top of page

Uğur Mumcu, Gaffer Okan, İsmail Cem, Ahmet Hamdi Tanpınar, Cemil Topuzlu, Nevzat Şenol, Şakir Eczacı, Fatma Girik

Yazarın fotoğrafı: HaberciGazeteHaberciGazete


Bugün 24 Ocak. Araştırmacı gazeteciliğin duayeni, aydınlanması yazar Uğur Mumcu, işinin uzmanı Gaffer Okan, modern cerrahinin kurucusu hekim ve yönetici Cemil Topuzlu, şair-yazar-akademisyen Ahmet Hamdi Tanpınar, tiyatro, sinema, dizi oyuncusu Mümtaz Sevinç'in aramızdan ayrıldığı gün bugün. 24 Ocak aynı zamanda İsmail Cem, Nevzat Şenol, Şakir Eczacıbaşı, Erdinç Dinçer ve Fatma Girik'in de ölüm yıldönümü.


BRT Yayın Grubu olarak, bu değerlerimizi ölüm yıldönümlerinde saygıyla, sevgiyle anıyoruz.

Uğur Mumcu kimdir?



Uğur Mumcu 22 Ağustos 1942’de Kırşehir’de doğmuştur.Eşi Şükran Güldal Mumcu (Homan) ile olan evliliğinden bir oğlu (Özgür) ve bir kızı (Özge) olmuştur. Uğur Mumcu anısına ailesi tarafından Ekim 1994’te Uğur Mumcu Araştırmacı Gazetecilik Vakfı adında bir vakıf kurulmuştur.

Eşi Şükran Güldal Mumcu, 23. Dönem TBMM’ye İzmir Milletvekili olarak girmiş ve 10 Ağustos 2007 – 7 Haziran 2015 tarihleri arasında TBMM Başkanvekilliği görevini yürütmüştür. Ağabeyi İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Av. Ceyhan Mumcu’nun Uğur Mumcu ile ilgili röportajlarının bir kısmı Kardeşim Uğur Mumcu adıyla bir kitapta toplanmıştır.

İlkokulu Ankara Devrim İlkokulunda ve ortaokulu Ankara Bahçelievler Deneme Lisesinde okumuştur. 1961’de başladığı üniversite eğitimini avukat olmak üzere başladığı Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde 1965’te tamamlamıştır. Henüz öğrenciyken 26 Ağustos 1962'de Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “Türk Sosyalizmi” başlıklı makalesiyle Yunus Nadi Ödülü’nü almıştır. 1969-1972 yılları arasında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesinde İdare Hukuku Profesörü Tahsin Bekir Balta’nın asistanı olarak çalışmıştır.

Yeni Ortam gazetesinde köşe yazarlığı yapan Uğur Mumcu, 1975'ten itibaren Cumhuriyet'te “Gözlem” başlıklı köşesinde düzenli olarak yazmaya başladı. Aynı zamanda Anka Ajansında çalışmaktaydı. 1975 Mart’ında makalelerinden oluşan Suçlular ve Güçlüler adlı kitabını yayınladı. Aynı yıl, Altan Öymen’le birlikte hazırladıkları, Süleyman Demirel’in yeğeni Yahya Demirel’in hayalî mobilya ihracatını konu edinen, Mobilya Dosyası adlı kitabı yayınlandı.

1977 yılından sonra sadece Cumhuriyet için yazmaya başladı. “Gözlem” başlıklı köşesinde 1991 yılının Kasım ayına kadar aralıksız olarak yazdı. 1977'de Sakıncalı Piyade ve Bir Pulsuz Dilekçe kitapları yayımlandı. Ertesi yıl, Sakıncalı Piyade adlı yapıtını Rutkay Aziz ile birlikte tiyatroya uyarladı. Oyunu Ankara Sanat Tiyatrosunda tam 700 kere sahneledi. 1978'de, ünlünün yaşam öykülerini, siyasal geçmişlerini, bir güldürü zenginliğiyle anlattığı kitabı “Büyüklerimiz” yayımlandı.

1981'de terörün silah kaçaklığıyla ilgisini ortaya koymak ve kamuoyunu bu konuda uyarmak için yazdığı Silah Kaçakçılığı ve Terör yayımlandı. Aynı yıl, Mehmet Ali Ağca’nın Papa’yı öldürme girişiminden sonra Ağca üzerine inceleme ve araştırmalarını yoğunlaştırdı.

Türkiye’de terör olaylarının artması nedeniyle 1979 yılında 12 Mart dönemi öncesi ve sonrası gençlik liderlerinin yaşadıklarını kendi ağızlarından yansıttığı ve silahlı eylemlerle bir yere varılamayacağına dikkat çektiği kitabı Çıkmaz Sokak'ı yayımladı. 1982'de Ağca Dosyası, ardından Terörsüz Özgürlük adlı makale derlemesi yayımlandı. 1983 yılında Ağca ile cezaevinde röportaj yaptı. 1984 yılında Aziz Nesin öncülüğünde bir grup tarafından Cumhurbaşkanlığı ve TBMM Başkanlığına sunulan, ancak Kenan Evren’in imzalayanları “vatan hainliği” ile suçlayarak dava açtığı Aydınlar Dilekçesi’nin hazırlanmasına katıldı; 12 Eylül döneminde aydınlara yapılan işkenceyi anlatan Sakıncasız adlı oyunu yazdı; Papa-Mafya-Ağca kitabını yayımladı.

1987'de araştırmacı gazetecilik açısından büyük bir başarı kabul edilen Rabıta ve 12 Eylül adlı kitapları; 1991'de en önemli araştırmalarından biri olan Kürt-İslam Ayaklanması 1919-1925 yayımlandı.

