Türkiye'deki gazeteciler 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne baskı ve sansürlerle girdi. Basın meslek örgütleri, gazetecilere uygulanan baskı ve cezalandırma politikalarından bir an önce vazgeçilmesi çağrısında bulundu.
Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'nde 180 ülke içerisinde 158'inci sırada yer alan Türkiye, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü'ne baskı ve sansürün gölgesinde girdi. Türkiye Gazeteciler Sendikası (TGS) Genel Başkanı Gökhan Durmuş, DİSK Basın-İş Genel Başkanı Turgut Dedeoğlu ve Çağdaş Gazeteciler Derneği (ÇGD) Ankara Şube Başkanı Demet Aran, Türkiye'deki basının ve gazetecilerin durumuyla ilgili Elips Haber'e açıklamalarda bulundu.
"Basının özgür olması çok önemlidir"
Basın özgürlüğünün halkı doğru bilgilendirebilmesi, halkın da haber alma hakkı açısından çok önemli olduğunu söyleyen TGS Başkanı Durmuş, "Bir ülkede basın özgürlüğü yoksa, gazeteciler haberlerini özgürce veremiyorsa toplum bilgilen uzak, kamuya yönelik yaptırım gücünü kullanmaktan uzak kalır. Bu yüzden basının özgür olması çok önemlidir" dedi.
"Çeşitli cezaevlerine 16 gazeteci tutuklu bulunuyor"
Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığına dikkat çeken Durmuş, "Daha bir hafta önce gazetecilik faaliyetlerinden dolayı üç meslektaşımız daha tutuklandı. Şuanda Türkiye'nin çeşitli cezaevlerinde 16 gazeteci tutuklu bulunuyor. Basın özgürlüğünün bir ülkede olup olmaması sadece tutuklu gazeteciler ile kıyaslanamaz. Haberlerinden dolayı yargılanan gazeteciler, gözaltına alınanlar, sansür, otosansür, iş güvencesi, adil bir ücret ve kamunun basına yönelik müdahaleleri ile birlikte düşünmek gerekiyor. Maalesef Türkiye'deki gazetecilerin neredeyse yukarıda sıraladığımız başlıklardan birçoğuna maruz kalıyorlar. Dolayısıyla bütün bu sorunların içerisinde çalışılan bir ülkede basın özgürlüğü var diyemeyiz" diye konuştu.
"Dürüst ve tarafsız haberlerin paylaşılması çok zor olur"
"Basın özgürlüğünün sürdürülmesi, toplumların özgürlüklerinin korunması ve insanların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması için çok önemlidir" diyen DİSK Basın-İş Genel Başkanı Dedeoğlu, "Basın özgürlüğünün olmaması, toplumların özgürlüklerinin korunması ve insanların hak ve özgürlüklerinin güvence altına alınması yerine, yalnızca bir tek kişinin ya da otoritenin görüşlerinin kamuoyuyla paylaşılmasının sağlanması anlamına gelir. Böyle bir durumda, kamuoyu bilgilendirilmez ve kamu yönetiminde meydana gelen sorunların çözümleri hakkında dürüst ve tarafsız haberlerin paylaşılması çok zor olur" dedi.
"Basın özgürlüğü, demokrasinin önemli bir bileşenidir"
Basın özgürlüğünün olmaması, toplumun sosyal adalet, güvenlik ve özgürlüklerinin korunmasının önüne geçtiğine dikkat çeken Dedeoğlu, "Bu nedenle, basın özgürlüğünün sürdürülmesi ve korunması çok önemlidir. Basın özgürlüğü, demokrasinin önemli bir bileşenidir. İnsanların kendilerini ifade etme ve bilgiye özgürce ulaşma haklarını güvence altına alan etik bir ilkedir. Bu nedenle, herhangi bir ülke için değerli bir varlıktır. Basın özgürlüğü düşünceyi açıklama özgürlüğünden ayrı bir özgürlük kategorisi oluşturur. Devlet yaşamında insanların düşüncelerini serbestçe açıklayabilmeleri sayesinde gerçeklerin ortaya çıkabileceği, bu yolla yanlışlıkların, yolsuzlukların, hukuk dışılıkların, çelişkilerin su yüzüne çıkacağı ve bunda kamu yararı bulunması gerçeği demokratik hukuk devletlerinde bu özgürlüğün kabul edilmesi sonucunu doğurmuştur" diye konuştu.
"Yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır"
"Gazeteciliğin temel görevlerinden biri, hükümetlerin ve diğer güç odaklarının hesap verebilirliğini sağlamaktır" ifadelerini kullanan Dedeoğlu sözlerini şöyle tamamladı: "Eleştirel düşünce ve serbest tartışma ortamının kısıtlanması, bu hesap verebilirliği zayıflatır ve demokratik işleyişi olumsuz etkileyebilir. Dolayısıyla, eleştiriden yoksun bir medya yapısının inşa edilmesi, toplumsal anlamda uzun vadede zararlı sonuçlar doğurabilir. Bu temelde, 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü Günü dolayısıyla tekrar hatırlatmakta yarar var. Haber alma hakkı, ifade hürriyeti ve basın özgürlüğünün önündeki engeller derhal kaldırılmalı ve yurttaşların temel hak ve hürriyetleri temelinde yeni bir yasal düzenleme yapılmalıdır"
"Demokrasiyi korumak ve güçlendirmek gazeteciler için güçleşmiştir"
"Gazeteciler bir yandan iktidarın baskısı altında halkın haber alma hakkı için çabalarken öte yandan çalıştıkları kurumlarda bin bir zorlukla mücadele etmektedir" ifadelerini kullanan Çağdaş Gazeteciler Derneği Ankara Şube Başkanı Aran, "Türkiye'de gazete bürolarının küçülmesiyle iş bulmakta zorlanan gazeteciler, iş bulduklarında da emeklerinin karşılığını alamamaktadır. Uzun çalışma saatleri, düşük ücret ve mobbinge karşısında gazetecileri baskılardan koruyacak yollar azalmıştır, sendikalaşmaşmak isteyen gazetecilerin önüne taş döşenmektedir. Genç gazeteciler meslekten uzaklaşırken, deneyimli gazeteciler de yıllarca gördükleri baskılar sonucunda meslekten elini eteğini çekmiş, meslekte deneyim aktarımı azalmıştır. Durum böyleyken, demokrasiyi koruma ve güçlendirmek gazeteciler için güçleşmiştir" değerlendirmesinde bulundu.
"Baskı, sansür girişimlerine karşı meslektaşlarımızın yanındayız"
Gazetecilik mesleğinin geleceği tüm toplum için önemli olduğunu kaydeden Aran, şunları söyledi: "Demokratik toplumda kamusal yarar gazeteciler eliyle haberle üretilir. Bu nedenle mesleğimizi geleceğe taşımak zorundayız. Mesleğimizin toplumsal sorumluluğunu korumak, genç gazeteci adaylarına taşımak zorundayız. Bu nedenle 3 Mayıs Dünya Basın Özgürlüğü'nün anlamı bugün bizler için daha önemlidir. ÇGD olarak, Türkiye'de medya bağımsızlığına yönelik saldırıları, baskı, sansür girişimlerine karşı meslektaşlarımızın yanındayız."
Comments