top of page

Reşat Ş. Sirer, Refet Bele, Cemal Sahir, Yalın Tolga

  • Yazarın fotoğrafı: HaberciGazete
    HaberciGazete
  • 2 Eki 2024
  • 5 dakikada okunur


Bugün 2 Ekim. Reşat Şemsettin Sirer, Refet Bele, Cemal Sahir ve Yalın Tolga'nın ölüm yıldönümleri.

BRT Yayın Grubu olarak bu değerlerimizi saygıyla anıyoruz.

Reşat Şemsettin Sirer kimdir?



1903'te Sivas’ta doğdu, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe bö­lümünden mezun oldu. Liselerde ve îlköğretmen okullarında öğ­retmenlik yaptı. Pedagoji kitabını İstanbul Kız Öğretmen Okulu öğ­retmeni iken yazdı. Daha sonra Bakanlık Müfettişliği, İlköğretim ve Yüksek Öğretim Genel Müdürlüğü yaptı. 1943’te Sivas’tan Mil­letvekili seçildi. 1946-1947’de Millî Eğitim Bakanlığı yaptı. Mil­letvekili iken bir trafik kazasında öldü. Ölümü üzerine, yakından ta­nıyanlar şunları yazmışlardır:

Reşat Şemsettin Sirer “her konuşmasında toplum içinde düzenliliği, gelenek ve göreneklerin yaşamasını ve korunmasını savunurdu.”

“Reşat Şemsettin Sirer, zengin ve sağlam bir kültüre, salim bir mu­hakeme ve sorunlara nüfuz edebilme gücüne, beliğ bir anlatma ve inandırma kudretine malikti. Bakanlık yaptığı yıllarda, en önemlileri de dahil olduğu halde, özel kalemden geçen bütün işlemleri not eder, ilgili dairelerdeki ilgili memurların yanlarına giderdi. Bir sandalyeye oturur, onlarla eşit şartlar içinde bir arkadaş gibi konuşur, lâtife yapar; huzur, emniyet dağıtır, işlerin sonuçlarını öğrenir, gerekirse direktif verir, telâşsız, sessiz, gösterişsiz ayrılırdı.

Tamamlanmamış olan ve yalnız birinci cildi çıkan Pedagoji ki­tabının konuları şunlardır:

Pedagojinin Tarihi, Pedagojinin Niteliği, Pedagojinin Kısımları, Pe­dagojiye Yardım Eden Bilimler, Eğitimin Niteliği ve Görevi, Eğitimin Önemi, Eğitimin Öğeleri ve Çeşitleri, Eğitimin Gücü, Sınırları ve Ka­lıtım, Çocuğun Oluşumuyla İlgili Çevresel Etkenler, Eğitimin Amaçlan, Amaçların Yere ve Zamana Göre değişmesi; Milliyet Dönemine Kadar Tarihin Çeşitli Dönemlerinde Karakteri ve Bu Dönemin Eğitim İdeali ve Son Olarak da Türkiye’de Eğitim Amaçlarının Değişmeleri ve Bugünkü Türkiye’nin Eğitim İdeali.

Kitabın son üç konusunda eğitim tarihine de yer verilmiştir. Bunlar, daha sonraki pedagoji kitaplarında yoktur. Özellikle, “Türkiye’de Eğitim Amaçlarının Değişmeleri ve Bugünkü Türkiye’nin Eğitim İdeali”, ko­nusu, o sırada içine yeni girdiğimiz Cumhuriyet rejimini ve onun de­ğerlerini Türk öğretmenine açıklamaya yönelikti. Bu kısımda:

1) Geç­mişimize Egemen Olan Sultalar,

2) 19. Yüzyıla kadar süren dönem,

3) Enderun Mektebi,

4) Medresenin ulusal olmayan niteliği,

5) 19. yüzyıla kadar egemen olan düzen ve eğitimin sonuçları,

6) 19. yüzyılda başlayan dönem: Bu dönemde toplumsal düzenin değişmesi, eğitim yöntemlerinin değişimi, okulların açılması, mektep ve medrese kavgası,

7) Cumhuriyet ve laisizmin kurulması,

8) Eğitim yöntemi kavramlarında devrim.” ko­nuları işlenmiştir.

Bu konuda , eski eğitimin, ahirete yönelik bir eğitim verdiği; sal­tanatın istediği adamı yetiştirmek istediği; yasaların, dayanağını dinden aldığı; medreselerde Arapça dil kullanıldığı; düşünmeye yönelik bir öğ­retim yapılmadığı; doğma ve batıl inançların öğretildiği; girişimcilik ve yaratıcılıktan yoksun bir eğitim uygulandığı; okulların amacının tüketici memurlar yetiştirmek olduğu vurgulanmıştır. Yenileşmiş olan Tür­kiye’de “ulusal yaşamın gerektirdiği niteliklerle donatılan milletperver adam yetiştirmek, bugünün ve yarının eğitim idealidir” denilmektedir.

