top of page
  • Yazarın fotoğrafıHaberciGazete

Trabzon'dan haberler...



ÇYDD Trabzon Şubesi'nin "İstanbul Sözleşmesi" davasında Danıştay: "Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi iptal edilmeli"



TRABZON - Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Trabzon Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Av. Nur Gerçel adına Danıştay'da açılan İstanbul Sözleşmesi'nden ayrılmaya yönelik Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi'nin iptali davasında Danıştay Savcısının mahkemeye "Cumhurbaşkanı Kararnamesi'nin iptali gerektiği" yönünde mütalaa bildirdiği öğrenildi. Önümüzdeki günlerde mahkemenin karar vereceği davada, Danıştay Savcısı'nın "İdare tarafından, işlemin iptalinde davacının menfaati bulunmadığından, davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiğinin ileri sürülmesinin" isabetli bulunmadığı belirtilerek şöyle denildiği bildirildi: "idari işlemlerin hukuka uygun olup olmadığının denetlenmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, böylece de idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilebilmesine imkân sağladığı gibi, Kadınlara Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye İlişkin Avrupa Konseyi Sözleşmesinin Türkiye Cumhuriyeti Bakımından feshedilmesine ilişkin 19/03/2021 tarih ve 3718 sayılı Cumhurbaşkanı Kararının iptali istemiyle, Türk kadınlarının hukuksal, siyasal, ekonomik, kültürel ve toplumsal konumunun geliştirilmesi amacıyla kurulan vakıfta idarecilik görevini yerine getiren, aynı zamanda hukuk devletinin varlığı ve kamu yararını doğrudan ilgilendiren avukatlık faaliyetiyle uğraşan davacı tarafından açılan davada, menfaatin bulunduğu, başka bir anlatımla dava açma ehliyetinin olduğu sonucuna varılarak, uyuşmazlığın incelenmesine geçilmiştir."

Danıştay Savcısı, "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 6'ncı maddesinde, hiçbir kimse veya organın, kaynağını Anayasa'dan almayan bir devlet yetkisi kullanamayacağı; 7'nci maddesinde de, yasama yetkisinin Türk Milleti adına Türkiye Büyük Millet Meclisine ait olduğu ve bu yetkinin devredilmesinin mümkün olmadığı, hükümlerine yer verilmiş; 87'nci maddesinde, kanun koyma, değiştirme, kaldırma ve milletlerarası andlaşmaların onaylanmasını uygun bulma Türkiye Büyük Millet Meclisinin görev ve yetkileri arasında sayılmışken, Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri 104'üncü maddede belirtilerek, aynı maddenin 11'inci fıkrasında, Milletlerarası andlaşmaları onaylama ve yayımlamanın Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri arasında olduğu, 17'nci fıkrasında da, Cumhurbaşkanının yürütme yetkisine ilişkin konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarabileceği, ancak, Anayasanın ikinci kısmının birinci ve ikinci bölümlerinde yer alan temel haklar, kişi hakları ve ödevleriyle dördüncü bölümde yer alan siyasi haklar ve ödevler, Anayasada münhasıran kanunla düzenlenmesi öngörülen konularda ve Kanunda açıkça düzenlenen konularda Cumhurbaşkanlığı kararnamesi çıkarılamayacağı, hüküm altına alınmış; yasama faaliyeti kapsamında, usulüne uygun olarak yürürlüğe konulup kanun hükmü kazanan milletlerarası andlaşmaların Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile düzenlenmesi yetkisi tanınmamış, söz konusu yetki sadece Türkiye Büyük Millet Meclisine tanınmıştır." görüşünü ileri sürerek, "dava konusu Sözleşme, TBMM tarafından 24/11/2011 tarih ve 6251 sayılı Kanunla uygun bulunduğuna göre, feshedilmesine ilişkin bir kanun çıkarılmadıkça, sadece Cumhurbaşkanı kararıyla feshedilemez." denildi.


CHP’Lİ AHMET KAYA: “BU YOL DEĞİL, RESMEN TRABZON’A YAPILAN BİR İHANETTİR”



TRABZON - Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Trabzon Milletvekili Ahmet Kaya, Kanuni Bulvarı Projesi inşaatında devasa viyadüklerin dikildiği Ortahisar İlçesinin Yenicuma Mahallesi’ni ziyaret ederek mahallelinin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti, şehrin silüetinin ve tarihi dokusunun mahvedildiğini söyledi.

