Bugün 28 Temmuz. İlhan İrem, Nimet Arzık, Cemal Madanoğlu ve Ayşen Tekin’in ölüm yıldönümleri.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla anıyoruz.
İlhan İrem kimdir?
İlhan İrem 1 Nisan 1955’te Bursa’da doğdu. 1969 yılında ortaokul son sınıftayken, okul orkestrasının solisti olarak müziğe ilk adımını attı. 1970 yılında Milliyet Gazetesi’nin düzenlediği liselerarası müzik yarışmasında Meltemler adını verdikleri orkestraları ile Marmara Bölgesi birincisi oldu. Meltemler ile 1970 – 1973 yılları arasında Bursa Çelik Palas Oteli ve Uludağ’daki çeşitli otellerde dans müziği şarkıcılığı yaptı.
1973 yılında kendi imkanları ile Diskotür firmasına yaptığı ilk 45’liği “Birleşsin Bütün Eller – Bazen Neşe Bazen Keder” ile beklediği başarıyı yakalayamadı. Plak firmasının bestelerini başka sanatçılara söyletme isteğini geri çevirdikten sonra yapmış olduğu ikinci 45’liği “Yazık Oldu Yarınlara – Haydi Sil Gözlerini” genç sanatçıyı bir anda en popüler sarkıcı konumuna getirdi. 1975 yılında yayınlanan üçüncü 45’liği “Anlasana” ile de başarısını devam ettirdi. 1976 yılında yayınladığı dördüncü 45’liğinde Tanrı’yı sorguladığı “Kuklacı Amca” 45’liği gelenşirketi tarafından piyasadan toplatıldı. 1976 yılında ilk LP çalışması olan “İlhan İrem 1973-1976” yayınlandı. “Üzülme Dostum”, “Havalar Nasıl”, “Ayrılık Akşamı”, “Sensiz de Yaşanıyor”, “Bal Ağızlım” gibi her yaptığı 45’lik liste başı oldu 1973-1981 yılları arasında toplam 10 adet 45’liği yayınladı.
1979 yılında yayınladığı senfonik yapıdaki “Sevgiliye” LPsi ile ilk defa akademik bir çalışmayla müzik yaşamında yeni bir yola saptı. “Sevgiliye” albümünde ilk defa kendi yazdığı sözler dışında bir Nazım Hikmet şiiri olan “Hoşgeldin”i besteler ve seslendirir. “Bir Yıldız” adlı bestesi 1979 Eurovision Türkiye finaline kalır ama yarışamadan askere alınır. 1981 yılında askerliğinde yaptığı bestelerden oluşan “Bezgin” yayınlanır. 1983 yılında yedi yıllık bir çalışmanın ürünü olan ve sanatçının kendisi tarafından “Rock senfonisi” olarak adlandırılmış üçlemesi “Pencere… Köprü… Ve Ötesi…” sırayla yayınlanmaya başlanır.
1984 yılında Türkiye’yi Bulgaristan’da düzenlenen Altın Orfe Yarışması’nda temsil eder. Dereceye giremez ama “Gazeteciler Özel Ödülü”nü kazanır. 1985 yılında üçlemenin ikinci ürünü olan “Köprü” ile birlikte “Pencere.. Köprü… Ve Ötesi…” (Hikaye) adında ilk defa bir plağın öyküsü çizgilerle anlatılmış olarak piyasaya çıkar. 1986 yılında sözlerini yazdığı “Halley” Melih Kibar tarafından bestelendi ve Türkiye’ye Eurovision Şarkı Yarışması’nda o yıla kadar alınan en iyi dereceyi getirdi. 1987 yılında üçlemenin sonuncusu “Ve Ötesi”, “Uzaklarda Biri Var” (Denemeler) ile birlikte yayınlandı. 1988 yılında “Dünden Yarına” adlı albümü, 1989 yılında “Uçun Kuşlar” albümleri yayınlandı. 1990 yılında üçüncü kitap olan “Katastrof” (Şiirler) ve “Pencere.. Köprü… Ve Ötesi…” yayınlandı. 1992 yılında “İlhan-ı Aşk” albümünü yayınladı.
1994 yılında yayınlanan “Koridor” ve “Romans” albümleri ile birlikte aynı yıl dördüncü kitap “Delirium” (Denemeler) piyasaya çıktı. 1995 yılında “Sevgililer Günü / The Best Of İlhan İrem 1”, 1997 yılında “Aşk İksiri & Cadı Ağacı / The Best Of İlhan İrem 2”, 1998 yılında “Hayat Öpücüğü / The Best Of İlhan İrem 3” albümü ve “Millenium / Sanalizasyon Fareleri, Yarasalar ve Diğerleri” (Denemeler) adlı beşinci kitap okuyucuya ulaştı.