1991 yılında İlhan Selçuk ve yaklaşık seksen Cumhuriyet gazetesi çalışanı ile birlikte gazeteden ayrıldı. Bir süre işsiz kaldı. 1 Şubat – 3 Mayıs 1992 tarihleri arasında Milliyet gazetesinde yazan Mumcu, Cumhuriyet gazetesindeki yönetim değişikliği üzerine 7 Mayıs 1992’de Cumhuriyet’e döndü.

Mumcu, 7 Ocak 1993 tarihinde “Mossad ve Barzani” isimli bir yazı yazdı. Bu yazısında Barzani, CIA ve Mossad arasındaki bağlantılara değindi ve yazısını şöyle bitirdi:

“Kürtler sömürgeciliğe karşı bağımsızlık savaşı yapıyorlarsa ne işi var CIA ve MOSSAD’ın Kürtler arasında?” “Yoksa CIA ve MOSSAD, anti-emperyalist savaş veriyorlar da dünya bu savaşın farkında değil mi?”

8 Ocak 1993 tarihli Cumhuriyet gazetesindeki Ültimatom başlıklı yazısında ise yakında yayınlayacağı kitabında istihbarat örgütleri ile Kürt milliyetçileri arasındaki bağlantıları açıklayacağını yazmıştı. Kardeşi İşçi Partisi Genel Başkan Yardımcısı Ceyhan Mumcu, cinayetten önce Uğur Mumcu’nun İsrail elçisiyle görüşme yaptığını basına gönderdiği açıklamada yazmıştı.

Gazetecilik hayatı başarılarla dolu olan Mumcu 24 Ocak 1993 tarihinde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmeden önce polis-mafya-siyaset ağının derin boyutlarını araştırmaktaydı. Öldürülme sebebi olarak Abdullah Öcalan’ın bir müddet Millî İstihbarat Teşkilatı için çalıştığını araştırması iddia edilmektedir.

Gaffar Okan kimdir?



Gaffar Okkan, 24 Ocak 2001’de faili meçhul bir cinayete kurban gitmiştir. Bugün hala aydınlamamış cinayet ile ilgili birçok iddia söz konusudur. Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü görevinde iken 24 Ocak 2001 günü saat 17:40 sıralarında makâmından Valilik Binası’na makam aracıyla seyir hâlinde iken, Sezâi Karakoç Bulvarı üzerinde Et Balık Kurumu ile Eflatun Park arasında, kimliği belirsiz kişilerce pusuya düşürülerek açılan ateş sonucu olay yerinde hayatını kaybetmiştir. GAFFAR OKKAN KİMDİR? Gaffar Okkan, Sakarya ilinin Hendek ilçesinde 1952 yılında doğdu. 30 Eylül 1970 tarihinde Polis Koleji’nden, 29 Eylül 1973 tarihinde Polis Akademisi’nden mezun olarak İzmir İl Emniyet Müdürlüğü’ne Komiser Yardımcısı olarak atandı. Bu ilde Emniyet Âmirliği rütbesine kadar çeşitli birimlerde görev yaptıktan sonra, 1983 yılında Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü’ne atanarak, 1985 yılında şube müdürlüğüne terfî etti. 1986 yılında Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görev aldı. Bu ilde 1992 yılında Emniyet Müdür Yardımcısı oldu. 6 Aralık 1993 tarihinde 1. sınıf emniyet müdürlüğüne terfî ederek Kars İl Emniyet Müdürü olarak atandı. 18 Kasım 1997 tarihinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürü olarak göreve başladı. Bu arada İstanbul Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetiminden mezun oldu. Kars Emniyet Müdürü iken, Diyarbakır gibi yıllarca PKK ve Hizbullah terörünün ve aşırı göçün ağır sonuçlarını yaşayan bir ile emniyet müdürü olarak atandı. Hüseyin Velioğlu’nun İstanbul Beykoz’daki villasına yapılan baskında büyük rolü vardı. Gaffar Okkan, Hizbullah’ın çökertilmesinde çok önemli bir rol oynadı.


İsmail Cem kimdir?



1940 İstanbul doğumluydu. Evli ve iki çocuk sahibiydi.

1959’da İstanbul Robert Koleji’nden ve 1963’te Lozan Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden mezun olmuştur. 1981’de Paris Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde siyaset sosyolojisi dalında Lisans Üstü eğitimi yapmıştır.

1963 den başlayarak çeşitli gazetelerde Yazı İşleri Müdürlüğü, Genel Yayın Müdürlüğü yapmış ve 1971 - 1974 tarihleri arasında Türkiye Gazeteciler Sendikası İstanbul Şubesi Başkanlığı, 1974 -1975 tarihleri arasında Türkiye Radyo Televizyon Genel Müdürlüğü,1987 - 1991 tarihleri arasında İstanbul Milletvekili, 1995 - 1999 tarihleri arasında Kayseri Milletvekili, 1996 da Demokratik Sol Parti TBMM Grup Yönetim Kurulu Üyesi, 1987-1996 tarihleri arasında Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi (AKPM) ve Batı Avrupa Birliği (BAB) Asamblesi Üyesi, 1989 -1991, 1993 - 1995 tarihleri arasında AKPM Sosyalist Grubu Başkan Vekili, 1996 da AKPM ve BAB Asamblesi Türk Parlamenter Grubu Başkanlığı görevlerinde bulunmuş ve Avrupa Medya Enstitüsü Danışma Kurulu Üyeliğini yürütmüştür.

7 Temmuz l995 – 6 Ekim 1995 Tarihleri arasında 50. Hükümette Kültür Bakanlığı, 30 Haziran 1997-11 Temmuz 2002 tarihleri arasında 55, 56 ve 57. Hükümetlerde Dışişleri Bakanlığı görevlerinde bulunmuştur.

Son olarak, İstanbul Bilgi Üniversitesinde Uygulamada Türk Dış Siyaseti konulu dersler vermekteydi.

İngilizce ve Fransızca bilmekteydi.