CHP Ortahisar İlçe Başkanı Fatih Suat Oyman ve parti yöneticileriyle beraber Yenicuma Mahallesi’nde vatandaşlarla görüşen Ahmet Kaya, “Mahallenin üzerine apartman yüksekliğinde devasa viyadük ayakları dikilmiş Trabzon’umuzun tarihi simgesi olan Boztepe’mizin bağrına hançer gibi saplanan tünellere giden uçan bir yol yapılıyor. Mahalleye hiçbir faydası yok aksine mahalleyi yok eden, mahalleliyi mağdur eden, binlerce insanın mahalleden göç etmesine sebebiyet veren ve şehrin silüetini mahveden bir yol inşaatı var.

“TÜNELLER VE VİYADÜKLERLE 5 BİN YILLIK BOZTEPE’Yİ KATLETTİLER”

Kanuni Bulvarı’nın Yenicuma Mahallesi’ndeki apartman büyüklüğündeki viyadük ayaklarını yerinde inceleyen ve hemen arkasında tarihi Boztepe’nin yer aldığını belirten Kaya, “Trabzon’la özdeşleşmiş, Trabzon deyince akla ilk gelen yerlerden biri Boztepe’dir. 4 bin 5 bin yıldır hiç kimsenin görüntüsünü bozmadığı, görüntüsüne zarar vermediği Boztepe’miz bağrına bir hançer gibi sağlanan tünellerle, işte son yapılan bu ucube viyadük ayaklarıyla maalesef katledildi. Bu yol değil, resmen Trabzon’a yapılmış bir ihanettir.”



“MAHALLELİYİ YERİNDEN YURDUNDAN EDEN UCUBE BİR YOL”

“Mahallede yaşayan insanlarla konuştuk. bunu aynen böyle tarif ediyor insanlar. Apartman yüksekliğinde devasa viyadük ayakları bunun üstünden uçan bir yol yapılıyor. Mahalleye, buraya hiçbir faydası yok aksine mahalleyi yok eden, mahalleyi bitiren, binlerce insanın mahalleden göç etmesine sebebiyet veren bir yol, bir imalat. Çirkinlik abidesi, vicdanları sızlatan bir yol imalatı. Bu milletin bu devletin milyonlarca lirası oralarda heba ediliyor. İşi bilmeyen, proje nasıl yapılır, yol nasıl yapılır, bundan nasibini almamış insanların tasarladığı, adına yol dedikleri bu ucube nedeniyle burada büyük mağduriyetler oluşmuş.

İki yıla yakın zamandır mahallenin tamamı şantiyeye sahasına dönüşmüş. Yollar çamur içinde. Yağmurlu havalarda çamur içinde olan yollar kuru havalarda tozun toprağın içinde. Mahalle yaşanmaz hale gelmiş. Belediyeden gelip oraları temizleyen, vatandaşa sıkıntınız, derdiniz nedir diye soran bir Allah’ın kulu yok.”

“BUNUN ADI YOL DEĞİL, ŞEHRİN SİLÜETİNİ MAHVEDEN BİR AKILSIZLIK”

“Gerçekten burada büyük sıkıntı var. Yazıktır günahtır bu memleketin bu milletin kaynakları böyle işi bilmeyen insanlar tarafından çarçur ediliyor yok ediliyor. Ve biz bunları söylediğimiz zaman da siz yola karşı mısınız deniliyor. Biz asla yola karşı değiliz, biz akılsızlığa karşıyız. Bunun adı yol değil, bunun adı bu şehre ihanettir. Allah aşkına gelin bir bakın, evlerin üzerinden uçan geçen bir yol yapmışsınız. Yıllardır devam ediyor, kaç yıl sonra biteceği belli değil. Bu şehrin bir silüeti, güzelliği bir estetiği vardı mahalle kültürü vardı. Hepsini yok eden bir yol. Yani bununla ilgili konuşmayalım da neyle ilgili konuşalım bunu eleştirmeyelim de neyi eleştirelim? Vicdanı olanlar gelsinler yerinde tespit yapsınlar bu rezilliği yerinde görsünler. Yeter artık bu akılsızlığın, bu kötü yönetimin bedelini ödemek istemiyoruz. Yeter diyoruz.”

“VATANDAŞIN MALINI YOK PAHASINA KAMULAŞTIRMIŞLAR”

“Yol yapacağız diye vatandaşın elinden evini, arsasını, dükkanını yok pahasına almışlar. Birçok vatandaşın paraları zamanında ödenmemiş. Birçok vatandaşımız mağdur edilmiş. Mahallede esnaflık yapan bir vatandaşımızla görüştük 1000 metrekare dükkanını 200 bin lira paraya satın almışlar vatandaşın elinden. Kamulaştırmada çok büyük haksızlıklar yapılmış. Hala kamulaştırma parasını almayan bir sürü hak sahibi var. Bu kadar mağduriyet yaratan bir yoldan bahsediyoruz.”