2000 yılında eski çalışmaları olan “Bezgin”, “Pencere… Köprü… Ve Ötesi…” albümleri, bazı bölümleri yeniden mix edilmiş orijinal kayıtlarıyla “Bezginin Gizli Mektupları”, “Uçuk Mavi Pencere”, “Bulutlara Köprü”, “Düşler ve Ötesi” isimleriyle tekrar piyasaya çıktı. 2001 yılında “Seni Seviyorum” ve 2003 yılında son çalışması “Bir Meleğe Aşık Oldum” adlı albümü yayınlandı. 2004 yılında “Işık ve Sevgiyle 30 Yıl” albümü yayınlandı.
2006 yılında “Cennet İlahileri” albümünü, 2008 yılında çocuklar için hazırladığı “Tozpembe / Progressive Çocuk Şarkıları” isimli bir albümünü yayınladıİlhan İrem sanat yaşamı boyunca 6 kez Altın Plak olmak üzere pek çok ödül aldı. Aralarında “Hey” ve “Ses” de olmak üzere çeşitli dergi, gazete ve kurumlar tarafından pek çok kez “yılın erkek sanatçısı” ve “yılın sanatçısı” ödüllerine layık görüldü. Birçok şarkısı ve albümü çeşitli dergi, gazete ve kurumlar tarafından “yılın şarkısı/yılın albümü” seçildi.
İlhan İrem, bir konserinde tanıştığı hayranı Hansu İrem ile 1 Ekim 1991 tarihinde evlendi. 28 Temmuz 2022'de aramızdan ayrıldı.
Albümleri :
1976 – İlhan İrem 1973-1976
1979 – Sevgiliye
1981 – Bezgin
1983 – Pencere
1985 – Köprü
1987 – Ve Ötesi
1988 – Dünden Yarına
1989 – Uçun Kuşlar Uçun
1990 – Pencere… Köprü… Ve Ötesi…
1992 – İlhan-ı Aşk
1994 – Koridor
1994 – Romans
1995 – Sevgililer Günü The Best Of İlhan İrem 1.
1997 – Aşk İksiri & Cadı Ağacı The Best Of İlhan İrem 2.
1998 – Hayat Öpücüğü The Best Of İlhan İrem / 3.
2000 – Bezginin Gizli Mektupları
2000 – Uçuk Mavi Pencere
2000 – Bulutlara Köprü
2000 – Düşler ve Ötesi
2001 – Seni Seviyorum
2003 – Bir Meleğe Aşık Oldum / The Best Of İlhan İrem/ 4.
2004 – Işık ve Sevgiyle 30 Yıl
2006 – Cennet İlahileri
2008 – Tozpembe/Progressive Çocuk Şarkıları
Yazdığı Kitaplar :
1985 – Pencere… Köprü… Ve Ötesi… (Öykü)
1987 – Uzaklarda Biri Var (Denemeler)
1990 – Katastrof (Şiirler )
1994 – Delirium (Denemeler)
1998 – Millenium / Sanalizasyon Fareleri, Yarasalar ve Diğerleri (Denemeler)
2007 – Siyah Kuğunun Şarkısı (Senfonik Şiir)
Nimet Arzık kimdir?