Yayınlanmış eserleri:

Türkiye'de Geri kalmışlığın Tarihi, Türkiye Üzerine Yazılar, 12 Mart, TRT'de 500 Gün, Siyaset Yazıları, Geçiş Dönemi Türkiye'si, Sosyal Demokrasi Yada Demokratik Sosyalizm Nedir, Ne Değildir?, Türkiye'de Sosyal Demokrasi, Engeller ve Çözümler, Yeni Sol, Soldaki Arayış, Gelecek İçin Denemeler, Mevsim (Fotoğraflar), 21 Yüzyılda Türkiye, Türkiye Avrupa Avrasya I, Avrupa'nın Birliği ve Türkiye.

24 Ocak 2007 tarihinde vefat etmiştir.

Cemil Topuzlu kimdir?



Cemil Topuzlu, 18 Mart 1866 tarihinde İstanbul‘da Üsküdar’ın Salacak semtinde doğmuştur. İskeçeli Topuzoğlu Yusuf Ziya Paşa’nın oğludur. Annesi ise Kazasker Hacı Tahir Efendi’nin kızıdır. Cemil Topuzlu, bir süre Üsküdar’da Paşakapısı Askeri Rüştiyesi‘nde, bir süre Mekteb-i Sultani’de (Galatasaray Lisesi) okuduktan sonra babasının Şam‘daki görevi sebebiyle Şam Askeri Rüştiyesi’nde okumuştur ve 1880 senesinde mezun olmuş ve İstanbul’a dönmüştür.

1882 yılında Kuleli’deki Askeri Tıbbiye’ye girdi. 1886 yılında Gülhane’deki Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane’den un oldu. 1887- 1890 yılları arasında 3 yıl Paris‘te St. Louis Hastanesi’nde asistan olarak cerrahi uzmanlığı için çalıştıktan sonra İstanbul‘a geldi ve Haydarpaşa Askeri Hastenesi‘nin Hariciye bölümü şefliği görevi aldı. 1891yılında Mekteb-i Tıbbiye-i Şahane‘de hocalık yapmaya başladı. Bu arada da Zeynep KamilHastanesi‘ni düzenleyerek ilk özel hastane olarak açılışını yaptı.

Operatör doktor olarak ün kazandı. Profesörlüğe kadar yükseldi. Ameliyatlardaki yeni buluşlarıyla ünü yurt sınırlarını aşmıştı. Onun icadı olan birtakım cerrahlık aletleri, uzun süre, birçok memlekette başarı ile kullanılmıştır.

Daha sonra Şişli Etfal Hastanesi’nde operatörlük yaparken aynı zamanda Sultan Abdülhamit II‘in saray cerrahlığını da yaptı. 1905 yılında Abdülhamit II tarafından mareşalliğe yükseltildi.

2. Meşrutiyetin ilanından sonra askerlikten ayrıldı.

Cemil Topuzlu, 1908 yılındaki İkinci Meşrutiyet’ten sonra 1909 yılında Tıp Fakültesi’nin yeni baştan düzenlenmesinde görevlendirildi. Tıbbiye-i Mülkiye ile Askeri Tıbbiye’nin birleşmesini ve Tıp Fakültesi adı ile hizmet vermesini sağlamıştır. Haydarpaşa’da kurulan bu fakültenin dekanlık görevini yaptı. Fakültenin Rumeli’ye taşınmasından sonra ve rütbesi 1909’da çıkarılan Tasfiye-i Rüteb kanunuyla rütbesi miralaylığa indirilmesi üzerine görevinden ayrıldı.

Cemil Topuzlu, Daha sonra 1912 yılında İstanbul Şehreminliği’ne (Belediye Başkanlığı) getirildi. 1914 yılında çocuklarının yakalandığı hastalık yüzünden İsviçre‘ye gitti. 1.Dünya Savaşı yıllarını Cenevre‘de geçirdi savaş bittikten sonra İstanbul‘a döndü. 1917 yılında Fransız hükümetinin sulh teklifini Sadrazam Talat Paşa‘ya iletmesi Enver Paşa‘nın tepkisiyle karşılandı. Çiftehavuzlar’daki köşkü gözlem altına alınınca’da ailesiyle birlikte bir kez daha İsviçre‘ye gitti. 1919 yılında döndü.

1919 yılında ikinci defa İstanbul Şehremini oldu. Gülhane Parkı, Kabataş’la Ortaköy arasındaki caddeyi süsleyen çınar ağaçları onun şehreminliğinden kalmıştır. 1920yılında görevinden ayrıldı.

İstanbul Şehremini görevinden ayrıldıktan sonra 1920 yılında Nisan – Temmuz ayları arasında Damat Ferit Paşa hükümetinde Nafia Nazırı ( Osmanlı Devleti’nde Bayındırlık Bakanı) oldu. Ancak Sadrazam Damat Ferit Paşa’yla geçinemedi.

Cemil Topuzlu, daha sonra hakkında kovuşturma açılacağını öğrenince Fransa‘ya gitmiş ve idarecilik görevini bırakıp kendini tıp alanındaki çalışmalarına vermiştir.

Bu arada Ankara Hükümeti de “İngiliz Muhipler Cemiyeti” kurucusu olduğu için CemilTopuzlu’yu kara listeye aldı.

1924 yılında Türkiye’ye döndükten sonra resmi görev almadı ve yalnız mesleğiyle ilgili çalışmalar yaptı. 1925 yılında oğlu Mehmet Ziya Galatasaray’dan mezun olduktan sonra yine ama bu sefer oğlunu Belçika Leuven Üniversitesi’nde okutmak için yurtdışına gittiler. 1929 yılında döndüler.

Cemil Topuzlu, 1891 yılında Şeyhülislam Cemaleddin Efendi’nin kızı Ayşe Aliye ile evlendi. Muhiddin, Mehmet Ziya ve Selma adlarında 3 çocuğu oldu.