KARADENİZ'DE SEL VE HEYELAN UYARISI!



TRABZON - Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Coşkun Erüz, dünyadaki küresel ısınmaya bağlı iklim değişimine paralel olarak Karadeniz’in ikliminin de doğal olarak değiştiğini belirterek bu iklim değişimlerinin doğal ekosistemler ve insan yaşamını olumsuz etkileyeceğini söyledi.

Erüz, sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddeti ve sıklığının artmasının öngörüldüğüne dikkat çekerek, “İklim değişim analizlerinde, yüksek dağ silsileleri ile çevrili Karadeniz’in özellikle güney ve doğu kıyılarında sık sık yaşadığımız ani ve şiddetli yağış ve buna bağlı sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddeti ve sıklığının artması öngörülmektedir” dedi. Karadeniz’de sık sık yaşanan sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak yağışların şiddeti ve sıklığı, yapılan pek çok model analizinde artış yönünde sonuçlar verdiğini ve bunun önlem alınması gereken bir durum olduğunu kaydeden Erüz, “Son 50 yılda küresel ısınmaya bağlı olarak deniz su sıcaklığının 0.5-1C° nin üzerinde artış göstermesi, kirlilik yükünün artması ile birlikte Karadeniz’in ekolojik yapısında da değişime neden olmaktadır” diye konuştu.



Karadeniz’in binde 18-22 oranında düşük tuzluluğa sahip, acı su karakterli, kendine has karakteristik özelliklere sahip bir iç deniz olduğunu belirten Erüz, Karadeniz’in kendisini çevreleyen karasal, subtropikal-subpolar iklim kuşağı etkisi altında olan bir deniz olduğunu belirterek Karadeniz’i çevre ülkelerde yaklaşık 170 milyon insanın kirletici yükü ile direkt veya dolaylı olarak etkilediği ifade etti. Dünyadaki denizlerin bir çoğunda düşük yağış ve tatlısu girişi, yüksek buharlaşma sonucu tuzluluk artışı etkisi görülürken, Karadeniz'in tam tersine İstanbul Boğazından alt akıntı olarak taşınan Akdeniz kökenli tuzlu su ve buharlaşmadan yağışa bağlı, daha fazla miktarda tatlı su almasından dolayı yüzeyde yüzde 10-18, dipte yüzde 22 tuzluluğa sahip, acı ve tatlı su eğilimli bir yapı gösterdiğini belirten Erüz, Karadeniz’in kendine has bir iklim ve fiziksel yapı ve buna bağlı ekolojik yapıya sahip olduğunu söyledi.

Son dönemde etkisini gösteren hızlı soğuma ve yoğun kar yağışlı hava durumu, Karadeniz’i ve ülkemizi etkileyen hava kütlelerinden kaynaklandığını kaydeden Erüz, “İklimsel parametrelere bakıldığında, ağırlıklı olarak Atlantik’in orta ve kuzeyinden kaynaklı hava kütlelerinin ve son dönemde ve gelecek birkaç hafta içinde görüleceği gibi Sibirya üzerinden gelen hava kütlelerinin Karadeniz’i etkiliyor. Karadeniz, kıtalar arasında bulunan yarı kapalı bir iç deniz. Dolayısıyla bulunduğumuz coğrafya iklimsel olarak Atlantik ve Sibirya hava kütleleri, kirlilik açısından ise çevresinde karasal bölgelerin etkisi altında olan bir deniz. Çevresinde bulunan ülkelerde yaklaşık 160-170 milyon insanın direkt veya dolaylı olarak kirletici baskısı altında olan, çok kırılgan bir ekosistem. Karadeniz’in kendine has bir iklim karakterine sahip etkileyen iklimsel parametrelere baktığımız zaman da; Atlantik’ten gelen hava kütleleri, kış aylarında kuzeyden gelen hava kütleleri ya da güneyimizdeki çöl dediğimiz sahra ve çevresi bölgelerden gelen hava kütleleri bizi etkiliyor. Ona bağlı olarak yazın ani kuraklıklar veyahut yıl boyu süren genel yağışlar, kış aylarında, son dönemde de etkisini gösteren hızlı soğuma ve yoğun kar yağışlı hava durumu Karadeniz ve ülkemizi etkileyen hava kütlelerinden kaynaklanıyor” şeklinde konuştu.


"Sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddeti ve sıklığının artması öngörülüyor"



Sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddeti ve sıklığının artması öngörüldüğünü belirten Erüz, “İklim değişim analizlerinde, yüksek dağ silsileleri ile çevrili Karadeniz’in özellikle güney ve doğu kıyılarında sık sık yaşadığımız ani ve şiddetli yağış ve buna bağlı sel ve heyelan gibi olaylara neden olacak meteorolojik olayların şiddeti ve sıklığının artması öngörülmektedir. Dünyadaki iklim değişimine paralel olarak Karadeniz’in de iklimi doğal olarak değişiyor. Karadeniz’in güney kısımları yüksek dağlarla kaplı olduğu için Karadeniz’de batı ve doğudan gelen nemli hava akımlarına orografik etki dediğimiz dağ yamaçlarının yaptığı bir etki var. Bunun sonucu olarak başka bölgelerde cephe ve diğer meteorolojik koşullara bağlı yağış oluşturan hava akımları Karadeniz in vadi ve dik yamaçları etkisi ile ani ve şiddetli yağışlar şeklinde kendini gösterebiliyor. İklim değişimine bağlı olarak yağış dengesi değişimi olmakla birlikte Karadeniz’de yağış tipi ve miktarında azalma beklenmiyor. Ancak Karadeniz’de, yapılan tüm model ve projeksiyonlarda, mevsim geçişlerinde değişim ve ani, şiddetli ve kararsız yağışların daha etkin olacağı öngörülmekte. Dolayısıyla, Karadeniz’in sahil ardı alanlarda sel, taşkın ve heyelan riskli, sahil bölgede ise daha şiddetli fırtına ve hava olaylarına bağlı kıyılarda dalga tahribatı etkisi ve taşkınların artma riski yüksektir. Atmosferik yapı değişimine paralel olarak Karadeniz’in su kütlesinde de değişim söz konusudur. Son 50 yılda küresel ısınmaya bağlı olarak deniz su sıcaklığının 0.5-1C° nin üzerinde artış göstermesi, kirlilik yükünün artması ile birlikte Karadeniz’in ekolojik yapısında da değişime neden olmaktadır” diye konuştu.


"Balık stokları üzerinde de olumsuz etkisi var"


İklim değişimi ve su sıcaklığı artışının balık stokları üzerinde de olumsuz bir etki oluşturacağına dikkat çeken Erüz, açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Son yarım yüzyılda yarım veya bir derecenin üzerinde artış gösteren sıcaklıklar, kirlilik etkisi ile birlikte, doğal olarak denizlerde fiziko-kimyasal yapı, mikrobiyal, planktonik ve üst yapılı organizmalarla birlikte besin zincirinin üst kısmını oluşturan balık çeşitliliğini yani Karadeniz’in ekolojik yapısını da değiştirmekte, bozmaktadır. Halkımızın anladığı boyutuyla, iklim değişimi ve kirlilik , aşırı avcılıkla birlikte besin olarak tüketilen balık türleri ve stokları üzerinde olumsuz etki eden bir faktör olarak devreye giriyor. Çünkü denizin biyokimyasal yapısı yada fiziksel yapısındaki değişimler su içerisinde yaşayan canlı organizmaların ortamdaki varlığını, bolluğunu, üreme ve gelişim periyodunu ve de sürdürülebilirliğini etkileyen en önemli faktörlerdir. Çünkü canlı önce bulunduğu habitatın karakterine göre orada bulunmaya karar verir sonra diğer canlılarla etkileşime geçerek bolluğu ya da varlığını sürdürür. Dolayısıyla biz örneğin hamsinin ya da diğer balıkların Karadeniz’deki avcılığını ya da bolluğunu araştırırken öncelikle Karadeniz’in fiziksel koşulları yani su sıcaklığı, akıntı sistemleri, tuzluluk ve diğer parametrelerin değişimini atmosferik etkileşimini veya zamana bağlı değişimlerini irdelemek ve anlamak durumundayız.” Karadeniz de sürdürülebilir yaşam ve sürdürülebilir balıkçılık iklim değişimi etkilerini en aza indirmek ancak ve ancak; sorunu iyi anlama, bilimsel çalışmalara ve ortak akla dayalı değerlendirme, risk yönetim sistemine geçerek yönetmekle mümkün olduğunu belirten Erüz, “Değişmeyen tek kural dünyanın, ikliminin değiştiğidir. Karadeniz’de iklim risklerini bilmek ve yönetmek, afetleri önler. Riskleri öngörüp, düzenleyici ve önleyici tedbirleri almamak afete davetiye çıkarmaktır” dedi

Kaynak: www.takagazete.com.tr

37 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
bottom of page