Bugün 29 Şubat. Rauf İnan, İskender Iğdır, Halil Sezai Erkut ve Tevfik Durlanık'ın ölüm yıldönümü.
BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla anıyoruz.
Rauf İnan kimdir?
İstanbul Öğretmen Okulu ve Viyana Pedagoji Enstitüsü mezunudur. Kayseri Zencidere Köyü Öğretmenliği, İstanbul ve İzmir İlköğretim Müfettişlikleri, İzmir Maârif Müdür Muavinliği, Manisa Maârif Müdürlüğü, Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsü Öğretmenliği ve Müdürlüğü, Hasanoğlan Köy Enstitüsü Öğretmenliği ve Müdürlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı Müfettişliği, Ankara 5. Ortaokul Müdürlüğü ve 4. Ortaokul Matematik Öğretmenliği, Ankara Yıldırım Beyazıt Ortaokulu ve 1. Erkek Sanat Enstitüsü Ankara Namık Kemal Ortaokulu Matematik Öğretmenliği, İlköğretim Müfettişliği Kurs Müdürlüğü, Yazarlık, Kurucu Meclis Öğretmen Teşekkülleri Temsilciliği (6 Ocak 1961 – 25 Ekim 1961) yapmıştır. Evli ve iki çocuk babasıdır.
1905 yılında Bingöl'ün Genç ilçesinde doğdu. İlk öğrenimini Bingöl ve Birecik'te yaptı. Urfa Sultanisinde okudu, Fransızca öğrendi. İstanbul Erkek Muallim Mektebine kaydoldu. Buradan mezun olduktan sonra Kayseri'ye Zincidere Öksüzyurdu'na öğretmen olarak atandı. Sivas'ta 1926 yılında İlköğretim Müfettişleri Kursu'na katıldı, burada Rıdvan Nafiz Bey, Kadri Bey (Yörükoğlu), Reşat Şemsettin Bey (Sirer), İsmail Hakkı Bey (Tonguç) ders vermekteydi. 25 Ağustos 1928 tarihinde yeni yazıyı öğretme seferberliğine katılır. 1928 yılında yurtdışına eğitime gönderilmek için seçilen öğretmenler arasındadır. Yurtdışında Viyana'da Pedagoji Enstitüsüne devam etti, Viyana Yüksek Halk Okulunda Kültür Felsefesi dersleri aldı, Paris’te Alliance Française’i bitirdi ve 1931 yılında yurda döndü. Askerliğini Selimiye Kışlasında öğretmen yedek subay olarak yaptığı sırada Mustafa Kemal Atatürk'ü görme fırsatını buldu. Arkadaşı M. Ali Eren olayı aktarmaktadır. Askerlik sonrası 1934 yılında İzmir'e ilköğretim müfettişi olarak atandı. Hasan Âli Yücel'in milli eğitim bakanı olduğu sırada 17 Nisan 1940 tarihinde Köy enstitüleri kuruldu. Rauf İnan, Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsüne müdür olarak atandı. 1945 yılında Hasanoğlan Köy Enstitüsü müdürlüğüne atandı. 1950'den sonra ilkokul ve ortaokullarda öğretmenklik yaptı. 1970 yılında emekli oldu.
Rauf İnan, UNESCO genel kurul ve yönetim kurulu üyeliği, Halkevleri Atatürk Enstitüsü üyeliği, Halkevleri yönetim kurulu başkanlıkları yapmıştır.
Aynı kuşak eğitimcilerden M. Ali Eren (1911-2001)9 Temmuz 2013 tarihinde Wayback Machine sitesinde arşivlendi. kendisi hakkında "..değerli Eğitimci M. Rauf İnan'ın “Bir insan zamanını değerlendirdiği ölçüde insandır.” dediğini ve bunu çok önemsediğini.." aktarmaktadır.
Ödüller
Türk Eğitim Derneği Eğitim Büyük Hizmet Ödülü, 1979
Hacettepe Üniversitesi Seçkin Eğitimci Ödülü, 1982
İskender Iğdır kimdir?
(9 Ocak 1968, İstanbul - 29 Şubat 2000, Iğdır), Türk dağcı. AKUT Arama Kurtarma Derneği'nin kurucuları arasında yer almaktadır.