Cemil Topuzlu, 25 Ocak 1958 tarihinde İstanbul’da 92 yaşında ölmüştür. Vefat ettiği sene, Cemil Topuzlu’nun ismi Harbiye Açıkhava Tiyatrosu‘na verildi.

Kitapları : 1895 – Seririyat-ı Cerrahiye (Cerrahî Poliklinik) 1897 – Sutures de plaies arterielles (Atardamar Yaralarında Dikiş) 1905 – Memoires et observations medicales (Anılar ve Tıbbî Gözlemler) 1944 – 32 Sene Evvelki, Bugünkü, Yarınki İstanbul 1951 – 80 Yıllık Hatıralarım

Cemil Topuzlu, 1901 yılında Kadıköy, Çiftehavuzlar’da kendi kullanımı için bir köşk yaptırdı. Yalıyı ünlü binaların mimarı Aleksandr Vallaury‘ye inşa ettirdi. Köşk çok güzel oldu. Öyle ki, 1912’de devrin sadrazamı Gazi Ahmet Muhtar Paşa, köşkü ve bahçeyi görünce güzelliği karşısında etkilendi ve Cemil Topuzlu Paşa’ya İstanbul Şehreminliği (belediye başkanı) görevi verildi.

Görevinde fazla kalmayan Cemil Topuzlu Paşa, I. Dünya Savaşı yıllarını İsviçre‘de geçirdi. Savaş sonrası İstanbul‘a döndükten sonra 1919‘da ikinci kez İstanbulŞehremini seçildi. 1920 yılında görevinden ayrıldı. 1920 yılında Nisan – Temmuz ayları arasında Damat Ferit Paşa hükümetinde Nafia Nazırı ( Osmanlı Devleti’nde Bayındırlık Bakanı) oldu. Milli Mücadele bittiğinde yargılanacağını öğrenince Fransa‘ya kaçtı. 1924 yılında Türkiye’ye döndükten sonra aile içindeki huzursuzluklardan ve kızı Selma’nın eşi Albay Şahap Gürsel ile geçinemediğinden bıkıp köşkünü, iş adamı Ali İpar‘ın babası ‘Şeker Kralı’ olarak bilinen Hayri İpar‘a 1931 yılında sattı.

Daha sonra 1980 yılında bu köşkü Banker Kastelli olarak tanınan Cevher Özden satın aldı. Banker olarak müşterilerine 1982 yılında ödeme güçlüğü içine düştü ve yurtdışına kaçtı. 30 Eylül 1982’de Tunus‘ta yakalandı. Türkiye’ye getirildi. Davası yıllarca sürdü. 1997 yılında bu köşk armatör Şadan Kalkavan‘a ve Mehmet Nazif Günal‘a satıldı. 2 Haziran 2008 tarihinde Cevher Özden işyerinde tabancası ile intihar etti.

Cemil Topuzlu’nun oğlu Mehmet Ziya üniversite öğrenciliği sırasında tanıştığı İsviçre kökenli Lilimina Reimann ile 1929 yılında İngiltere’de evlendi. İstanbul’a yerleştikten sonra çocukları olmadığı için boşandılar. Lilimina Reimann daha sonra 1934 yılında Fasih Galip ile evlendi bu evlilikten de 13 Aralık 1935 tarihinde Türkan Saylan doğmuştur.


Ahmet Hamdi Tanpınar kimdir?



23 Haziran 1901'de İstanbul'da doğdu. Kadı Hüseyin Fikri Efendi'nin oğlu. Baytar Mektebi'ni bırakarak girdiği Darülfünun-ı Osmani'nin (Bugünkü İstanbul Üniversitesi) Edebiyat Fakültesi'nden 1923'te mezun oldu. Erzurum, Konya ve Ankara'daki liselerde öğretmenlik yaptı. Gazi Terbiye Enstitüsü'nde (Gazi Eğitim Enstitüsü) edebiyat dersleri verdi. 1933'ten sonra İstanbul'da Kadıköy Lisesi'nde edebiyat öğretmenliği yaptı. Güzel Sanatlar Akademisi'nde sanat tarihi ve estetik dersleri verdi. 1939'da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi'nde yeni kurulan Türk Edebiyatı Kürsüsü profesörlüğüne getirildi. 1942 ara seçimlerinde CHP'den Maraş Milletvekili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne girdi, üniversitedeki görevinden ayrıldı. 1946 seçimlerinde tekrar aday gösterilmeyince bir süre Milli Eğitim Müfettişliği yaptı. Güzel Sanatlar Akademisinde tekrar derse girmeye başladı. 1949'da da İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü'ne döndü. Bu görevdeyken 24 Ocak 1962'de İstanbul'da yaşamını yitirdi.

Edebi Kişiliği

Adını ilk kez "Altın Kitap" dergisinde yayınlanan "Musul Akşamları" şiiriyle duyurdu. Dergah, Milli Mecmua, Hayat, Görüş, Ülkü, Varlık, Oluş, Kültür Haftası ve Aile dergilerinde şiirleri yayınlandı. Hece vezniyle yazdığı bu ilk şiirler, imge zenginliklikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çeker.

Şiir zevkinin oluşumunda özellikle Yahya Kemal ve Ahmet Haşim'in etkisinden özellikle söz etmektedir. Şiir dışında roman, öykü, deneme, makale, edebiyat tarihi gibi türlerde de eser vermiştir. Şairliğinin yanı sıra usta bir romancı, edebiyat araştırmalarında referans kabul edilen bir araştırmacıdır. Yahya Kemal'i taklit endişesiyle şiire karşı hep mesafeli bir duruş sergilemiştir. Fransız sembolizmini derinlemesine incelemiştir. Rüya, zaman ve bilinçaltı onun şiirlerindeki ana izleklerdir. İlk şiirlerinde hece ölçüsü daha sonra ise serbest ölçüye yönelmiştir.