Çerkes kökenli yazar, çevirmen ve gazetecidir. Babası Halid Carım uzun süre Fransa ve İsviçre’de yaşamıştır. “Figaro’ gazetesinde ve başyazarı olduğu “Le Levant” da yazılar yazmış, “La Pensee Turque” dergisini yayınlamış bir gazeteciydi. Annesi ise Polonyalıdır. Nimet Carım, İzmit’de doğdu. Babasını küçük yaşta kaybettiği için kardeşleriyle birlikte amcaları Fuad Carım tarafından büyütüldü. Türkçe’den başka Polonezce, Fransızca ve Rusça dahil birkaç dili öğrendi. İstanbul’daki “Notre Dame de Sion” lisesini bitirdi. 1937-1942 yılları arasında altı yıl Polonya’da annesinin ailesi ile yaşadı. Dünya savaşının başlaması üzerine, bir süre Milano’da (İtalya) konsolos olan amcasının (Fuad Carım) yanında kaldıktan sonra Türkiye’ye döndü. Basın Yayın Genel Müdürlüğü’nde çalıştı. Türkiye folkloru ve edebiyatından Fransızca’ya yaptığı çeviriler Fransa’da “Gallimard” ve “Hachette” gibi ünlü yayınevleri tarafından yayınlandı. Dünya ve Fransız edebiyatından bazı eserleri de Türkçe’ye kazandırdı. 1950’li yıllarda birbuçuk yıl süreyle hemen tamamını kendisinin doldurduğu “Renk” (1958) adlı aktüalite dergisi çıkardı. “Son Baskı”, “Yeni Sabah”, “Yedi Gün’, “Akbaba”, “Aydınlık” vb. birçok dergi ve gazetede makaleleri, araştırma, röportaj ve fıkra yazıları yayımlandı. Anadolu Ajansı Genel Müdürlerinderinden olan Şerif Arzık ile evlendi. Şerif Arzık, dönemin Başbakanı Adnan Menderes ile aynı heyette 17 Şubat 1959 tarihinde İngiltere’nin başkenti Londra’da yapılacak Kıbrıs görüşmelerine katılmak için Ankara Esenboğa Havalimanı’ndan yola çıktı. Viscount tipi dört motorlu “Sev” isimli uçak, yoğun sisin etkili olduğu Gatwick havaalanına yaklaşık 5 kilometre kala Surrey bölgesindeki Newdigate köyü yakınlarında ormanlık bir alana düştü. Ağaçlara çarpan uçağın iki kanadı koptu ve ters döndü. Uçakta bulunan 8 mürettebattan 5’i, 16 yolcudan ise 9’u hayatını kaybetti. Başbakan Adnan Menderes kazadan hafif yaralanarak sağ kurtuldu ancak aralarında dönemin Anadolu Ajansı Genel Müdürü olan Şerif Arzık, Basın-Yayın ve Turizm Bakanı Server Somuncuoğlu ve Başbakanlık Özel Kalem Müdürü Muzaffer Ersü hayatını kaybetti. Kendi deyimiyle “Tek At Tek Mızrak” yaşayarak 60 yılı aşan ömrüne 41 kitap, sütunlar dolusu yazı, iki eş, üç çocuk, iki torun, dört yabancı dil, her kesimden dostlar ve çetin düşmanlar sığdırdı. Jülide Gülizar’ın deyimiyle “kalemini haksızlıklara, işkenceye, baskıya karşı bir silah gibi kullandı. Mücadelesini tek başına bir örgüt gibi sürdürdü. Yaşamındaki son saniyelerini çalışma masasının başında tamamladı. Özellikle “Tek At Tek Mızrak” adlı eserinin ilk iki cildinde yabancı kültürler arasında maddi-manevi erozyona uğrayan Kafkasya’lı Carım ailesinin yaşamından canlı kesitler verir. Nimet Arzık’ın ağabeyi Taha Carım diplomattı ve Türkiye’nin Vatikan büyükelçiliği, Taha Bey’in son görevi oldu. 1977’nin 9 Haziran’ında, Roma’daki büyükelçilik ikametgahının önünde katledildi, cinayeti “Ermeni Soykırımı Adalet Komandoları” adında bir örgüt üstlendi ve büyükelçinin katilleri bulunamadı. Nimet Arzık’ın ailesinin bir başka mensubu daha vardı ki, eserleri bugün bile okunuyor… Daha doğrusu, onun yazdıkları bir başka meşhur yazarın eseri imiş gibi biliniyor… Amcanın ismi, Fuad Carım idi… 1892 ile 1972 seneleri arasında yaşadı. Mülkiye’yi bitirmiş, Kuvâ-yı Milliye’ye katılmış, milletvekilliği ve Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı yapmış, elçiliklerde bulunmuştu. O da zamanının ileri entellektüellerindendi, bir hayli kitap yazmış ve bir o kadar da tercüme yapmıştı ve eserlerini çok az sayıda bastırıp eşine-dostuna hediye etmeye meraklıydı. Yayınları arasında “İşlenmemiş Konular” başlığı altında çıkarttığı “Faslılar’ın Kaleme Aldığı 16. Asırdan Kalma Türkiye Seyahatnamesi”, “İstanbul’daki İki Fas İmparatoru”, “Kanuni Devrinde İstanbul” ve “Kur’an’ın Sahte Tercümeleri” gibi konuları birbirinden renkli kitaplar vardı. Fuad Carım’ın bugüne kadar ismini işitmemiş ve eserlerinin halâ nasıl çok okunanlar arasında bulunduğunu merak etmiş olabilirsiniz, söyleyeyim: 1964’te yayınladığı ve 16. asırda yaşamış Pedro de Urdemalas isimli bir İspanyol’un anılarını naklettiği “Kanuni Devrinde İstanbul” isimli eserinin kurgusu ve birçok bölümleri seneler sonra bir başka yazarımız tarafından aynen alınmış, “Beyaz Kale” isimli bir başka kitap haline getirilmiş ve bu işi yapan yazara da daha sonra Nobel verilmiştir Nimet Arzık, 1983’te yayınladığı hatıralarında, 1957’de o zamanki resmî unvanı Milli Emniyet Reisi olan Hüseyin Avni Göktürk’ün kendisine tecavüze kalkıştığını yazmıştı. 27 Temmuz 1989 tarihinde ölmüştür.