Bakırköy İbni Sina İlkokulu, Bakırköy Ortaokulu ve Bakırköy Endüstri Meslek Lisesi'nde tamamladığı ilk ve orta öğreniminin ardından Yıldız Teknik Üniversitesi jeodezi ve fotogrametri mühendisliğinde eğitim gördü. Yüksek lisansını Boğaziçi Üniversitesi'nde yine jeodezi alanında yaptı. 21 Şubat 1995'te jeodezi yüksek mühendisi oldu.
1993 Nisan'ından 1997 Ağustos'una kadar Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi Deprem Araştırma Enstitüsü'nde araştırma görevlisi olarak çalışan İskender Iğdır, 28 Ağustos 1997'de coğrafya ve keşif dergisi Atlas'ta muhabir olarak çalışmaya başladı. Atlas dergisinin kartografya servisini de kuran Iğdır, bu alanda pek çok insan yetiştirdi.
İskender Iğdır, 29 Şubat 2000 tarihinde, Nasuh Mahruki, Kuvvet Lordoğlu ve Selçuk Kahveci ile birlikte Ağrı Dağı'ndan inerken dağın en tehlikeli bölümü olan 4900 metre rakımlı Cehennem Deresi mevkiinde ayağı kayarak uçuruma düştü ve hayatını kaybetti. Naaşı düştüğü yerden alınarak İstanbul'da defnedildi.
Ölümünden sonra, Iğdır Gençlik Hizmetleri ve Spor İl Müdürlüğü'ne bağlı spor salonuna "İskender Iğdır Spor Salonu" adı verilmiştir.
Halil Sezai Erkut kimdir?
Bürokrat, siyaset adamı, milletvekili, Ankara Belediye Başkanlarından (D. 1908, Mucur / Kırşehir – Ö. 29 Şubat 1988). Baba adı H. Sait, anne adı Hatice’dir. Ankara Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten (1931-32) sonra Divan-ı Muhasebat Murakıbı, Müddeiumumi Muavini (1930 – 43), Ankara Defterdarı (1943 – 47), Çalışma Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü (1947 – 50) olarak görev yaptı. Kırşehir Milletvekili olarak 1950 – 54 arası, Ankara Milletvekili olarak 1957- 60 arası TBMM’de yasama çalışmalarına katıldı. 1954 – 57 arası serbest avukatlık yaptı. 6 Ocak 1961–25 Ekim 1961 arası Kurucu Meclis üyeliği görevinde bulundu. 1963 yerel seçimlerinde Ankara Belediye Başkanı seçildi.
Okumayı, hayır derneklerine vakit ayırmayı severdi. Cumhuriyet Halk Partisi üyesiydi. 1955’te evlendiği Refahat hanımdan 4 kız, 1 erkek çocuk babasıydı. 29 Şubat 1988’de hayatını kaybetti.
KAYNAK: Afşin Oktay - Kemal Bağlum / Biyografiler Ansiklopedisi (1959).
Tevfik Efendi (Mehmet Tevfik Durlanık) kimdir?
(1871-1944)
Türk siyasetçi, din alimi, eğitmen ve idareci.
Türk siyasetçi, din alimi, eğitmen ve idareci. 1871’de Kângırı (Çankırı)’da doğmuştur. Çankırı’da müftülük, müderrislik, idare meclisi üyeliği, maarif meclisi başkanlığı ve üyeliği yapmış olan Hazımiye Medresesi (Çankırı Buğday Pazarı Medresesi) banisi Sûfizâde Mustafa Hazım Efendi’nin oğludur. Yerel kaynaklarda annesinin Çankırı-Yapraklı’dan Nazife Hanım olduğu belirtilmektedir. Adı, Osmanlı Devleti arşiv kayıtlarında Hacı Tevfik Efendi, Müftüzade Hacı Tevfik Efendi, Kengirilizade Hacı Tevfik Efendi ve Meclis Mazbatasında Mehmet Tevfik Efendi olarak geçmektedir. Meclis’te Hacı Tevfik Efendi ismiyle anılmış ve Soyadı Kanunu ile Durlanık soyadını almıştır. İsmail, Hacı Ali, Salih ve Hüseyin adlarında 4 erkek kardeşinin olduğu bilinmektedir. Evli ve 7 çocuk sahibidir.