Prof. Dr. Emrullah Güney çizimi


Edebiyat Fakültesi'nde öğrencisi olduğu Yahya Kemal Beyatlı'dan çok etkilendi. Ama ilk eserlerinde Yahya Kemal'den çok Ahmet Haşim izleri görülür. Haşim gibi o da küçük yaşta kaybettiği annesinin yokluğundan duyduğu acıyı ve kendisini avutacak bir sevginin özlemini dile getirir. İçe dönük bir bakışla doğa ile iletişim kurmaya çalışır.

Şiirinin bir başka yönü Bergson felsefesinden kaynanlanan zaman kavramıdır. Onun eserlerinde zaman, basit bir süreklilik değil, çok katlı ve karmaşık bir akıştır. "Ne İçindeyim Zamanın", "Bursa'da Zaman" şiirleri bu olgunun örnekleridir.

İlk romanı "Mahur Beste" 1944'te Ülkü Dergisi'nde yayınlandı. Osmanlı Devleti'nin son döneminde seçkin bir çevrenin yaşayışını sergileyen bu romanın ardandan, kendi yaşamından da izler taşıyan "Huzur" 1949'da basıldı. Huzur, hem bir aşk hem de Tanpınar'ın İstanbul'a olan derin sevgisinin romanıdır. Estetik anlayışının, kültür birikiminin ve geçmiş kültürlere yaslanan yaşam felsefesini yansıttığı bu kitabı Tanpınar'ın en yetkin romanı sayılır.

Romanda, Mümtaz ile Nuran'ın aşkı çerçevesinde Doğu ile Batı, eski ile yeni, geçmişin değerleriyle var olan değerler, aşk ile toplumsal sorumluluk arasındaki çatışmayı ve bu çatışmanın doğurduğu bireysel bunalımları irdeler.

1950'de Yeni İstanbul gazetesinde yayınlanan ancak ölümünden sonra 1973'te basılan "Sahnenin Dışındakiler" ile 1961'de basılan "Saatleri Ayarlama Enstitüsü"nde de iki uygarlık, iki değerler sistemi arasında bocalayan Türk toplumunun ironik tablosu çizilir.

Ölümünden sonra plan ve notlarına dayanılarak biraraya getirilen ve 1987'de yayınlanan "Aydaki Kadın" da da aynı irdeleme vardır.

Şiir, roman ve yazılarının yanısıra İstanbul, Bursa, Ankara, Erzurum ve Konya kentlerini doğal, tarihsel ve kültürel yapılarıyla anlattığı 1946'da basılan "5 Şehir" önemli eserleri arasındadır.

Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Eserleri

Şiir:

  • Bütün Şiirleri (1976-1981)

Roman:

  • Mahur Beste (tefrika 1944 - basım 1975)

  • Huzur (1949-1983)

  • Sahnenin Dışındakiler (tefrika 1950- basım 1973)

  • Saatleri Ayarlama Enstitüsü (1961-1977)

  • Ay'daki Kadın (ölümünden sonra 1987)

Öykü:

  • Abdullah Efendi'nin Rüyaları (1943-1983)

  • Yaz Yağmuru (1955-1983)

  • Hikayeler (Kitaplaşmayan iki hikayesiyle birlikte tüm öyküleri, 1983)

Deneme:

  • Beş Şehir (1946-2001)

  • Yaşadığım Gibi (1970-1977)

Araştırma-İnceleme:

  • Tevfik Fikret (1937-1944)

  • Namık Kemal (1942)

  • Edebiyat Üzerine Makaleler (1969-1977)

  • Yahya Kemal (1940-1982)

  • 19. Asır Türk Edebiyatı Tarihi (Ancak birinci cildini tamamlayabildi,1942-1985)

Hakkında Yayımlanmış Eserler

  • Tanpınar'ın Şiir Dünyası, Mehmet Kaplan (İÜ Edebiyat Fak. Yay.,1964; ikinci basım, Dergâh Yay.,1983)

  • Ahmet Hamdi Tanpınar'ın Mektupları, Zeynep Kerman (1974; genişletilmiş ikinci basım, 1992)

  • Ahmet Hamdi Tanpınar'dan Seçmeler, Enis Batur (YKY, 1992)

  • Boşluğa Açılan Kapı, Haluk Sunat (Bağlam, 2004)

  • "Bir Gül Bu Karanlıklarda" Tanpınar Üzerine Yazılar. Hazırlayanlar: Abdullah Uçman, Handan İnci. Kitabevi, 2002.

  • Günlüklerin Işığında Tanpınar'la Başbaşa Hazırlayanlar: Zeynep Kerman, İnci Enginün. Dergâh Yay., 2007.

  • Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Ümit Meriç. Ufuk Kitapları, 2002.

  • Bir Hülya Adamının Romanı - Ahmet Hamdi Tanpınar Hazırlayan: Orhan Okay. Dergâh Yay., 2010.

Mümtaz Sevinç kimdir?



24 Ocak 2006 tarihinde 54 yaşında İstanbul'da evinde birlikte yaşadığı Banu Daldır tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Mümtaz Sevinç, 9 Şubat 1952 tarihinde Elazığ'da doğmuştur. Annesinin adı Fatma Sevinç'tir. Hacettepe Üniversitesi Fizik Mühendisliği Bölümünden mezun oldu. 1964 yılında Ankara Devlet Tiyatrosu'nda oyunculuğa başlamıştır. 1994 yılında İstanbul Devlet Tiyatrosu'na atanmıştır.

