı'nda bulunan kafesli kabriBergen, kendisine yönelik kezzaplı saldırının azmettiricisi Serbest'in, yakalanıp yedi yıl hapis cezası almasının ardından onunla ilişkisini sürdürdü. Serbest'in 1988'de tahliye olması üzerine müzik ve sinemayı bıraktı. Ancak 1989 yılında eşinden boşandı ve yeniden çalışmaya başladı. Fakat eski eşi tarafından sürekli takip edilerek tehditlere maruz kaldı. Son olarak "Yıllar Affetmez" adlı albümü çıkardı. 14 Ağustos 1989'u 15 Ağustos'a bağlayan gece, Adana'nın Pozantı ilçesinde Halis Serbest tarafından kurşunlanarak öldürüldü. Silahlı saldırıda annesi Sabahat Çakır ise yaralandı. Bergen doğduğu yer olan Mersin'deki Şehir Mezarlığı'na defnedildi. Cinayetten sonra yurtdışına kaçan katil Almanya‘da yakalanıp; 15 yıla mahkûm oldu. Cezası iyi hâlden 3 yıla indirilen Serbest, Almanya ve Türkiye'deki 16 aylık tutukluluk süresi göz önüne alınarak 7 ay hapis cezası almıştır. Sanatçının mezarı Mersin'de bulunmaktadır ve katilin tehditleri nedeniyle 6 kilitli bir kafesle korunmaktadır. Kardeşi bu durumla ilgili şöyle demiştir: "O adam, 32 yıl önce Belgin'i öldürmeden, gecenin ikisinde arardı telefonla "Kemiklerini size bırakmayacağım, onu öldüreceğim" derdi. Annem o mezara o kafesi onun için yaptırdı."
Ölümünden sonra Bergen'in hayatı birden çok filme konu olmuştur. 1995 yapımı Aşk Ölümden Soğuktur filminde Bennu Gerede, 2022 yapımı Bergen filminde ise Farah Zeynep Abdullah tarafından canlandırılmıştır. Bergen filmi 10 gün içinde 2.600.000 izlenmeye ulaşarak tüm zamanların en iyi film açılışını yapmıştır ve birden çok rekor kırmıştır. Aynı zamanda film, Türk sinema tarihinin en çok izlenen 8. filmi olmuştur.[17] Bergen'in şarkıları geçmişte birçok usta sanatçı tarafından yeniden yorumlanmıştır ve anısına 2022 yılında 8 Mart Dünya Kadınlar gününde Saygı Albümü: Bergen piyasaya sunulmuştur. Albümde ünlü kadın sanatçılar Gülşen, Ceylan Ertem, Melike Şahin, Derya Uluğ, Jehan Barbur, Bade Derinöz, Melek Mosso, Feride Hilal Akın klasik Bergen şarkılarını tekrar seslendirmiştir. Diskografi Yalnızca resmi olarak yayınlanmış stüdyo albümleri yer almaktadır. Yıllar Affetmez'den sonra çıkan 3 albüm sanatçının daha önceden hiç yayınlanmamış kayıtlarını içerdiğinden, resmi diskografisine kabul edilmektedir. YılAlbümYapımcıFormat1982Şikayetim VarAtlas PlakLP (1986'da MC olarak yeniden basıldı.)1984Kardeşiz KaderYaşar Kekeva PlakLP (1985 ve 1990'de MC olarak yeniden basıldı.)1985İnsan SeverseLP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1986Acıların KadınıLP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1987Onu Da Yak TanrımLP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1988Sevgimin BedeliMC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1988İstemiyorumLP, MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1989Yıllar Affetmez (Aslen son albümü)MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1990Giden Gençliğim [2]MC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1990Garibin Çilesi Mezarda BiterMC (1999'da CD olarak yeniden basıldı.)1991Son AğlayışımMC, CD
Comments