İlk ve orta öğrenimini Çankırı Rüştiyesinde 1887’de tamamlamış ve ardından İstanbul Fatih Medresesinde eğitim ve öğrenim görüp 1896’da icazet almıştır. Bir süreliğine Selanik ve civarında vaizlik yaptıktan sonra Çankırı’ya dönmüştür. 1899’da Çankırı Maarif Meclisi üyeliğinde bulunmuş, 1899-1903’te Hazımiye Medresesinde müderrislik yapmış ve 25 Mart 1903’te halkın seçimi ile Sinop Müftülüğüne getirilmiştir (Diyanet İşleri Başkanlığı kayıtlarında tayin tarihi 24.5.319 olarak belirtilmiştir). Müftülükle beraber Sinop Alâiye Medresesi Müderrisliği ve Alâiye Camii kürsü şeyhliği vazifelerini de üstlenmiştir.
Sinop’ta bulunduğu esnada, yasak olan bir toplantının tertipçisi olduğu iddiasıyla 21 Nisan 1906’da görevden alınarak Çankırı’ya sürgün edilen Tevfik Efendi, 15 Şubat 1907’de bu defa Fizan’a sürgün edilmiştir (Diyanet İşleri Başkanlığı kayıtlarında Fizan’a sürgün tarihi 28.10.324 olarak belirtilmiştir). Fizan’dan kaçarak Fildişi sahillerine varmış ve buradan, önceden tanıdığı bir İngiliz armatörün şilebiyle İngiltere’ye ve oradan Fransa’ya geçmiştir. Paris’te bulunduğu dönemde II. Meşrutiyet’in ilanını haber alması üzerine Çankırı’ya dönmüştür. 1908 seçimlerinde I. Dönem Meclis-i Mebusanına Çankırı Milletvekili (Bağımsız) olarak seçilmiştir. Mecliste Evkaf ve Defter-i Hâkanî Komisyonu Başkanlığına getirilerek, Defter-i Hâkanî (Tapu-Kadastro) İdaresinin yeniden düzenlenmesiyle görevlendirilmiştir. Bu dönemde Fizan’a sürgün edilme hadisesinin de peşini bırakmayan Tevfik Efendi, dönemin Çankırı Mutasarrıfı Cevdet Paşa aleyhinde, Paşa’nın kendisine karşı beslediği garez neticesinde ve gerçeklerle bağdaşmayan isnatlarla Fizan’a sürülmesine sebep olduğuna dair ilgili makamlara birçok kez şikâyette bulunmuş ve adaletin yerini bulması istemiyle dava açmıştır. Mahalli adliyece yapılan tahkikatta bir bulgu elde edilememesi üzerine tahkikat evrakı bu sefer Şura-yı Devlete gönderilmiş ve burada yapılan tahkikat neticesinde, sürgüne sebep olduğu anlaşılan Cevdet Paşa’nın muhakeme altına alınmasına karar verilmiştir.
1912’de II. Dönem Meclis-i Mebusânı seçimlerinde yeniden Çankırı Milletvekili (Bağımsız) seçilen Tevfik Efendi, Meclisin feshedilmesi üzerine Hazımiye Medresesinde müderrislik yapmaya başlamıştır. Kasım 1914’te Bidayet Mahkemesi Üyeliğine seçilmişse de 14 Aralık 1914’te belirsiz bir siyasi nedenle Mahkeme Heyetiyle birlikte görevden uzaklaştırılmıştır. Suçsuz olduğunun anlaşılması üzerine göreve iadesine karar verilmişse de memuriyete geri dönmeyerek müderrislik ve vaizliğe devam etmiştir. 1 Ocak 1919’da İl Genel Meclisi Üyeliğine seçilen Tevfik Efendi, 20 Nisan 1919’da Çankırı Müftülüğüne getirilmiştir (Diyanet İşleri Başkanlığı kayıtlarında tayin tarihi 14 Temmuz 335 olarak belirtilmiştir). Müftülük görevi devam ettiği esnada 1919’da yapılan Meclis-i Mebusân seçimlerinde bir kez daha Çankırı Milletvekili olarak seçilmiştir. Siyasi hasımları bu dönem zarfında da Tevfik Efendi’yle uğraşmayı sürdürmüşlerdir. Kendisinin Hürriyet ve İtilaf Partisi üyesi olduğuna, Partililerin desteğiyle İl Genel Meclisi Üyeliğine getirildiğine ve usulsüz biçimde Milletvekili seçildiğine dair ilgili makamlara birçok kez şikâyette bulunulmuş, tahkikat neticesinde Tevfik Efendi’nin ilim ve irfanı sahibi biri olarak bulunduğu makamlara hakkıyla geldiği vurgulanarak, hakkındaki ithamların asılsız olduğuna karar verilmiştir.