Mümtaz Sevinç, Devlet Tiyatrosu'nda, özel tiyatrolarda, Dizi ve çeşitli sinema filmlerinde oynadı. Nazım Hikmet ve Mazlum Çimen'in şiirlerini de seslendirdi. Ayrıca yabancı sinema filmlerinde dublaj çalışmaları yaptı. seslendirdiği yabancı oyuncuların arasında Michael Douglas, Michael Landon, Don Johnson, Steve McQueen, Steve Martin, Paul Newman, Alain Delon gibi oyuncular vardır. 1994 yılında başrollerini Perran Kutman ve Erdal Özyağcılar'ın paylaştığı "Şehnaz Tango" adlı dizide oynadı. Dizinin diğer oyuncuları ise Alev Sezer, Füsun Demirel, Gülen Karaman, Serra Yılmaz, Günay Karacaoğlu, Oya İnci, Alev Oraloğlu, Macide Tanır, Muhip Arcıman, Mümtaz Sevinç, Selda Özer, İpek Tenolcay, Nejat İşler, Kamil Güler, Ayşe Tolga ve Ceren Soylu, Levent Özdilek'dir.

2006 yılında ölmeden önce en son "Sev Kardeşim" adlı dizide Rasim Uzunoğlu karakterini canlandırırken; Hande Ataizi, Davut Güloğlu , Ahmet Gülhan, Zeynep Gülmez, Bülent Alkış, Defne Yalnız, Serdar Gökhan, Kamil Sönmez, Yeliz Şar ile beraber rol aldı.

Mümtaz Sevinç'in Gülnur Sevinç ile ilk evliliğinden Şirin Sevinç (d.5 Ekim 1981) adında kızı ve Özgür Sevinç adında oğlu vardır.

Mümtaz Sevinç, 24 Ocak 2006 tarihinde 54 yaşında İstanbul'da evinde birlikte yaşadığı Banu Daldır tarafından bıçaklanarak öldürüldü.

Ödülleri: 1999 - İsmet Küntay En İyi Erkek Oyuncu Tiyatro Ödülü - Ferhat ile Şirin oyunuyla Rol Aldığı Tiyatro Oyunları : 1964 - Peter Pan : James Matthew Barrie - Ankara Devlet Tiyatrosu 1965 - Köşebaşı : Ahmet Kutsi Tecer - Ankara Devlet Tiyatrosu 1965 - Bal Sineği : Aydın Arıt - Ankara Devlet Tiyatrosu 1965 - Keziban (oyun) : Turan Oflazoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu 1966 - Yakut Balık : Ergun Sav - Ankara Devlet Tiyatrosu 1978 - Bir Ölümün Toplumsal Anatomisi : Oktay Arayıcı - Ankara Devlet Tiyatrosu 1979 - Elif Ana : Turan Oflazoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu 1979 - Kırmızı Sokağın Suzan'ı : Erdoğan Aytekin - Ankara Devlet Tiyatrosu 1981 - Küçük Adam N'oldu Sana : Hans Fallada - Ankara Sanat Tiyatrosu 1982 - Yaz Misafirleri : Maksim Gorki - Ankara Sanat Tiyatrosu 1982 - 1983 - Sultan Kız : OSMAN GÜNGÖR FEYZOĞLU - Ankara Devlet Tiyatrosu 1983 - Son Gülen : Anthony Shaffer - Ankara Devlet Tiyatrosu 1984 - Osmancık (oyun) : Tarık Buğra - Ankara Devlet Tiyatrosu - 1985 - 1986 - 10. Senfoni : Peter Ustinov - Ankara Devlet Tiyatrosu 1985 - 1986 - Karakolda : Sidney Kingsley - Ankara Devlet Tiyatrosu 1986 - İnsanlar ve Hayvanlar : Jean Bruller Vercors - Ankara Devlet Tiyatrosu 1987 - Bir Kadın Bir Düş Bir Oyun : Alan Aycborn - Ankara Devlet Tiyatrosu 1989 - 1990 - Aşkımız Aksaray!ın En Büyük Yangını : Güngör Dilmen - Ankara Devlet Tiyatrosu 1990 - 1991 - Vatan Diye Diye: Necati Cumalı - Ankara Devlet Tiyatrosu 1990 - Barbaros Hayrettin (oyun) : Fazıl Hayati Çobanlıoğlu - Ankara Devlet Tiyatrosu 1991 - 1992 - Tamirci : Refik Erduran - Ankara Devlet Tiyatrosu 1992 - 1993 - Bahar Noktası : William Shakespeare - Ankara Devlet Tiyatrosu 1994 - 1995 - Yeşil Papağan Limited : Memet Baydur - İstanbul Devlet Tiyatrosu 1995 - Saat 9.05 : Nezihe Araz - Tiyatro Bakış 1995- 2006 - Kamyon : Memet Baydur - İstanbul Devlet Tiyatrosu 1998 - 1999 - Ferhat İle Şirin : Nazım Hikmet - İstanbul Devlet Tiyatrosu 2005 - 2006 - Odada Savaş : Bakırköy Belediye Tiyatrosu Filmleri ve Dizileri : 2006 - Sev Kardeşim (Rasim Uzunoğlu) (TV Dizisi) 2005 - Nehir (Sait) (TV Dizisi) 2004 - Aşkımızda Ölüm Var (Yusuf Akdoğan) (TV Dizisi) 2003 - Çılgın Cuma (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 2003 - 2004 - Sihirli Annem (Umur) (TV Dizisi) 2002 - Emanet (Cemil) (TV Dizisi) 2002 - Azap Yolu (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 2001 - Çifte Bela (Osman) (TV Dizisi) 2001 - Tatlı Hayat (Muhlis) (TV Dizisi) 2000 - Savunma (TV Filmi) 2000 - El Dorado Yolu (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 2000 - Baykuşların Saltanatı (TV Dizisi) 1999 - Sır Topraklar (Seslendirme) (Video) 1999 - Sır (Ferhan) (TV Filmi) 1999 - Hayal Kurma Oyunları (Kayınbirader) (Sinema Filmi) 1998 - Hoşçakal Yarın (Avukat) (Sinema Filmi) 1998 - Gülün Bittiği Yer (Amir) (Sinema Filmi) 1997 - Kolsuz Bebek (Halit) (TV Filmi) 1997 - Eltiler (Aziz) (TV Dizisi) 1997 - Deli Divane (Beyefendi) (TV Dizisi) 1996 - Kurtuluş (General Ali Fuat Paşa) (TV Dizisi) 1994 - Şehnaz Tango (Ziya) (TV Dizisi) 1992 - Mahallenin Muhtarları (Temel'in Patronu) (TV Dizisi) 1991 - Kuzuların Sessizliği (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 1989 - Sahibini Arayan Madalya (Avukat Mehmet Ali Bey) (Sinema Filmi) 1987 - Su Perisi Kayıklar (Seslendirme) (TV Filmi) 1985 - Parmak Damgası (Aytaç Arman Seslendirmesi) (TV Dizisi) 1984 - Miami Vice (Kanun Namına (Don Johnson Türkçe Seslendirme) (TV Dizisi) 1979 - San Francisco Sokakları (Michael Douglas Türkçe Seslendirme) (TV Dizisi) 1976 - Köle Isaura (Türkçe Seslendirme) (TV Dizisi) 1975 - Pembe Panterin Dönüşü (Christopher Plummer Seslendirmesi) (Sinema Filmi) 1972 - Baba (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi) 1959 - Bonanza (Michael Landon Türkçe Seslendirme) (TV Dizisi) 1956 - Devlerin Aşkı (Türkçe Seslendirme) (Sinema Filmi)