“Milletperver adam” şöyle tanımlanmıştır: “Milletini seven, mefkûrelerini (ülkülerini) kendi vicdanında duyan, hukukî ilişkilerinde demokrat, siyasî hayatta cumhuriyetperver, itikadında (inanışında) hür ve vicdan hürriyetine hürmetkâr (saygılı), ahlâkta diğerkâm (özgeci) ve feragatkâr, İktisadî yönden müstahsil (üretici) ve faal, hayat anlayışında nikbin (iyimser) ve mesut adamdır.”

“Bugünkü Türkiye’nin eğitimcileri, tâlim ve terbiye müesseseleri, nazariye ve usulleri, bu vasıflarını söylediğimiz milliyetperver Türkü ye­tiştirmek vazifesini üzerine almış bulunuyorlar.”

Anlaşılmış olacağı üzere, bu kitap, daha önce Bakanlıkça ya­yımlanmış bulunan ve “Maarif Misakı” olarak bilinen genelgedeki görüş ve düşüncelerin, eğitim bilimleri açısından bir açıklaması niteliğindedir. Daha sonraki Pedagoji kitaplarında bu konular yoktur. Bu, eski dö­nemden yeni döneme geçişin bir gereği olarak, öğretmen adaylarını “Cumhuriyetçi” olarak yetiştirmek için yazılmış olabilir. Daha sonraları, Cumhuriyet rejimi yerleşince buna gerek kalmamıştır. Kitabın diğer kı­sımlarının yayımlanmamış olması bir eksikliktir.

2 Ekim 1953'te vefat etti.

Kaynak: Öğretmen Yetiştirme Açısından Türkiye’de Eğitim Bilimleri Tarihi Üzerine Bir Araştırma, Cavit BİNBAŞIOĞLU, Milli Eğitim Basımevi, 1995

Refet Bele kimdir?



1881’de Selanik’te doğdu. 26 Aralık 1898’de Harp Okulundan Piyade Teğmen rütbesiyle mezun olarak 3’üncü Ordu emrine verildi. 29 Aralık 1903’te Üsteğmenliğe yükseltilerek Redif 107’nci Alaya atandı. 12 Ocak 1904’te Selanik Merkez Jandarma Taburunun Vodine Bölüğüne nakledildi. 10 Şubat 1906’da Yüzbaşı oldu. Ekim 1909’da Harp Akademisine başladı.

1912 Haziranında Trablusgarp, 16 Eylülde de Balkan Savaşı’na katıldı. 7 Ocak 1913’te Binbaşılığa yükseltildi. 5 Eylül 1913’te Edirne Jandarma Alay Komutanlığına atandı. 30 Aralık 1913’te Alman Askeri Islah Heyeti Kurmayına verildi. 5 Şubat 1914’te 2’nci Ordu Müfettişliği Kurmayına nakledildi.

3 Ağustos 1914’te Birinci Dünya Savaşı seferberliğinde 4’üncü Ordu Haber Alma Şubesi Müdürü oldu. 28 Şubat 1915’te Yarbaylığa yükseltilerek 10’uncu Tümen Kumandanlığına tayin edildi. 30 Aralık’ta 3’üncü Tümen Komutanı olarak görevlendirildi. 13 Aralık 1916’da Albaylığa yükseltildi ve 53’üncü Tümen Komutanlığına atandı. 9 Ekim 1917’de 22’nci Kolordu Komutanı oldu. 17 Ekim 1918’de Jandarma Genel Komutanlığına getirildi. 17 Mayıs 1919’da 3’üncü Kolordu Komutanlığı görevi İstanbul’dan ayrılarak Mustafa Kemal Paşa ile birlikte 19 Mayısta Samsun’a geldi. 23 Ekim 1919’da Heyeti Temsiliye tarafından Batı Anadolu’daki durumu yerinde görmek ve Komutanlar arasında birliği sağlamak üzere görevlendirildi. 10 Aralık 1919’da Nazilli’de Aydın Kuvayı Milliye Komutanlığını üstlendi. 18 Ağustos’ta Ankara’ya geldi ve İzmir Milletvekili olarak TBMM’nin Genel Kuruluna takdim edildi. 6 Eylül 1920’de Dahiliye Vekilliğine seçildi.