Fransızca eserleri: “Antologie des Poetes Turcs Contemporains”, “Anthologie de la Chanson Populaire Turque”, “Anthologie de la Poesie de Divan”, “Douze Poemes”, “Maximes et Proverbes Turcs”, “Kayseri Ville aux Mausolees”, “Le Ravin de Göreme”, “Les Sept Merveilles D’İstanbul”, “Ces Quatre Villes”, “Chants de Guerre et de Paix”, ‘Ainsi mourut L’amour”. Türkçe eserleri: “İblis’in Çiçeği” (Röportaj), “Ölü Şerif Arzık’tan Mektuplar” ( Taşlama, 1959), “27 Mayıs’tan Sonra” (Röportaj), “Kulun Elinde Kul” (Röportaj), “AP’nin Romanı” (Röportaj), “Oy Ver Bana Altındağ” (Röportaj), “Patçiçek”, “Siyam Kralına Mayonu Taşıtma” (Tiyatro) “Bazen Kemanlar” (Çeviri), “Tutsak” (Çeviri), “Menderes’i İpe Götürenler’ (Ankara 1966), “Bitmeyen Kavga: İsmet İnönü” (Ankara 1966), “Eş Kişiler Zinciri” (Biyografıler), “Türkiye’m Türkiye’m’; “Uç Beyleri” (Biyografıler 1972), “Ak Altının Ağası” (Hacı Ömer Sabancı’nın Hayatı), “Osmanlı Sarayında Yabancı Kadın Sultanlar”, “Çalkantı” (Jules Romains’den Çeviri), “Demirel’in İçi Dışı’ (1985), “Tek At Tek Mızrak-Anılar” (3 Cilt 1983-1985).
Cemal Madanoğlu kimdir?
Madanoğlu, 1907 yılında Uşak ilinin Eşme ilçesinde dünyaya geldi. İlkokulu ve ortaokulu İstanbul’da tamamladı. 1924 yılında Kuleli Askeri Lisesinden, 1926 yılında Kara Harp Okulundan Piyade Asteğmen olarak mezun oldu. 1927 yılında Piyade Atış Okulundan teğmen olarak Muğla’daki 1. Dağ Alay Komutanlığı’na tayin oldu. 1930 yılında üsteğmen oldu ve 1931 yılında Niğde’deki 12. Piyade Alayı’na tayin oldu.
1933 yılında Cizre’deki 7. Sınır Taburu’nda görevlendirildi. Jandarma sınıfına nakledilerek Urfa İl Jandarma Komutanlığı Mülhaklığına verildi. 1934 yılında Siirt’teki 10. Seyyar Jandarma Taburu’na verilerek Yüzbaşı rütbesine terfi ettirildi. Burada Sason Harekâtı’na katıldı. 1936 yılında Kara Kuvvetlerine dönerek Siirt’te 1. Piyade Alayı Bölük Komutanı oldu. 1937 yılında 189. Piyade Alayı’na atandı. 1938 yılında Kurmay kıta stajı için 1. Topçu Alayı’na verildi. 1938 yılında girdiği Harp Akademisi’nden 1941 yılında mezun oldu.