Nevzat Şenol kimdir?



1946 yılında Orhangazi Yeniköy’de doğdu. İlk okulu köyünde, ortaokulu Orhangazi’de, Liseyi ise İstanbul’da tamamladı. Koservatuvar Tiyatro bölümü mezunu da olan Şenol, ilk olarak 1962 yıllanda Bursa Oda Tiyatrosu'nda sahneye çıktı. 1965 yılından itibaren Dormen Tiyatrosu’nda profosyonel olarak çalışmaya başladı. Birçok kez kendi adına tiyatro gurubu kurup, tiyatro yapan sanatçı, 1974 yılında TRT’da yapımcı, sunucu ve denetçi olarak çalıştı. Bu tarihlerde TRT-DER’in de başkanlığını yapan sanatçı, bu arada Gazetecilik Yüksek Okulunu da okudu. Bazı filmlerde ve TV dizilerinde oynayan sanatçı, 1983 yılında kurduğu film şirketinin çektiği Kaldırım Bülbülü filmi ödül aldı. Sanatçı 24 Ocak 2009 yılında hayatını kaybetti.

Şakir Eczacıbaşı kimdir?



1929 yılında İzmir’de doğdu. Robert Kolej’deki öğreniminden sonra, Londra Üniversitesi’nde eczacılık okudu. Yurda dönünce bir süre gazetecilik yapan Şakir Eczaçıbası, VATAN’in ünlü “Sanat Yaprağı”nın yayıncıları arasinda yer aldı.

Eczacıbaşı İlaç kuruluşuna 1955’te katılan Şakir Eczacıbası, 1956-1967 yılları arasında, bilim çevreleri kadar sanat ve kültür çevrelerinde de geniş yankılar uyandıran “Tıpta Yenilikler” dergisini yayımladı. Ayrica, uluslararasi şenliklerde ödüller alan “Eczacibaşı Kültür Filmleri” dizisini, 1960-1962 döneminde Sabahattin Eyüboğlu ve Pierre Biro ile birlikte hazırladi. Bunlardan “Renk Duvarları”, 1964 yılında Avrupa Konseyi’nin “Kültür Filmleri Ödülü”nü kazandı.

Şakir Eczacıbaşı, 1965’te Türk Sinematek Derneği’nin kuruluşuna öncülük ettigi gibi, on yıl sureyle başkanlıgını yaptı.

İş yaşamında, 1970’li yıllarda Eczaçıbaşı İlaç Kuruluşu’nun Genel Müdürlüğüne gelen Şakir Eczacıbaşı, 1980’de Eczacıbası Topluluğu İcra Kurulu Baskanı, 1993’te ise Eczacıbaşı Holding Yönetim Kurulu Başkanı oldu.

Fotograf sanatıyla ilk kez 1960’larda ilgilenmeye başlayan Şakir Eczacıbaşı, yapıtlarıyla yurt içinde ve dışında geniş ilgi çekerek, çağdaş fotograf sanatçıları arasında seçkin bir yer elde etti. Türkiye’de 13, çesitli Batı ülkelerinde 23 fotograf sergisi düzenleyen Eczacıbaşı’nın, seçme fotograflarını içeren “Anlar/Moments” adlı yapıtı 1983’te, “Türkiye Renkleri” 1997’de, “Kapılar Pencereler” kitabı ise 2001’de yayımlandı.

Şakir Eczacıbaşı, 1968’den bu yana, genç Türk fotografçılarının yapıtlarının yer aldıgı “Eczacıbaşı Renkli Fotograf Yıllıkları”nı çıkardı; “Türkiye: Bir Portre” ve “Istanbul Görüntüleri” adlarıyla, seçkin yazar ve fotograf sanatçılarının katıldıgı iki kitap hazırladı. Bernard Shaw’dan “Gülen Düşünceler”, Oscar Wilde’dan “Tutkular, Acular, Gülümseyen Deyişler” adıyla yaptığı derleme kitapları büyük yankılar uyandırdı.

1996’da iş yaşamından ayrılan Şakir Eczacıbaşı, Fransa’nın “Sanat ve Edebiyat Şövalyesi Nişanı” ve “T.C.Devlet Üstün Hizmet Madalyasıyla ödüllendirildi. Şakir Eczacıbaşı, 1993’ten vefat edene kadar, İstanbul’da uluslararası beş sanat festivalini düzenleyen “İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı’nın Yönetim Kurulu Başkanlığı’nı yaptı.

İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı (İKSV) Yönetim Kurulu Başkanı, duayen işadamı 81 yaşındaki Şakir Eczacıbaşı tedavi gördüğü İstanbul Amerikan Hastanesi’nde 23 Ocak 2010 Cumartesi günü yaşamını yitirdi. Şakir Eczacıbaşı’nın cenazesi, 26 Ocak Salı günü Teşvikiye Camisi’nde öğle vakti kılınan cenaze namazının ardından Zincirlikuyu Mezarlığı’nda toprağa verildi.

Erdinç Dinçer kimdir?



Erdinç Dinçer, Türk pantomim (mim) sanatçısı, oyuncu, yazar. Devlet Tiyatroları'nda çalıştı, sinema ve dizi filmlerde rol aldı. Yaklaşık dört yıl boyunca siroz hastalığıyla mücadele etti. Sanatçı 45 yıllık sanat yaşamında tiyatrodan kopmamasına rağmen Bizimkiler (dizi) dizisindeki "Muhasebeci Ergun" rolüyle tanınarak 14 yıl süreyle bu karakteri canlandırdı. Bazı filmlerde kurgucu olarak görev yapan Dinçer, siroz nedeniyle 24 Ocak 2010 günü yaşamını yitirdi.



Fatma Girik kimdir?



12 Aralık 1942 tarihinde İstanbul'da doğan Fatma Girik, Cağaloğlu Kız Lisesi'ni bitirdi. Girink’in 1957 yılında ilk baş rolü olan, yönetmenliğini ve senaristliğini Seyfi Havaeri'nin yaptığı Leke'ydi. Leke'yi oyuncu olarak adından bahsettirmeyi başaramadığı birkaç iddiasız yapım daha izledi. Fatma Girik'in performansıyla dikkatlerden kaçmayacağı film, Memduh Ün'ün yönetmenliğindeki 1960 yapımı Ölüm Peşimizde'ydi. Memduh Ün’le tanışıklığı Girik’in hayatındaki dönüm noktalarından biri oldu.



Fatma Girik, 180'den fazla filmde rol aldı. İleriki yıllarında siyasete de atılan Fatma Girik, Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den 1989-1994 yılları arasında Şişli Belediye Başkanlığı yaptı. Siyaset ve oyunculuğun dışında kısa bir dönem televizyon ekranlarında Söz Fato'da adlı bir programın sunuculuğunu da yapmıştı.



ALTIN PORTAKAL’DA İKİ KEZ EN İYİ KADIN OYUNCU SEÇİLDİ

Fatma Girik, 180'den fazla filmde rol aldı.

Girik, 1965’te Keşanlı Ali Destanı ve 1967’de Sürtüğün Kızı filmlerindeki başarılı performanslarıyla Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü kazanmıştı.

Usta oyuncunun değer görüldüğü diğer ödüller ise şöyle:

1. Adana Altın Koza Film Festivali, 1969, Büyük Yemin, en iyi kadın oyuncu

1. Adana Altın Koza Film Festivali, 1969, Ezo Gelin, en iyi kadın oyuncu

3. Adana Altın Koza Film Festivali, 1971, Acı, en iyi kadın oyuncu

35. Altın Portakal Film Festivali, 1998, Sürtüğün Kızı, yaşam boyu onur ödülü

18. Ankara Uluslararası Film Festivali, Aziz Nesin Emek Ödülü

SİYASETE DE GİRDİ

İleriki yıllarında siyasete de atılan Fatma Girik, Sosyaldemokrat Halkçı Parti'den (SHP) 1989-1994 yılları arasında Şişli Belediye Başkanlığı yaptı.

Siyaset ve oyunculuğun dışında kısa bir dönem televizyon ekranlarında Söz Fato'da adlı bir programın sunuculuğunu da yürüttü.

SANATA DESTEK VERİLMEMESİNİ ELEŞTİRMİŞTİ

Girik, kendisiyle ölmeden önceki yılın başında yapılan bir söyleşide, iktidarı sanat politikaları nedeniyle eleştirmişti. Posta gazetesine konuşan Girik, "Sanat dünyasının bugünkü durumuna dair ne söylersiniz?" sorusuna da müteahhit göndermesi yaparak şunları dile getirmişti:

“Ülke yanıp kavrulurken neden sinemaları, tiyatroları kapattınız?” diye kimseye tepki gösteremeyiz. Sanat böyle bir şey. Darbe de olsa deprem de olsa ilk sanat gümbürtüye gider. Ben; set emekçilerine, figüranlara ve dizi oyuncuları gibi yüksek ücretler almayan değerli tiyatrocularımıza üzülüyorum. Üç müteahhide verecekleri parayı sanatçıya, esnafa verseler keşke…”

Muğla'nın Bodrum ilçesine bağlı Torba Mahallesi'nde yaşarken tedavi için İstanbul'a gelen Türkiye sinemasının yıldızı 79 yaşındaki Fatma Girik; geçen yıl 24 Ocak sabah saatlerinde İstanbul'da tedavi gördüğü özel bir hastanenin yoğun bakım ünitesinde yaşamını yitirdi.



Fatma Girik'in yaşamını yitirdiğini duyuran Şişli Belediye Başkanı Muammer Keskin, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, "Yeşilçam’ın ve Şişlimizin büyük değeri, ilçe başkanlığı yaptığım dönemde birlikte çalışmaktan onur duyduğum eski Şişli Belediye Başkanımız sevgili Fatma Girik’i kaybetmenin derin üzüntüsü içindeyim" ifadelerini kullandı.

24 Ocak 2022'de aramızdan ayrılan Fatma Girik, vasiyeti üzerine Bodrum'a götürülerek, hayat arkadaşı Memduh Ün'ün yanına defnedildi.


Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


bottom of page