9 Kasım 1920’de Güney Cephesi Komutanlığına atandı. 10 Ocak 1921’de Tümgeneralliğe yükseltildi. 5 Mayısta Cepheden ayrıldı. 30 Haziran 1921’de ikinci defa Dahiliye Vekilliğine seçildi. Mustafa Kemal Paşanın Başkumandan olduğu 5 Ağustos 1921’de Milli Müdafaa Vekâletine getirildi. 10 Ocak 1922’de Milli Müdafaa Vekâletinden çekildi.

II. Dönem (11.08.1923 -26.06.1927) için yapılan seçimlerde İstanbul Milletvekili seçildi. 16 Aralık 1922’de Trakya Komutanlığını üstlendi. 8 Ekim 1923’te Komutanlığın kaldırılmasıyla Meclisteki görevine döndü. 9 Kasım 1924’te Halk Fırkasından istifa etti. 17 Kasım’da kurulan Terakkiperver Cumhuriyet Fırkasının kurucuları arasında yer aldı. 1 Kasım 1926’da milletvekilliğinden istifa etti. 8 Aralık 1926’da kendi isteğiyle askerlikten emekliye ayrıldı.

1935 yılına kadar politikadan uzak kaldı. V. Dönemde (01.03.1935 – 27.01.1939) İstanbul’dan milletvekili seçilerek yeniden Parlamentoya girdi. VI, VII, ve III. Dönemlerde de İstanbul Milletvekili seçilerek TBMM’deki yerini 1950’ye kadar korudu. 8 Nisan 1950’de Beyrut’taki Birleşmiş Milletler Ortadoğu Filistin Mültecilerine Yardım ve Bayındırlık Ajansı Türkiye Delegeliğine atandı. 22 Şubat 1961’de bu görevden ayrıldı.

2 Ekim 1963’te İstanbul’da vefat etti.

Cemal Sahir Kehlibağcıoğlu kimdir?



(1900-1973). Batılı anlamda operetler sahneye koyma çabalarıyla tanınan yönetmen ve oyuncu.

Budapeşte Krallık Tiyatro ve Sanat Akademisi’nde öğrenim gördü (1916-20). İstanbul’a dönünce İstanbul Operet Heyeti’ne girdi; İstanbul Efendisi, Macun Hokkası, Atlı Ases gibi müzikallerde oynadı. Daha sonra Şehzadebaşı’nda kurduğu (1921) Sahir Opereti adlı toplulukta, Batılı anlamda operetler sunma çabası içinde oldu, Tarla Kuşu, Çardaş gibi operetleri sahneye koydu. Topluluğuyla Millet, Ferah, Hale tiyatrolarında temsiller verdi: Darülbedayi’de ve Süreyya Opereti’nde çalıştı. Bir Anadolu turnesi sırasında sahnede kaza geçirdi ve kötürüm kaldı. Birçok opereti Türkçeye çeviren ya da uyarlayan Cemal Sahir, oyuniar da yazdı: Son Buse, Öldüren Kim, Bir Şoförün Cinayeti, Salondaki Kadın, vb.

Yalın Tolga kimdir?



1 Ocak 1934'te Muğla'da doğdu.


Tiyatro sanatçısı ve yönetmen, Bursa Ahmet Vefik Paşa Devlet Tiyatrosu müdürlerinden. Ankara Devlet Konservatuvarı'nın tiyatro bölümünü bitirdi. Sanat yaşamına Ankara Devlet Tiyatrosu'nda başladı. 196 7-1972 yılları arasında Ankara Mithatpaşa Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. 1972'den itibaren Bursa AVPT'de oyuncu-yönetmen olarak, sonra Ankara Radyosu'nda oyuncu yönetmen, TRT televizyonunda ise oyuncu ve seslen¬dirme görevlisi olarak çalıştı. Radyo ile Eğitim Merkezi'nin kuruluş hazırlıklarına katkı sağladı. Ali Cengiz Çelenk'in ölümü üzerine 18 Ocak 1980'de Bursa AVPT'nin müdürlüğüne atandı. Bu görevini 1987 yılına değin sürdürdü. Bursa'da 02.10.1989 tarihinde vefat etmişve Bursa Pınarbaşı Mezarlığına defnedilmiştir. Oynadığı veya yönettiği oyunlardan başlıcalari: Buzlar Çözülmeden, Mor Defter, Huzur Çıkmazı, Çöpçatan, Herkesin Sevgilisi, Gazebo, Yaprak Dökümü, Köşebaşı,

2 Ekim l989'da Bursa'da vefat etti.



Comments


bottom of page