Ocak 1920’de Meclise katılan fakat İstanbul’un işgali sonrasında Meclisin feshedilmesi üzerine İnebolu yoluyla Çankırı’ya gelen Tevfik Efendi, yeniden Çankırı Müftülüğüne seçilmişse de Heyet-i Temsiliye’nin talimatına uyarak Ankara’ya gelmiştir. 21 Temmuz 1920’de tezkeresini Büyük Millet Meclisi Başkanlığına sunmuş ve 24 Temmuz 1920’de Meclis Genel Kuruluna Çankırı Milletvekili olarak tanıtılmıştır. Mecliste Birinci Gruba kayıtlı olmakla birlikte Gruptan bağımsız hareket eden milletvekillerinden biri olmuştur. 21 Eylül 1920’de Konya İstiklâl Mahkemesi Üyeliğine seçilmiş (73 oyla) ve Mahkemenin faaliyette süresince (1 Ekim 1920-18 Şubat 1921) görevde kalmıştır. Birinci Mecliste İrşad, Şer’iye-Evkaf, İktisat, Anayasa, Tapu-Kadastro Komisyonlarında ve Memurin Muhakemât-ı Tetkik Kurulunda bulunmuş; II. Yasama Yılında Tapu-Kadastro Komisyonunun, III. Yasama Yılında Şer’iye-Evkaf Komisyonunun Başkanlığını yapmıştır. Kapalı oturumlarda 10, açık oturumlarda 84 defa söz alan Tevfik Efendi ayrıca 1 Yazılı Soru Önergesi (Şehre gelen yakacak maddelerinin her eli silah tutan tarafından zapt ve az bedel ile sahibi mağdur edildiğinden bunun önlenmesi ile ahaliye özellikle köylülere geliş-gidiş serbestliği temin edilmesine ve ülkedeki zaruri ihtiyaç maddeleri buhranının önüne geçilmesine dair), 5 Önerge (1-Meydana gelen depremden dolayı İtalya Parlamentosuna bir telgraf gönderilmesine dair, 2-Tıbbıye öğrencilerinin millete olan sadakatlerini bildiren mektuplarının Mecliste okunmasına dair, 3-Paris’te temeli atılan camii şerif dolayısıyla Fransa Parlamentosu ile Paris Belediye Başkanlığına teşekkür edilmesine dair, 4-Ülkede koşum hayvanlarına fevkalade ihtiyaç duyulduğundan, dışarıdan ithal edilecek her türlü koşum hayvanının resimden istisna tutulmasına dair kanun tasarısının öncelikli olarak müzakere edilmesine dair, 5-Yoklamaların yapılış tarzına dair) ve arkadaşlarıyla birlikte 1 Kanun Teklifi (Müftülerin fetva veremeyecek derecede düşkün ve hasta oldukları kesinlik kazanmadıkça emeklilik muamelelerinden istisna tutulmalarına dair) vermiştir. Bahsi geçen Kanun Teklifi, 27 Ağustos 1921’de 147 Sayılı Kanun olarak kabul edilmiştir.
Milletvekilliğinin sona ermesinin ardından yeniden hizmet isteminde bulunan Tevfik Efendi, 12 Temmuz 1923’te Çankırı Vaizliğine atanmıştır. 22 Nisan 1925 tarihli ve 144 sayılı TBMM Kararıyla, İstiklal Mahkemelerinde görev alması nedeniyle Kırmızı-Yeşil Şeritli İstiklal Madalyası ile taltif olunmuştur. 18 Kasım 1932’de kendi isteğiyle emekliye ayrılmış ve emekliliğinden sonra Çankırı’da tarımla ve ilimle meşgul olarak yaşamını sürdürmüştür. Çankırı’da, ilminin zekâ ve görgüsünden yüksek oluşuyla ve inkılapçı ruhuyla bilinen, sevilip sayılan bir şahsiyet olan Tevfik Efendi, iki sene süren hastalık evresinin ardından 29 Şubat 1944’te vefat etmiştir.
Mehmet Şah ÖZCAN
Comments