Cemal Madanoğlu, Kurmay yüzbaşı olarak 1941 yılında Bergama’daki 205. Dağ Alayı Bölük Komutanlığına tayin edildi. 1941’de Binbaşı rütbesine terfi etti. 1942’de Genelkurmay Başkanlığı 1. Şubesine atandı ve ardından Terkos’taki 24. Tümen 1. Şube Müdürlüğüne getirildi. 1946 yılında Yarbay rütbesine terfi ettirilerek İstanbul Sıkıyönetim Komutanlığı 1. Şube Müdürü ve Üniversite Talim Alayı Tabur Komutanı oldu. 1947 yılında Kilyos’taki 82. Piyade Alayı Tabur Komutanı ve ardından 1. Zırhlı Tümen Kurmay Başkanı oldu. 1949 yılında İstan Hava Savunma Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanlığı’na atandı. Aynı sene İzmit’teki 6. Kolordu 3. Şube Müdürlüğüne atanıp Albay rütbesine terfi ettirildi. 1950’de 3. Yurtiçi Bölge Komutanlığı Kurmay Başkanlığı, ardından Kara Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığı Şube Müdürlüğüne getirildi.
1953 yılında Kore Savaşında Türk Tugayı Komutan Yardımcısı görevine atandı. 1954 yılında Tuğgeneral rütbesine terfi ettirilerek Siirt’teki 12. Tümen Komutanlığına atandı. 1956’da Erzurum’daki 3. Ordu Kurmay Başkan Vekili oldu. 1957’de Konya’daki 2. Ordu Kurmay Başkanı oldu. 15 Ocak 1958’de Etimesgut’taki Zırhlı Eğitim Tümeni komutanı, 22 Ekim 1958 tarihinde Elâzığ’daki 10. Dağ Tümeni komutanı oldu.
Tümgeneral olduktan sonra 1 Ekim 1959 tarihinde Kara Kuvvetleri Lojistik Dairesi Başkanlığına atandı. Askerlikte korgeneralliğe kadar yükseldi.
27 Mayıs 1960 günü, Orgeneral Ragıp Gümüşpala’nın cunta lideri kendisinden daha kıdemsiz ise 3. Ordu ile Ankara’ya yürüyüp isyana son vereceğini bildirmesi üzerine, İzmir’de bulunan Cemal Gürsel’in Ankara’ya getirilmesine kadar, Millî Birlik Komitesi’nin fiilen başkanlığını yaptı. 26 Mayıs 1960 gecesi, Tümgeneral rütbesi ile cuntanın gerçek lideri olarak 27 Mayıs Darbesi’ni yönetti.
Millî Birlik Komitesi Güvenlik Komisyonu’nda görev aldı. Komite üyeliği ile birlikte, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığını da üzerine aldı.
Tabi Senatörlüğe karşı çıkarak, Komite üyeliği ile birlikte, Ankara Sıkıyönetim Komutanlığı vazifelerinden Korgeneral rütbesindeyken ayrıldı ve 6 Haziran 1961tarihinde emekli oldu.
22 Şubat 1962 ayaklanması, 20 Mayıs 1963 ayaklanması ve 9 Mart 1971 darbe teşebbüsüne katılmakla suçlandı ve tutuklandı. Ankara ve İstanbul savcılıklarının yetkisizlik kararıyla serbest kaldı.
1964 yılında İstanbul’dan bağımsız olarak milletvekilliğine adaylığını koydu. Seçimi kazanamadı.
1966’da Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından Kontenjan Senatörü seçildi.
Cumhuriyet gazetesinde yayınlanan anılarının birinci bölümü “Anılar” adıyla 1982 yılında kitap olarak basıldı.
Cemal Madanoğlu, 28 Temmuz 1993 tarihinde İstanbul’da 86 yaşında hayatını kaybetti.
Kitapları : 1982 – Anılar
Ayşen Tekin kimdir?
İstanbul Üniversitesi, Edebiyat Fakültesi, Felsefe Bölümü’nden mezun olan Ayşen Tekin, 1970 yılında tiyatro dünyasına adım attı. İlk deneyimlerini Tevfik Gelenbe Tiyatrosu’nda edinen sanatçı sonraki y ıllarda Lale Oraloğlu Tiyatrosu, Ankara Birlik Tiyatrosu, Tuncay Özinel Tiyatrosu gibi topluluklarda çalıştı. Aynı zamanda bir seslendirme sanatçısı olan Tekin, bir yandan kamera karşısına geçerek, televizyon dizileri ve filmlerinde, ve sinema filmlerinde rol aldı. Çocuklar Duymasın dizisindeki rolüyle tanınan sanatçı, geçirdiği guatr ameliyatı sonrasında yüksek ateş ve nefes darlığı nedeniyle 28 Temmuz 2006’da yaşamını yitirdi ve Karacaahmet mezarlığı’na gömüldü…
Comments